Çocuklar Ağlamasın

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Şu anda yaşadığım sitede gündüzün sessizliğinden sonra güzel bir akşamda cıvıl cıvıl çocuk sesleri, oynayan ve bisiklet süren gençlerin coşkuları duyuluyor.

Herkes dışarda yani bahçelerde yaşadığı için arada sırada bebek ağlama sesleri geliyor. Acı sevinç, pişmanlık, aldanma gibi üzüntü ve mutluluk duygalarımızı ifade ederken gözümüzden gözyaşı gelmesine ağlamak diyoruz. Hüngür hüngür, için için, sessiz, bağırarak, yalan ve içi kan ağlamak gibi tür ve deyimleri vardır.
Küçük çocuklar arzu ettikleri bir şeyi elde etmek için veya memnun olmadıkları bir durumu ağlayarak belli ederler. Yani henüz konuşamadıklarından dolayı duygu ve şikâyetlerini ağlama yoluyla dile getirirler.
İnsanların neye ve niçin ağladığı zamana göre değiştiği gibi, toplumdan topluma da değişiyor. Eğitim durumu, sosyal kültür ortamı bazı toplumlarda duygu ve düşünceleri baskı altına alır. Göstermeden ağlamak veya tamamen baskı altına almak psikosomatik hastalıklara sebep olur. Üzüntüleri baskı altına almak akan suya set yapmaya benzer, vücudumuzda hastalık olarak ortaya çıkar.
iltergh-27-07-a.jpg
Geçirilen bir şok insanı duygusuzlaştırır. Aniden anne veya babasını, veya her ikisini kaybetme, tecavüze uğrama çocuklarda duygularını açığa vurmaya engel olur. Böyle tromalarda ruh bilimcilerinden yardım alıp, çocuklara terapi uygulanmalıdır. Aksi takdirde duygu körlüğü yanında kekemelik veya hiç konuşamama gibi yan etkiler olabilir.
Deprem, yangın ve sel baskını gibi doğal felâketler neticesinde üzüntüler ortaya çıkar. Ayrıca ölüm ve ayrılıklar da ağlama duygusu ile acıları gösterir. Andre Agassi Dünya’da tanınmış tenis oyuncusu, mesleğinden ayrıldığından dolayı ağlıyor, erkekler de ağlar!
Ağlama esnasında vücudumuzda biyolojik değişmeler olur. Kalp atışları hızlanır, terlemeyle birlikte hormonlar işe karışır. Tuzlu gözyaşları dökülene kadar vücutta yalnız göz değil, bir çok organlar ve kaslar birlikte işler.
iltergh-27-07-b.jpgDidim’de Çocuklar Ağlamasın adında bir dernek vardır. Fakir ve sorunlu ailelere yardım amacı ile etkinlikler düzenliyorlar.
İkinci el giysi ve eşyalarını ucuz bir şekilde alabilecekleri pazar kuruyorlar. Böylece ailelere yardım ederek çocukların ağlamasına engel oluyorlar. Böyle bir dernek bireylerin çevresine dikkat etmesini sağlar. Yardıma muhtaç ama utanç duyanlara onurlarını kırmadan yardım etmek insanca bir davranış.
Yüzlerce dernek arasında Berlin’de de böyle bir dernek kurulsa iyi olur. Zenginliğin tam ortasında endüstri ükelerin bakımsız aç bırakılmış çocukları, bilhassa Berlin’de alman toplumunda görülüyor. Türk dernekleri böylece yalnız kendi sorunlarıyla meşgul olmayıp, çevresine hizmet etmiş olurlar.
Anadolu’da geleneklere bağlı yaşanan kentlerde ve köylerde ölülerin arkasından türkülerle ağıt yakılır.
Türküleri dile getiren genellikle kadınlar cenaze törenlerinde katılanları ağlatırlar. Bu sözlü gelenekte yazılı anlatıya kaynak olmuştur.
Yaşar Kemal ve Adnan Binyazar gibi büyük yazarlarımız bu konuyu kitaplarında dile getirirler. Yüzyıllardan bu yana söylenen ağıtlar edebiyatımızda zengin bir birikim ve hazinedir. Türkü eğlenmek için değil, ağlamak için söylenir.
Yaşar Kemal’ın Ağıt Üzerine yazısı ağıt kültürümüzün ayrıntılarını bize anlatır. Adnan Binyazar’ın Ağıt Toplumu kitabını okumak ayrı bir zevk.
Bir gencin erken ölmesi, bir genç kızın muradına ermeden ölmesine aile fertlerinden başka dağlar taşlar, kuşlar da ağlarlar, türkülerimizde.
Yedi seneden sonra kavuştuğu bebeği yırtıcı kuşlar parçalamış. Bebek ağıdını anası bu acı üzerine şöyle yakmış:
Kol bezin dalda bulduğum
Adını Ali koyduğum
Yedi yılda bir bulduğum
Bebek beni del’eyledi
Yaktı yıktı kül eyledi
Ak memeden sütler akar
Kavim kardaş yola bakar
Yasımız obayı yakar
Bebek beni del’eyledi
Yaktı yıktı kül eyledi.
Söğütlü obasına gelin giden Ayşe, kocasının dayağı yüzünden kendisini suya atmış. Gelin Ayşe’m acısını ağıtla anası şöyle anlatmış:
Koyun gelir kuzu ile
Ayağının tozu ile
Gelin Ayşe’m sele gitmiş
Karnındaki kuzu ile
Aman Ayşe’m yaman Ayşe’m
Dağlar başı duman Ayşe’m
Bu dünyada şaşan gelin
Al peştemal kuşan gelin
Elin oğlu dövmeyinen
Deryalara düşen gelin
 
Aman Ayşe’m yaman Ayşe’m
Dağlar başı duman Ayşe’m
Atv televizyon kanalında Cumartesi akşamları Bir Şarkısın Sen adı altında yayınlanan programda elli atmış yıllık eski şarkı ve türküler söyleniyor. Bu yayını yediden yetmişe tüm aile birlikte izliyor.
Bilhassa yaşlılar yanımıza mendil hazırlıyoruz, diyorlar. Böyle ağlamalarda hüzün ve sevinç karışık oluyor.
Benim gözlemlerime göre Türkiye büyük bir sosyal gerginlik yaşıyor. Bazı istatistik verilerine göre halkın yüzde ellisinden fazlası ruh sağlığı bozuk, patlamak üzere.
Bu nedenle böyle yayınlar yatıştırma işlevi görüyor. Türkülerde dile getirilen hüzün, çocuklar söylediği için geleceğe umut sevinç gözyaşlarına dönüyor.
Sevgili okurlarım, bana aslında bu konuyu yazmama sebep olan Cüneyt Arcayürek’in Cumhuriyet Gazetesinde 27 Haziran 2009 tarihli köşe yazısı oldu. Bu yazıda cezaevi doktoru olan Suat Tülek Silivri Cezaevinde ziyaretçi. Yaşadıklarını anlatıyor. Mustafa Balbay’ı o anda ziyaret eden çocuklarıyla ilgili bölümü aktarmıya çalışacağım.
” Bugün 24 Haziran 2009, saat 15:00 civarıydı. Kabine bakıyorum, Mustafa Balbay cam arkasında, dinç ve sağlam gibi görünüyor. Camın bu yanında 8-9 yaşlarında bir kız pervaza tünemiş ve cama yapışmış. Aynen pencereye yağan yağmur damlaları gibi yapışmış cama, Yağmur. 45 dakikalık görüşme boyunca ayrılmıyor yapıştığı camdan … (İnsanın yüreği burkuluyor).
Hüzünlü bir yüz bana dönüyor, açık renkli gözlerinin içi kan kırmızı olmuş ve gözyaşları ile dolu Yağmur’un annesi.
Yaklaşık 4 aydır babasını görmeyen 10 aylık Deniz’in yumuk iki eliyle beni kucağına al dercesine Balbay’a uzandığını görüyorum. Bebek öylesine zorluyor ki, amcasının kucağından
düştü düşecek. Bir refleksle yakalamaya çalışıyorum. Kucağıma alıyorum. Nasıl sarılıyor bana. Benden bu kadar … maalesef devam etmek istemiyorum.”
Sevgili okurlarım, ben bir anne, bir öğretmen olarak gözyaşlarımı kalemimle sizlere ilettim.
Siz de ağlayın, ağlamak ayıp değil.
Ağlıyarak kalın, bugün üzüntülerinizi boşaltın!
 
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen
 
 
 
Kaynaklar:
Halk Anlatıları, sayfa 57 – 64, Adnan Binyazar
Verlag Anadolu, ISBN 3-86121-095-9
Fotoğraf: Ağlayan Çocuk ve André Agassi, Vikipedi
 
Web-sayfa: www.cocuklaraglamasin.com
 
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.