ÇAĞDAŞ DEĞERLERİNİ UNUTAN TÜRK TOPLUMU…

ABONE OL
19:02 - 01/10/2020 19:02
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kültür ve sanata duyarlı tüm toplumlar, her zaman yaşadıkları ülkede kendi kültürel değerlerinden ayrılmadan yaşamanın öneminde kalarak, yaşadıkları ülke toplumuyla paylaşmanın gereğini unutmamalı. Biz şimdi bunu nasıl yapıyoruz hala yansımaları ortada yok. Özellikle Almanya’da yaşayan 3, milyon Türk var, ben zaman zaman yazılarımda ifade ettiğim gibi okumayan bir toplumuz, sadece ticari alanlarda girişimci olmak güzelde, asıl burada başarının çağdaş anlamda değişimin ve dünya sanatıyla ve kültürüyle bir arada olmanın önemini de unutmamalıyız derim.

Onca derneklerimiz var ve her geçen gün çeşitli isimlerle açılıyorlar, falanca dernek yada filanca kurum gibi, peki amaç nedir? Burada bir arada olmak eğitimsel sanatsal kültürel değişimleri paylaşmak değil mi? ama bunun gerçek anlamda değişimselliğini neden yıllarca göremiyoruz dersiniz? Türk toplum derneklerimiz var, baktığınızda çok şey yaptıklarını ifade ederler, konuşmak olmadık açıklamalar yapmak resimler vermek konusunda çok ustalıkla işlerler birçok şeyi, ama kendi imtiyazlı kimliklerinin korunması adına başka yaptıkları ne var dersiniz? Türk toplumunu temsil yetkisini kendilerine veren, bu kurumlarımız bu güne kadar temsil ettikleri toplum adına bana göre hala somut ve rasyonel bir çalışmanın neresinde olduklarını açıklayamadılar. Kendi kültürünü ve sanatını değerini unutan bir toplum yarattık 40 yılda, var olan bir kaç gazete kapandı geçtiğimiz günlerde ve yayın hayatına son verdiler, şu anda ayakta kalan bir kaç gazetede yakında bu sürecin içinde yer alırsa bu gerçekten hazin bir son bana göre. Bir TV. Programında okumayan bir toplum yarattık demiştim, şimdi ne kadar haklı olduğumu görmek bana mutluluk değil hüzün vermektedir.

Yılda bir kitabı bile okumayan bir toplum olmak ne kadar acı, ama Türkiye Malezya’mı olacak diye endişe duyduğum bu ülkede, kültüre ve sanata edebiyata olan ilgi ne yazık ki bizden çok fazla, bizde 5,2 iken Almanya’da oranı yok. Malezya’da bu oran 9,5,biz kendi içimizdeki kurdu atamamanın endişesini bile duymayan bir toplum olduk. Düşman iki toplum olmak, sevgiyi paylaşmayı dostluğu sevgiyi unutmak, işte bu ülkede gelecekteki bizi bekleyen tehlikenin en önemli başlangıç noktası olduğu gerçeğini umarım duayen Türk toplum kurumları yöneticilerimiz çok iyi görürler.

Özellikle ADD derneklerine bir atıfta bulunmak isterim, özellikle Almanya’da Türk toplumunun edebiyat kültür ve sanatta, değişimselliğini sağlayacak çalışmaların etkinliklerin içinde yer almaları gerekirken, bu güne kadar bana göre çağdaş anlamda kalıcı bir çalışmanın içinde yer almadıklarını görmek üzüyor beni. Almanya’da çok sayıda değerli bilim insanı akademisyen şair ve kültür adamı var, peki bunlardan neden faydalanılmıyor da sürekli etkinliği olmayan sadece masada söylemlerde kalan çalışmalar yer alıyor, ADD’ler sadece adıyla kalmamalı, Atatürk duygularının felsefesinin öneminin düşüncesinin böyle anlamsız biçimde kullanılması bana hüzün veriyor, ehli olmayan kişilerin elinde sırf bir kimlik adına bu kurumların olmadık biçimde yansıtılmasını kabul etmek mümkün değil. Türk toplumu burada yıllardır hep tıkanmışlığın içinde kaldı, birilerimiz bunu çok iyi becerdik ve şimdi çıkamıyoruz içinden, kendi yaşamsal değerlerini bile hala koruyamayan bir toplum yaratmışız da haberimiz yokmuş. Karl Marj ”bir toplumu kendi düşünselliğinde kullanmak için uyutacaksın ”demiş, işte Avrupa`da yaşayan böyle yatan uyuyan bir toplum yarattık, şimdi bunun muarızları kendilerini çok iyi biliyorlar, bundan kimseyi suçlamak değil amacım elbette, ama tüm gerçeklerin ortada olduğunu da kabul etmeliyiz derim, dilerim bundan sonrasında artık akıllı aydın araştıran bilimi düşünen okuyan çağdaş bir Türk toplumu olmanın zamanının geldiğidir.

İşte burada asıl görev özellikle falanca dernek yada filanca kurumlarımız ve özellikle ADD’lerine çok iş düşmektedir, Yıllarca yapılanların değil yapılmayanların artık yapılması ADD adının önemimde saygınlığında daha rasyonel çalışmalara yer verilmesinin zamanının geldiğidir, birileri dilerim bundan feyz alarak duyarlı sorumluluk anlayışıyla hemen çalışmalara başlar.

Her şeye rağmen ben geleceğimizin hiç de iç karartıcı olmadığını düşünüyorum, yeter ki çağdaş değerlerimizin bu ülkede bize ne kadar önemli bir kalıcılık sağlayacağını bilelim.

Prof. Dr. Levent Seçer

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.