CİA- CEMAAT- AKP DARBESİ!

ABONE OL
18:58 - 01/10/2020 18:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türk Ordusu, ülkesini işgal eden Emperyalist devletlere karşı Kurtuluş Savaşı vererek, bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu gerçekleştiren ordudur. Başkomutanı ise Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Türk Devrimlerinin yaşama geçirilmesinde, devrimlerin yerleşmesinde, çağdaş, laik cumhuriyetin oluşmasında katkısı büyüktür. Türk Ordusu halkın bağrından yaratılmıştır.

Anayasa ile Cumhuriyeti koruma ve kollama görevini üstlenmiştir.
Zamanla, komuta kademesindeki cunta özlemcileri TSK’nin geleneksel bağımsızlık ilkelerine ihanet ederek emperyalizmin hizmetinde darbeler yapmış, demokratları, solcuları, yurtseverleri hapsetmiş, işkenceden geçirmiştir.

Ama ordu özündeki antiemperyalist inançlı çoğunluğun duruşuyla darbeciler kalıcı olamamışlardır.

TSK’nin 12 Eylül faşist darbesi ve onun devamı Özal döneminde başlayan Atatürk’ün ‘’Yurtta barış, dünyada barış” ilkesine ters düşen sapmalar oldu. Ordu içindeki bağımsızlıkçı gelenek öne çıkarak ABD’nin Türk Ordusunu Irak işgaline ortak etmesine engel oldu. İlk kez genelkurmay başkanı Özal’ın işbirlikçi amacını istifa ederek boşa çıkardı. ABD’nin himayesindeki PKK Terörüne karşı koyan, elebaşını derdest edip adalete teslim eden Türk Ordusu Türkiye üzerinde hesapları olanları telaşlandırdı.

AKP’nin iktidara gelmesiyle başlayan, laiklik karşıtı irticacıların ve kurulduğundan beri pusuda bekleyen işbirlikçilerin hedefi oldu.

Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olan AKP, en korktuğu kurum olan TSK’ni saf dışı bırakmak için ABD’nin ve bazı Avrupa devletlerinin desteğini aldı.

Hilmi Özkök’ün Genel Kurmay Başkanı olması AKP’nin işini kolaylaştırdı.

Ordu komutanına bir başbakanın ‘’Hocam” diye çağırması zihinlerde tarikat ilişkisini çağrıştırdı. Öğrenci, hoca ilişkisi olmadığına göre neyin hocasıydı? Halen bir bilmece gibi anlaşılmamış bir hitap olarak kaldı.

2007 Seçimlerinden sonra AKP’nin planını kimse okuyamadı. Tüm uyarılara rağmen birçok sivil toplum örgütleri, medya, sağda veya soldaki partiler tehlikeyi göremediler.

Bazılarında ise ‘’Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığı ağır bastı.

Meclis başkanı seçiminde uzlaşma sağlandı, Eski AP ve DYP’den milletvekili ve 2002 seçimlerinde AKP’den milletvekili olan AKP’li Köksal Toptan, 2007 yılında Meclis başkanlığına seçildi.

Cumhurbaşkanı seçimlerinde AKP, MHP, DSP desteğiyle Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı seçildi. O tarihte Çankaya tesettüre teslim edildi.

CHP listelerinden milletvekili seçilen DSP milletvekilleri, demokrasiye katkı vermek istediklerini açıklayarak, yeterli milletvekili sayısını tamamlayıp, Abdullah Gül’ün Çankaya’ya çıkmasına katkısının vebalini yüklenerek aymazlık sayfasında yerlerini aldılar.

İki yıl sonra AKP asıl amacını açıkça ortaya koydu.

Meclis başkanlığını yansız yürütmeye çalışan AKP’li Köksal Toptan tekrar seçilmeyerek, M. Ali Şahin Meclis Başkanlığına, Ali-Dibo ihalelerinin zanlısı Sadullah Ergin Adalet Bakanlığına, Erdoğan’ın güvendiği Beşir Atalay İçişleri Bakanlığına, Laik Cumhuriyete düşmanlığını saklamayan Derviş Mehmet’in torunu Bülent Arınç Başbakan Yardımcılığına getirildi.

Düzmece belgeler, sabıkalı gizli tanıklar, özel görevli PKK’lı muhbirler.

Para kaynağı açıklanamayan Atatürk ve Türkiye düşmanı Altan biraderlerin iftiracı gazetesi The Taraf.

Taha Kıvanç adlı sahte yazar.

Sol partiden seçilemeyince muhbir gazeteciliği seçen Şamil Tayyar.

Bitaraf olup aç kalmaktansa taraf olarak AKP’ye biat eden emzikli, kiralık kalemşorlar.

Yeşil sermayenin medya emziklileri.

Cemaat müritliğinden polis amirliğine taşınan emniyetçilerin talimatları ve sahte CD’leri, cemaat savcıları ve yargıçlarıyla yürütülen sözde ‘’Ergenekon” senaryosu ile dinci darbenin yaşama geçirilmesine başlandı.

Tutuklu subayların telefonlarına sonradan terör örgüt elemanlarının numaraları ahlaksızca cemaat polislerince eklendi. Kanıtlanınca utanmadan; pardon sehven oldu denildi

Bu uyduruk senaryolarla en korktukları gücü, Türk Silahlı Kuvvetlerini etkisizleştirmeye yöneldiler.

Uyduruk belgelerle Balyoz davasını başlattılar.

ABD’ye karşı olan, bağımsız Türkiye’den yana olan, PKK terör örgütüyle göğüs göğse çarpışan subaylar, komutanlar darbe yapacaklar iftirasıyla suçlu ilan edildiler.

20 Şubat 2010 da mahkeme kararıyla tutuklanmalarına gerek duymayarak serbest bırakıldılar.

14 Aralık 2010 da bu mahkemenin yargıçları değiştirildi, yerlerine yanlı yargıçları atandı.

Bülent Arınç’a suikast yalanıyla TSK’nin önemli gizli belgelerinin olduğu Kozmik Oda AKP’ye yakın yargıç tarafından arandı gizli belgeler kopyalandı.

TSK’nin komuta kademesi tepkisiz kaldı.

Sindirildiler.

ABD’ye ve PKK’ya karşı olan komutanlar terfi ettirilmediler.

Daha sonra açığa alındılar.

Sadece bir komutan AKP’nin ordu geleneğine aykırı olan atamayı içine sindiremeyerek komutanlığı reddedip istifasını verdi.

İşte Ordunun üst kademesine ‘’ Kâğıttan Kaplan” eleştirisi bu yüzdendir.

Hiçbir aydın, demokrat, solcu, CHP’li darbeden yana olmaz, olamaz.

Tüm darbelerde tutuklanan, işkenceden geçirilen onlardı. Darbeler olmasaydı, ne Özal ne AKP ne Erdoğan iktidara getirilebilirdi. Dünya biliyor ki, darbeler ABD’nin ve CIA’nin izni ve ile yapılmıştır. Hangi solcu, hangi demokrat, hangi çağdaş Türkiye yanlısı CIA’nin planladığı darbeden yana olabilir? Olsa olsa; dönekler, ABD güdümlüler ve tarihin her döneminde faşizmin gönüllü destekçisi liboşlar darbeyi desteklerler.

Eğer, TSK’ ne karşı yapılan saf dışı etme oyununa karşı komuta kademeleri istifa hakkını kullansaydı bu tavrı kimse görmezden gelemezdi.

Yargı, tabandan tavana AKP emrine verilirken, yarım kalan planın diğer parçası yürürlüğe konarak, kuvvet komutanları, generaller, subaylar tutuklanıp Silivri Kampına konmaları yeni, yanlı yargıçlarla karara bağlandı.

Türkiye’ye biçilen devlet modeli ılımlı şeriat denilen Araplaşma modelidir.

Bu modelde laikliğe, bağımsız, sosyal hukuk devletine yer yoktur.

Komşularıyla sıfır sorun denilirken hedeflenen budur.

Doğuda, Sevr’in saklı kasalardan çıkarılarak AKP eliyle yaşama geçirilmesi, batıda Ege’nin Yunan denizi durumuna getirilmesi, güneyde Kıbrıs’a ENOSİS hakkı verilmesi ile sıfır sorun oluşturulmuş demektir. Bu durumda TSK’ne gereksinim kalmayacaktır.

Zaten AKP, kendi ordusunu kurma adımlarını attı.

Kamu Güvenliği Müsteşarlığı ile ağır silah alımı, CİA görevlilerinin yeni yapılanmada görev almaları yasa ile legal duruma getirildi.

Türk Ordusu yerine, cemaat, CİA, ordusu kurulması adımı atılmıştır.

Bu bir CİA, Cemaat, AKP darbesidir.

Yıldız AKALIN

Not: Uyduruk darbe planlarını pehlivan tefrikası gibi veren, parayı verenin düdüğünü çalan The Taraf’ın eski polis, CİA ajanı gazetecisi Emrullah Uslu, bugün ki yazısında CHP’nin ikinci katında Süheyl Batum darbe hazırlığı yaptığını yazdı.

İşin aslı Türkiye Gençlik Birliği TGB, telefonla gizli CİA elemanı Emrullah Uslu’yu arayarak CHP’nin darbe yapmak planını ihbar etmek istediklerini söylüyorlar. Bu muhbir polis gazeteci yapısına ve gazetesine yakışır biçimde yazınca gerçek yüzlerini ortaya koydular.

İşte darbe planları, balyoz belgelerinin aslı ve gazeteci ahlakı.

TGB’ni kutlamak gerek.

Y.A.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.