ÇÖZÜMSÜZ-SORUMSUZ İHANET

ABONE OL
18:15 - 01/10/2020 18:15
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ÇÖZÜMSÜZ-SORUMSUZ
İHANET


Her seçim öncesi  AKP’nin oltasına taktığı yemin son şekli ÇÖZÜM olarak yutturulmak istenmektedir.
Daha önceki oltasında açılım takılıydı.
Açılımdan zararlı çıkan Roman kökenli vatandaşlar oldu.
Karlı çıkanlar ise yandaş medya oluşmasında havuzlara kepçeyle verip ihalelerden kazanla götüren arsa- ihaleleri rantçıları olmuştu.
Asıl açılım hedefi PKK yardımıyla Kürt oylarıydı.
Ama bu açılım tam bir fiyaskoyla sonuçlanmıştı.
AKP neredeyse dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olacaktı.
Ayaklarına  kadar giden Türkiye Cumhuriyetinin anlı şanlı yargıçları, savcıları PKK’lılar başbakandan aldıkları güvenceyle rezil rüsva eylediler.
Üstüne üstlük ellerinde PKK bayrakları, Apo’nun posterleriyle davulları zurnalarıyla devleti madara etmenin coşkusuyla şehit ailelerini kahredecek bir nispet utanmazlığı ile   zafer turu attılar.
Yaklaşan genel seçim AKP için özellikle de RTE için olmak veya olmama anlamındadır.
Eğer AKP seçimleri kaybederse ört-bas ettiği yasal-anayasal suçlamaların hesabını bağımsız, hukukun geçerli olduğu gerçek mahkemelerde vermek zorunda kalacak.
-Yolsuzluk, rüşvet, görevi kötüye kullanma, çocuklarının, yakınlarının olağanüstü zenginliği gibi yüz kızartıcı suçlamalar.
-Özelleştirmeler, vakıflara aktarılan yasal olmayan paralarla ilgili suçlamalar.
-Kaçak Saray, RTE için alınan lüks otomobiller, uçaklarla ilgili yolsuzluk suçlamaları.
-Yol yapımlarında, arazi kamulaştırmalarında ve TOKİ yolsuzlukları ile ilgili suçlamalar.
-Anayasayı tağyir, tebdil ve ilga etme (devleti ortadan kaldırmak) suçları ile ilgili suçlamalar.
-TSK’ne kumpas kurarak ülke korumasını engellemek, gizli belgelerin başka ülkelere verilmesi ile ilgili suçlamalar.
-Ülkenin bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmak için terör örgütleriyle yapılan gizli anlaşmalarla ilgili suçlamalar.
-Suriye’ye savaş açabilmek için zamanın dışişleri bakanı ve MİT müsteşarı ile Süleyman Şah Türbesini bombalamak, Türk askerini öldürerek kamuoyu oluşturmak suçlaması.
-Laikliğe karşı eylemlerin odağı durumundan laikliği ortadan kaldırma eylemleriyle  ilgili suçlamalar.
-Anayasanın ve yasaların hak saydığı gösteri ve yürüyüş etkinliklerini RTE’nin emirleri ile şiddetle engellenmesi, gençlerin hedef gösterilerek kurşunlanarak, yandaşlarca dövülerek öldürülmesini ”Gaza” olarak ödüllendirilmesi suçlarının emredicisi  suçlaması.
Bu suçlamalara bir çok eklemeler yapılabilir.
Bu suçlamalarla ilgili belgelerin ve kanıtların yok edilmek istendiği bilinmektedir.
Kamuoyunun ve bağımsız hukukçuların bu suçların işlendiği kanısı yaygındır.
Onca görüntülü, belgeli kanıtların yok edilmesi, kamu vicdanında da yok edilecek sayılmaz.
Ancak bağımsız, yansız yargı önünde hesap verilerek gerçek ortaya çıkarılır.
Cumhurbaşkanı olarak  ulusun değil AKP’nin genel başkanı gibi davranmakta ısrar etmesinin nedeni  yukarıdaki suçlamaların hesabını  verme korkusudur.
Ergenekon Davasında sahte CD’lerle, sahte bavul dolusu belgelerle aydınlar, askerler, gazeteciler, yurtseverler toplama kamplarında yıllarca hapsedildi.
Kimileri o acıya dayanamayıp öldüler, intihar ettiler.
Sonra onların suçsuzluğu kanıtlandı.
O dönemlerde;”Ben bu davanın savcısıyım!” Diyen RTE bugün yine o hesap verme korkusuyla:
”Kandırıldım!” Diyecek kadar devlet adamı olamamanın itirafında bulunuyor.
Bu korku onu en yakın çalışma arkadaşlarına güvensizliğe kadar getirmiştir.
MİT müsteşarının milletvekili olmasını engelleyerek, hükümetin, özellikle atadığı başbakanını kamu oyunda yetkisiz ve cumhurbaşkanın vesayeti altında eziklik olgusu yaratmıştır.
Son çözüm sürecinde PKK ile ortaklaşa aldıkları kararlara rağmen, bu kararlardan habersiz olduğunu, onaylamadığını söylemesi başbakana ve hükümete de güvensizliğini  bir kez daha kamuoyuna duyurmuştur.
Özgül ağırlığı tartışmaya açık başbakan yardımcısı Arınç’ın tepkisi : ”Bu karardan haberin var. Haberim yok demen doğru değil. Bu hükümetin görev alanıdır. Sen haddini bil!” anlamında çıkışı hükümetin de bu konuda rahatsız olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Ya Arınç, ya da AKP’nin cumhurbaşkanı  doğruları söylemiyor anlamı çıkmaktadır.
Eğer hükümet yine geri adım atarsa o hükümetin RTE’nin vesayeti yanında RTE-Öcalan arasında gizli bir uzlaşmanın doğruluğunu kanıtlar.
Bu uzlaşmanın anlamı:
”Erdoğan padişah, kırk bin kişiyi katleden Öcalan haklı ve özgür.” Kılınacak demektir.
Ömründe bir şirketin muhasebe defterini tutmaktan, elektrik sayaçlarını okumaktan başka bir şirket işinde çalışmamış biri olarak bugün:
”Türkiye bir anonim şirket olarak yönetilmelidir.” Diye, ülkeyi kendi şirketi olarak görecek kadar devlet adamı niteliğinden nasıl uzaklaştığını göstermektedir.
Dışarıdan atanmış içişleri bakanı ALA: ”Bu Anayasayı tanımıyoruz!” Demesi ve RTE’nin:
”10 Ağustos’tan sonra parlamenter sistem ortadan kalkmıştır!”
İlanı TC Anayasasını, devletin rejimini ortadan kaldırma darbesidir.
Bunu cumhurbaşkanının söylemesi vatana ihanet suçudur.
Kenan Evren’in 12 Eylül darbesinden farkı yoktur.
Cumhuriyet savcıları görevlerini yapmazlarsa, bu darbenin gerçekleşmesine parlamenterler, siyasi partilerin tavrı ne olacaktır?
CHP, mecliste görevini yapıp mecliste araştırma önergesi ve ülke genelinde tavır koyacak mıdır?
MHP, ”sokakta değil sandıkta.” diye her zaman yaptıkları gibi nutukla mı geçiştirecektir?
Halk iradesi sokakta oluşur, sandıkta oylanır.
Kolayca kandırılan, anayasayı tanımadığını, parlamenter rejimi kaldırdığını ilan edecek kadar kendini muktedir sayan birinin o makamda kalmasına razı olacak mısınız?
Medyada, mecliste, yargıda  muhalefetin sesini kısıyorsa sokağa çıkıp halka anlat ve inandır ki halk ta sandıkta sana destek versin.
Her türlü baskıyı, şiddeti göze alacaksın ki halk peşinden gelsin.
Bu ülkeyi kuranlar: idam fermanları ceplerinde, idamlıklarını boyunlarında taşıyarak, içtenliklerini halka inandırarak hem Vahdettin bozuntularına hem de emperyalizme karşı  savaşmayı göze alarak kurtuluşu sağladılar.
Nutukla değil  sömürgecileri ve onların yerli işbirlikçilerini savaş meydanlarında halkla birlikte yenerek Türk Mucizesini gerçekleştirdiler.
Bugün Türkiye; Sorumsuz-çözümsüz bir ihanet darbesiyle karşı karşıya bir sürece girmiştir.
Bu darbeyi alt etmek,  gelecek seçimlerde sadece sandığa umut bağlamaktan geçmez!
Henüz anayasa bütün olarak ortadan kaldırılmadan bu anayasadaki tepki ve ülkeye sahip olma hakkını kullanmalısınız.
Susarsanız suça ortak olursunuz!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.