ÇETE VE DEVLET

ABONE OL
18:45 - 01/10/2020 18:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Çete sözcüğü, günümüz Türkiye’sinde bütün gazete manşetlerinin, TV kanallarının haber bültenlerinin gündeminde yer aldı

17 Aralıktan beri yalnız Türkiye’de değil dünyanın demokrasiye şaşı bakmayan ülkelerindeki basınında da ilgi odağındaki bir vurgun ve soygun serüveni olarak gündeminden düşmüyor.

Bu yapılanma ülkelerin koşullarına göre şekillenir.

Bu çeteleşme Amerika’da, Rusya’da, İtalya’da başka, İslam ülkelerinde daha başka oluşuyor.

İtalya’dan dünyaya marka olarak ihraç edilen çetelerin ortak adı Mafya olarak tescillenmiştir.
Biz de ise bu oluşum önceleri Şaki veya Eşkıya adıyla ortaya çıkmıştı.

Eşkıya, barınak olarak dağları ve dağlardaki inleri kullanmıştır.

Aldığı haraçların çok azını da halka paylaştırarak manevi destek sağlarlar.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı on iki yıllık iktidarı başlangıcından bu güne kadar bürokrasiyi, yargıyı, yasamayı, yürütmeyi dinci sermayeyi birlikte tasarlayıp şekillendirdiği iktidarının manevi hükümet ortağını Çete diye suçlamıştır.

AKP’nin yeni ortağı Şaki geleneğinden gelen PKK’nın meclisteki uzantısı BDP’li milletvekili Sırrı Sakık; ”Yolsuzluğu umursamıyoruz” derken, Apo-Erdoğan ile yen paralel devlet ortaklığını açıkladı.

Devlet içinde paralel devlet oluşumunu itiraf etmektedir.

Bu itiraf, AKP’nin on iki yıldır ülkeyi çetelerle birlikte yönetmesi gerçeğinin resmi açıklamasıdır.

O zaman AKP iktidarı hükümet olma meşrutiyetini sorgulanır duruma getirmiş demektir.

TDK’n un Türkçe sözlüğünde Çete’yi özetle şöyle açıklıyor:

Bir reisin yönetimi altında bulunan, kötü amaçlarla kurulmuş, bölük, birlik, takım

Demek ki çetenin oluşması için önce bir reis gerekiyor.

Sonra reisin emirlerini yerine getirecek birliği, bölüğü veya takımı oluşturacak elemanlar seçilerek Çete oluşturuluyor.

Çetenin elemanları da işleyecekleri suçlara göre çete elemanlarını birimlere ayırıyor.

Birimler den sonra takımlar oluşturuluyor.

Bu şekillenmenin mekânları da önemlidir.

Önce siyasi erkte siyasal güç ayağı oluşması gerekir.

Yürütmede, gerekli önlemleri alacak, suç unsurlarını görmeyecek, yeri geldikçe suç delillerini karartacak emniyet biriminden destekçileri olacak.

Yargıda vicdanı cüzdana yeğleyecek her dalda elemanlar köşe başlarını tutacak, hukuk sulandırılarak çeteye karşı işlevsiz duruma getirilecek.

Yasamaya çetenin engellenmesini, sorgulamasını ortadan kaldıracak yasaların çıkarılması için biat edecek vekiller seçtirilecek.

Medya ayağı ile halk yanlı ve yalan haberlerle yanlış bilgilendirilecek.

Yasamanın oluşmasında din araç olarak kullanılmıştır.

Dini kendi amaçları için kullanarak Avrupa’da Müslümanların birikimlerini soyan dinci yeşil sermaye denilen; Kombassan, Jet-Pa, Endüstri Holding, Yimpaş dinci partilerin kasası görevini yapmışlardır.

AKP, din motifini kullanarak, İmam Hatiplilerin çoğunluğunu oluşturan bürokrat, yargıç, vali, kolluk kuvvetleriyle halkın dini inançlarını araç olarak kullanarak akçeli varlıklarını haramla çoğaltmışlardır

Çeteyi oluşturanların devlet erklerini ele geçirmelerindeki asıl amacın Para olduğu çetenin hem devlet, hem de akçalı varlıkların paylaşımındaki iktidar savaşında ortaya çıktı.

Çetenin hem iktidar, hem manevi ortağını yaratan güç, dizginlerinden kurtulmak isteyenlere kendisi doğrudan karışmadan ortaklardan birini devreye sokar, çizgiden sapanı korkutur.

AKP iktidarında tek Muktedir olan Erdoğan’ın Hamas yakınlaşması, Mavi Marmara skandalı, Suriye saplantısı en son Mısır inatlaşmasında çete ortağını devreye soktu.

Erdoğan’ın sırdaşı eski danışmanı, şimdiki MİT Müsteşarını sorgulatmaya kalkınca ipler koptu.

Erdoğan’ın uzlaşmayı yenilgi olarak algıladığı için uyarıyı doğru okuyamadı ve dershaneler ile karşı atağa geçerek ortağına karşı savaşı başlattı.

Birden yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık soruşturması başladı.

Üç bakan çocuğu, Fatih Belediye Başkanı, evinde ayakkabı kutularında dört buçuk Milyon Euro saklayan Halk Bankası Genel Müdürü, işadamları, gözaltına alındı.

Sonra başbakanın oğlu Bilal Erdoğan ve vakıfları, aldıkları siyasi rüşvetler görüntüleriyle, telefon kayıtlarıyla ortaya dökülünce Baba Erdoğan yine kendisini dokunulmaz bir değer zannettiği için yargıyı askıya aldı.

Kendisinin göreve getirdiği savcıları, hâkimleri, valileri, emniyet müdürlerini kolluk kuvvetlerini hukuk devletinde olamayacak şekilde görevden alarak soygunların, hırsızlıkların, rüşvetin üzerini örtmek istemektedir.

Emrindeki kolluk kuvvetleri, idare amirleri yargı kararlarını uygulamayarak suç işlemektedirler.

Deniz Feneri davasında olduğu gibi soruşturmaları kendisinin görevlendirdiği yandaş yargıçlarla, kendisinin ve ailesinin de içinde olduğu bu yolsuzluk rüşvet suçlamasından kaçma çabasındadır.

Yargıyı devre dışı bırakmanın nedeni suçu kabul etmek demektir.

Bu suçlamalar karartılamayacak kadar belgeli ve kanıtlıdır.

Üstelik AKP milletvekilleri bu yolsuzlukları doğrulayarak partilerinden istifa etmişlerdir.

Yasadışı bir oluşuma ne ad verirseniz verin bir hukuk devleti bu oluşuma izin vermez, vermemelidir.

Adına ister Mafya densin, ister Çete densin bu oluşumlar devlet oluşumu içinde yapılandırılması, kollanması, beslenmesi desteklenmesi suçtur.

Yargıyı yok etmek Devlet ciddiyeti ve devletin varoluş ilkeleriyle bağdaşmaz.

Bu oluşuma katkı verenler, içinde bulunanlar, işlerine geldiği sürece bu oluşumu görmezden gelenler, devletin hangi makamlarında olurlarsa olsunlar hukuk kuralları içerisinde hesap vermek zorundadırlar.

Seçmen yargı yerine kullanılamaz.

Seçim siyasidir, bir yolsuzluğun, rüşvetin soruşturulması hukuksaldır. Soygun ve hırsızlığı soruşturmak yargının görevidir.

Çete ile devlet yönetilirse devlet çete devleti olur ki; o devleti yönetenlerin meşrutiyeti kalmaz.

Çetenin varlığını kabul eden başbakan o çetenin reisinin kendisi olduğunu itiraf etmektedir.

Bu nedenledir ki:

AKP’nin meşrutiyeti kalmamıştır.

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.