ÇOK ŞÜKÜR YAZ BİTTİ

ABONE OL
18:50 - 01/10/2020 18:50
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Aslında gönlümün istediği hiç bitmemesi, kış demek, sorunlar demek, soğuk demek, üşümek demek, kat kat giyinmek, kar, buz, yağmur, çamur, ulaşım aksaklığı ve çeşitli hastalıklar demek!.. O nedenle hiç istemem kış gelsin, sıcağı da çok severim, nefret ederim soğuktan…
Ama başımı dinleyebileceğim için, gürültüden kurtulacağım, huzur bulup çıldırmaya ramak ruh durumundan kurtulacağım için seviniyorum doğrusu.
Çünkü millettin bir kesimi genelde saygısız, bencil, düşüncesiz, terbiyesiz ve de görgüsüz…
Sabahlara kadar içip sarhoş sarhoş, olanca süratle ve özellikle ses çıkararak cayır cayır araba ve motosiklet kullanmaktalar…
Bir de tüm görgüsüzlükleriyle, müzik donanımlarının ne derece mükemmel olduğunu yedi mahalleye duyurma çabasıyla avaz avaz şarkılar, türküler…
Uykunuzun en güzel yerinde, yataktan fırlıyorsunuz korkuyla…
Üstelik de yasak olmasına rağmen, sokak düğünlerinde, davetlilerin duyması yeterli olmazmış gibi, yine yedi mahalleye hoparlörlerin en yüksek sesiyle duyurulma çabası, davullar, zurnalar, arada atılan silahlar, havai fişekler!..
Hele de o Kuranlı, mevlitli sokak düğünleri ya da anma törenleri!..
Saygısızlığın dik alası! Kimsenin düğününü ne şekilde yaptığına bir laf etmek haddimiz değil, ölmüşlerini ne şekilde yâd edeceklerine de lakin bu nevi bir düğün ya da yâd ediş evde, ya bir salonda, ya ev bahçesinde ve de sadece davetlilerin duyacağı bir sesle olmalı.
Düşünün, yaz günü, karşı binanın bahçesinden avaz avaz Kuran sesi geliyor kulağınıza, hemen arkanızdaki sokakta ise, vur patlasın çal oynasın bir düğün, halaylar çekiliyor, göbekler atılıyor ve karmakarışık bir ortam… Bir yanınız, huşu içinde oturup Kuranı dinlemeyi arzu ediyor, diğer bir yanınız kalkıp göbek atmayı!..
Ayrıca siz her an Kuran dinlemeye müsait bir hal üzere olmayabilirsiniz, Kuran dinlemenin de bir adabı, bir kuralı ve terbiyesi var malumunuz. En uygunsuz bir anınızda avaz avaz Kuran ulaşıyor kulağınıza, ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz! Öyle ya o hal üzere devam etseniz, Kurana saygısızlık, etmeseniz içiniz huzursuz!.. Varın gerisini siz düşünün!
Yanı sıra da her gece balkonlarda, uyuyan mı var, sabah erken kalkıp işe gidecekler mi var, komşular rahatsız mı olur, hiç düşünmeksizin sabaha dek süren avaz avaz muhabbetler, memleket kurtarmalar, kavgamsı bağırtılarla hükümetler devirip hükümetler kurmalar…
Dünya umurunda olmayanların, yine sabahlara kadar sarhoş sarhoş, avaz avaz sohbetlerine şarkılar, şarkılarına tavla, okey şakırtılarını eklemeleri…
Yazın ve Pazar günleri ve de belli saatten sonra yasak olmasına rağmen, ne saat, ne gün, ne yasak tanımayan inşaatların gürültüsü…
Uyuyan mı var, hasta mı, sabahın köründe kalkıp işe gidecek olan mı, hiçbir şey, hiçbir kimse, hiç kimsenin umuru değil! Saygısızlık, terbiyesizlik, görgüsüzlük, bencillik diz boyu, hatta tepemizi aşmış durumda!..
Bir de bu yaz, işgüzar belediyemizin yol çalışmaları ki ne tatil günü dinlediler, ne sabahın körü, yaz boyu iş makineleri beynimizi delerce çalıştı sokaklarda, yine henüz daldığımız uykularımızdan sinirle uyandık. Gürültü kirliliği yaratmaları yetmezmiş gibi, bir de toz toprak çakılı yatıştırmak için, sürekli arozözlerle suladıklarından, yaz boyu, çamur içinde yürümek zorunda kaldık…
Yetmedi, bu çalışmalar nedeniyle sıklıkla elektrik kablolarını kopartıp su borularını patlattıklarından, o 40- 50 derecelik sıcaklıklarda, ter içinde, her gün, saatlerce kesilen, su ve elektriğin gelmesini bekledik…
Düşünebiliyor musunuz, her yer toz toprak, nem ve terden sırılsıklam, yapış yapışsınız, boğuluyorsunuz sıcaktan ama ne duş almanız mümkün, ne vantilatör ne de klima çalıştırmanız… Havuza ya da denize girip serinlemek de mümkün değil, havuza duş almadan giremezsiniz, denize gitseniz, suyun ne zaman geleceği belli değil, bir de tuzlanmak var hesapta…
Özetle vatandaşınki yetmedi, sağ olsun belediyemiz de yazı burnumuzdan getirdi!..
Biz sevinmeyelim de kim sevinsin kışın gelmesine?!
Aslında esas ele almak istediğim konu silahlarla havai fişeklerdi ama yazı burnumuzdan getiren diğer olgular da epeyce bunalttığından, gayrı ihtiyari o konulara girmeden edemedim. Girince de kalem yön değiştirdi, laf uzadı dolayısıyla da.
Efendim düğünlerde ya da bir vesile bir araya gelindiğinde, alkolün de kışkırtışıyla aşka gelip silaha sarılanların terbiyesizliği ve insanlık dışılığının sonuçları hepimizce malum, böylesi fütursuzca silahlanmaya bir şekilde dur denilip ciddi bir yaptırım da uygulanmalı!.. Ama bunu uzun uzadıya ele almayacağım bu yazımda, havai fişeklerin vahim gerçeğini de geçenlerde bir yazımda detayıyla ele almıştım zaten…
Geriye de ancak yukarıda bahsettiğim saygısızlıklar kalmıştı, dolayısıyla yazı kalemimi aşıp kendiliğinden oluştu!..
Aslında yazı daha şimdiden özlemeye başladım…
Lakin korkuyorum da!..

Perihan Reyhan Alkan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.