CHP DEĞİŞİYOR MU?

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı seçilmesinden sonra en çok konuşulan şey, partide değişim rüzgârlarının esmesidir. CHP’yi desteklemeyen, hatta hep karşısında olan kimi liberaller parti yönetimine kendilerince bir değişim dayatıyorlar. 18 Aralık Kurultayı’ndan sonra liberallerce yapılan değişim baskıları daha da artmaya başladı. CHP’nin çizgisini, tarihini, ülkemizin varlığıyla ilgili görev ve amaçlarını bilmeyen kimi yöneticiler bu eğilimlerle uyum göstermekteler.

Son günlerde parti yöneticilerince CHP’nin temel felsefesine muhalif söylemler seslendirilmekte, bu da Atatürkçü, laik kesimde hayal kırıklıklarına neden olmaktadır. Ne yazık ki bu söylemler, iktidar yanlısı basın tarafından da desteklenmekte.

Kurultayın hemen ertesinde parti meclisine yeni seçilen bir kişinin, bir günlük gazeteye yaptığı açıklamalar tartışmalara neden oldu. Önce bu kişinin söylediklerine bir bakalım. “Fethullah Gülen’i ve cemaatini bu kadar güçlü yapan nedir? Fethullah Hoca Türkiye’de bir fenomendir, kimsenin görmezden gelemeyeceği bilge bir adam. Fakir halkın çocuklarının okuması için sonsuz gayret gösteren biri. İyi şeyler yapıyor. İnsanlar mesailerini, paralarını bireysel dünyanın görkemlerine harcarken, Fethullah Hoca Türkiye’nin ve dünyanın her yerinde okullar açıyor. Önce eğitime hizmet veren herkesi sonsuz saygıyla selamlıyorum. Fethullah Hoca, Türk toplumunun temel değer sistemine ve milletin, devletin daha da güçlenmesine katkı yapan bir kişidir. Saygıyla izliyoruz.” Bu sözleri, Atatürk’ün CHP’sinden bir yöneticinin söyleyebileceğine inanmak mümkün müdür? Bir cemaat liderine övgülerde bulunmak hangi modernleşme projesinin bir parçası olabilir ki?

Gazeteci soruyor bu sayın yöneticiye: “Cemaatin güçlenmesinin ardında ABD var, yorumuna katılıyor musunuz?” Yanıt çok ilginç: “Bunlar klasik eski Marksist jargona dair, geri kalmış kafaların ürünü olan söylemler. Komik şeyler.” Bu açıklamalar düpedüz ABD’de oturan cemaat liderine karşı, CHP tabanında bir sempati yaratma çalışması.

“Efendiler ve ey millet, biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. En doğru en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. (M. Kemal Atatürk)” Şimdi biz, Atatürk’ün bu sözünü mü doğru kabul edip şiar edineceğiz; yoksa cemaat liderine saygı duyan CHP’nin yeni yöneticisinin söylediklerini mi? Biz uygarlığın mı, yoksa sırtını küresel güçlere dayamış cemaatin yolunda mı yürüyeceğiz? İşte, bütün mesele bu!

Peki, CHP irticacı siyasetçinin eline düşerek oy deposuna dönüşmüş yurttaşlarımızı yalnız mı bırakacak? Kesinlikle hayır! CHP’nin asli görevi, bu yurttaşlarımızı karanlık odaklardan kurtararak çağdaş değerler içine çekmesidir. Onları “medeniyet tarikatının” onurlu, özgür bireyi yapmaktır. Demokrasinin, uygarlığın gelişmesi böyle sağlanabilir ancak. Öyleyse böyle bir olanak var mıdır? Bence vardır. Neden mi?

Günümüz koşullarını iyi değerlendirerek bu sorunun yanıtı verilebilir. 22 Temmuz seçimleriyle ülkemizde irticaya dayalı tutuculuk zirve yapmıştır. AKP’nin sekiz yılı tamamlayan uygulamaları sağ tabanda ciddi sorgulamaları da beraberinde getirmiştir. İlk başlarda görmezden gelinen yolsuzluk ve hızlı zenginleşen hükümet yanlıları, muhafazakâr çevrelerce hoş görülürken bugün yüksek sesle eleştirilmekte. Özellikle bu çevrelerin, türbanla özdeşleşen özgürlük(!) anlayışları kendilerince sorgulanmakta. Yine aynı çevrelerden iktidar yanlılarının lüks, savurgan, gösterişli, biraz da görgüsüz yaşamlarına büyük eleştiriler yapılmakta. Müslümanlığın giyim kuşamla olamayacağı konusu, derinden derine tartışılıyor. Dini kullanarak iktidar olanlara, dini çevrelerce eleştiriler yükselirken CHP’nin böylesi bir tavrı anlaşılamaz.

Türbanlı kızların yaşam tarzlarının, diğer kızlarımızdan fazlaca ayrılır yanı yoktur. Bu kızların, günlük yaşamlarını özgürleştirmek için kentlerin daha demokrat, daha laik semtlerini mekân tutmaları anlamlıdır. Demek ki onlar da bu muhafazakâr çemberden kurtulmanın yollarını aramaktalar. O zaman onlara çağdaş, laik, demokrat düşüncelerle yaklaşmak da CHP’nin görevidir. Bu onların mevcut yaşam tarzlarını, düşünce kalıplarını kutsayarak olmaz. Onlara Atatürk aydınlığının, özgürleşmenin ve birey olmanın, modern yaşamın güzellikleri anlatılmalıdır. Muhafazakârlığın kendi içinde tartışma ve sorgulama yapmakta olduğu bir dönemde, CHP tabanında tutuculuğa sempati oluşturacak söylemler yanlıştır. Bu tür bir anlayış CHP’yi sola değil, sağa yaklaştırır.

O zaman CHP ne yapmalıdır? Öncelikle yapılacak iş, Atatürk ve Cumhuriyet akademisinin kurulmasıdır. Burada, başta üst yöneticiler olmak üzere tüm partililer eğitimden geçirilmeli. Muhafazakâr söylemlere karşı sloganlardan, tekerlemelerden uzak, akılcı savunmalar oluşturulmalıdır. Son gelişmeler gösteriyor ki, birçok üst yöneticinin bile CHP, Atatürk ve Cumhuriyet konusunda önemli bilgi eksiklikleri olduğu ortada. Öncelikle bir bilinçlenme seferberliğine büyük gereksinim var.

Birçok kişi, cemaat liderinden övgüyle söz eden kişiye kızmakta. Bence bu doğru değil. Asıl kızılacak olanlar, bu kişiyi bir kurtuluş umudu olarak partinin üst yönetimine getirilmesini sağlayanlardır. Türkiye’nin en köklü partisini böylesi durumlara düşürmek üzücüdür. Bu tür yanlışlar sürerse sonuçlarının ülkemiz ve CHP açısından hiç de iyi olmayacağı kesindir.

Ülkemizde cemaat-tarikat boyunduruğuna girmeyen çok sayıda bilinçli, Atatürk aydınlığına inanmış, Cumhuriyet değerlerine bağlı din adamlarımız var. CHP bu kişilerden yararlanmalı.

Kamuoyunda, CHP dine karşıymış algısı yaratılmakta. Bazı sözde aydınlar CHP’nin İslam’la barışması gibi aslı astarı olmayan öneriler ortaya atıyorlar. Ne yazık ki bazı yöneticilerimiz de bilerek ya da bilmeyerek bu psikolojik savaşın etkisinde kalarak bu çevrelerin haksız suçlamalarına prim vermekteler. Bu ülkede binlerce camide beş vakit ezan okunuyorsa, bunu sağlayan CHP’dir. Müslümanlığı kişi, grup tahakkümünden kurtararak özgürleştiren ve halkın inanç özgürlüğünü sağlayan da odur. CHP’nin ulusumuzun en büyük uygarlık projesi olan Cumhuriyet aydınlanmasının öncüsü ve mimarı olduğunu unuttuk mu yoksa?

CHP’ye yapılan bu sağ kuşatmanın amacı, Kılıçdaroğlu rüzgârını kırmaktır. Yıllar sonra yakalaşan bir iktidar olanağı, liberal esintilerle yok edilmeye çalışıyor.

Küresel güçlerin desteğiyle çağdaş Türkiye’nin temel taşları yerinden oynatılırken Atatürk’ün CHP’sine her zamankinden daha çok gereksinmemiz var. Bu unutulmamalı!

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.