CUMHURİYET BAYRAMININ ARDINDAN

ABONE OL
18:13 - 01/10/2020 18:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

CUMHURİYET BAYRAMININ ARDINDAN


Bir Cumhuriyet Bayramı’nı daha geride bıraktık. 92 yıl önce ilan edilen bir cumhuriyet var. Düşman, Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden doğan, sınırları yeniden belirlenen Türk’ün yeni vatanından kovulmuştur. Bugün düşmandan kurtuluşun değil, o ülkede ilan edilen yeni rejimin bayramı kutlanmaktadır. Cumhuriyet Bayramı. Bu rejime geçiş sadece Türkiye sınırları içinde değil, Türkiye dışındaki temsilciliklerde de kutlandı. Türkiye Cumhuriyeti Berlin Başkonsolosluğu Rotes Rathaus’da bir resepsiyon verdi. Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu. 2002 yılına kadar Cumhursuz kutlanan Cumhuriyet, Cumhur’una kavuşmuştu. Yıllar sonra nihayet Cumhur da oradaydı ve Cumhuriyetini kutluyordu. Başkonsolos Sayın Ahmet Başar Şen orada günün anlam ve mahiyeti ile ilgili bir konuşma yaptı. Türkiye’nin bugün itibariyle geldiği yerin altını çizdi. Mülteci sorununa değindi. Suriye’de devam eden savaşa vurgu yaptı… Aynen istifadenize sunuyorum:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanının 92. yıldönümünü kutlamanın gururunu yaşıyoruz. En büyük bayramımızda bu coşkuyu bizimle paylaştığınız, bizimle birlikte olduğunuz için teşekkürlerimi sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti, Türk milletinin Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde verdiği bağımsızlık mücadelesinin eşsiz bir zafer sonrasında ortaya koyduğu eserdir. Bugün, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarının önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz. Vatanımızın bağımsızlığı, milletimizin birlik ve bütünlüğü uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimizi, istiklal ve egemenliğimiz için her şeylerini ortaya koyan kahraman gazilerimizi, Türkiye Cumhuriyeti’nin yücelmesine katkıda bulunmuş herkesi minnetle anıyoruz.

92 yıl aslında milletlerin tarihinde uzun bir süre değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin genç yaşına rağmen son derece sağlam kökler oluşturduğunu görmek bizler için büyük bir iftihar vesilesidir. Bu zaman zarfında Türkiye, siyasi, ekonomik, kültürel ve toplumsal alanlarda çağdaş standartların yakalanmasına yönelik büyük adımlar atmış, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, uluslararası ekonomik sisteme uyum gibi birçok konuda dönüşümü başarmıştır.

Türkiye, içeride yaşadığı bu büyük değişimin yanı sıra, dış politikada da atılımlar gerçekleştirmiş, demokratik, çoğulcu ve laik siyasal sistemi, gelenekle çağdaşı bağdaştırabilen kültürel karakteri ve dinamik ekonomisiyle bölgesinde ve ötesinde güvenlik ve istikrar üreten bir aktör konumuna yükselmiştir.

Türkiye’nin bugünkü müstesna konumu, yurtiçindeki vatandaşlarımız kadar yurt dışındaki vatandaşlarımızın da on yıllar süren ortak çabasının bir sonucudur. Yarım asırdan fazla bir süredir Almanya’da çalışan, bu ülkede vergi veren, bu ülkeye yatırım yapan, kanun ve kurallara saygılı, barış ve huzur içinde yaşama arzusunu her fırsatta gösteren Almanya Türk Toplumu zaman içinde iki ülke arasındaki ilişkiler bakımından da en değerli unsur haline gelmiştir. Eğitimde fırsat eşitsizliği, ayrımcılık ve İslamofobya gibi sorunlara rağmen, genç nüfusu ve dinamik yapısıyla, Almanya Türk toplumunun kültürel kimliğini ve milli benliğini kaybetmeden, birlik ve beraberlik içinde hem Almanya’ya, hem Türkiye’ye hem de Türk-Alman dostluğuna katkılarda bulunmaya devam edeceğinden hiç şüphemiz bulunmamaktadır.

Almanya Türkleri, sağladıkları uyumla, kurdukları sivil toplum altyapısıyla ve barış içinde birlikte yaşamaya dönük hümanist anlayışlarıyla bu ülkeye son aylarda gelmekte olan mülteciler için yol gösterici, Alman makamları için ise mültecilerle ilgili çalışmalarında kolaylaştırıcı işlevler üstlenmeye başlamışlardır.

Komşumuz Suriye’de dört yıldan bu yana yaşanan insanlık dramı, komşumuz Irak’taki istikrarsızlık ve katliamlar, bizleri derinden endişelendirmektedir. Türkiye, Suriye’de yaşanan krizin başından bu yana din, mezhep ve etnik köken ayrımı yapmaksızın 2,2 milyondan fazla Suriyeli göçmeni ülkesine kabul etmiştir. Türkiye geçmişte birçok defa yaptığı gibi, kendisine muhtaç insanların önüne set çekmemiş, dikenli tel örmemiş, aksine hemen, her türlü imkânı seferber ederek, kamplar kurmuş, yemek, barınma, sağlık imkânı sağlamıştır. Birleşmiş Milletler verilerine göre en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkedir. Bugüne kadar mülteciler için 8 milyar Dolardan fazla kaynak harcayan Türkiye’nin mültecilere sağladığı imkânlar, bunları gidip yerinde gören yabancı devlet adamlarının, gazetecilerin, kanaat önderlerinin takdirlerini kazanan bir model haline gelmiştir.
Öte yandan, yıllardır kamplarda yaşayan mülteciler ülkelerine dönüşten ümitlerini kesince kendilerine yeni bir hayat aramaya başlamışlardır. Hepsinin Türkiye’de sürekli barınması ya da Türkiye’deki istihdama dahil olması mümkün olamayacağından, birçoğu müreffeh Avrupa’nın yollarına düşmüşlerdir.

Son aylarda göç dalgasından etkilenen uluslararası toplumun, Suriyeliler ve diğer sığınmacılara yönelik kapsamlı bir siyaset geliştirmeye başlaması umut vericidir. Ancak, sorunun kaynağına hala inilememiştir. Aynı durum, artık maalesef Türkiye’yi de hedef almaya başlayan, dini söylemleri teröre gerekçe göstermeye çalışan cani terör örgütü DEAŞ ile mücadele bakımından da geçerlidir. Türkiye, göç sorununun ve terör sorununun kaynağında çözülmesi gerektiğini, semptomların değil hastalığın tedavi edilmesinin gerekli olduğunu, bunun için Suriye’de en kısa sürede bir rejim değişikliğinin şart olduğunu her platformda vurgulamaktadır.
Ülkemizin bulunduğu coğrafyada yaşanan gelişmeler demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kıymetini daha iyi idrak etmemize yardımcı olmaktadır.

Bu bağlamda, Başkonsolosluğumuzun, ilgili makamlarımızın ve Berlin Büyükelçiliğimizin eşgüdümünde 15 ay içinde Cumhurbaşkanlığı Seçimleri dahil olmak üzere üç büyük seçim organizasyonunu başarıyla tamamlayarak, görev bölgemizdeki seçmenlerin demokratik tercihlerinin ülkemize aktarılmasını sağladığını gururla belirtmek isterim. Son olarak beş gün önce tamamladığımız 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde 49.097 oy kullanılmıştır. Yurt dışı seçmenlerimizin ilgisinin giderek artması sevindirici bir gelişmedir.

Başkonsolosluğumuzdaki seçim çalışmalarımızda 18’inden 88’ine tüm insanlarımızı görmek, onların vatandaşlık haklarını, oylarını kullanırken duydukları hissiyata şahit olmak bizleri de derinden mutlu etmiştir. Bu çalışmalarda ayrıca, yüzlerce gönüllü vatandaşımız da gönül verdikleri siyasi partilere yardımcı olmak üzere seferber olmuşlar, bu sayede demokrasimize hizmet etmişlerdir.
Şunu unutmayalım ki, gün kavganın değil diyaloğun, vatana, millete hizmet yolunda rekabetin günüdür. Bir tane Türkiye’miz var, başka Türkiye yoktur!

Sözlerime son vermeden önce, hepinizin Cumhuriyet Bayramını en içten dileklerimle tebrik ediyorum ve saygılarımı sunuyorum.”

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.