BYE, BYE PAPA

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

Geçtiğimiz hafta Katolik dünyası şoka girdi.. 720 yıldır olmayan bir olay gerçekleşti ve Benedikt XVI Papa’lık makamından istifa ettiğini açıkladı. Bilindiği veya alışıldığı gibi, Papa’lık makamı ancak Papa ölünce boşalmış sayılıyor. Yaşanan şokun nedeni bu… Asıl adı Joseph Aloisius Ratzinger olan 1927 doğumlu Papa bu görevine 2005 yılında gelmiş ve Vatikan’ın 265. Papa’sı olmuştu.
Kendisinden önceki Johannes Paul II’nin aksine, bu yeni Papa, başlangıçta bir hayli Müslüman karşıtıydı.. Ancak sanırım çevresindeki kardinaller kendisini ikaz etti ki, bir de baktık yönü değişiverdi.. Hele Türkiye’yi ziyareti, Katolik dünyasında çok tartışıldı ama bu sayede, gerek Türkiye ile gerekse İslam âlemi ile ilişkiler düzelmeye başladı.. Derken, önce dirsek çevirdiği, Yahudi dünyası ile arayı düzeltebilmek için Polonya’da bulunan ve milyonlarca Yahudi’nin, insanlık dışı yöntemlerle imha edildiği ” Toplama Kampları ” nı ziyaret etti.. Çok iyi bir teoloji eğitimi almış olan yeni Papa bilgeliği ile kısa zamanda Vatikan’da kendisini kabul ettirdi.. Aslında reform yanlısı olan Benedikt XVI, tüm çabalarına rağmen, çevresindeki tutucuların etkisinden kurtulup aklındaki reformları hayata geçiremedi.. Aslında bu reformların sırası gelmiş ve geçmişti bile.. Derken son yılların en büyük skandalı patladı ve birçok kişi, çocukluklarında gittikleri Katolik okullarında, eğitmen olarak görev yapan papazlar tarafından tecavüze uğradıklarını açıkladılar.. Tabii aldı Vatikan’ı bir telaş, çünkü küçük çocuklara cinsel taciz ve tecavüz affı olmayan bir cürüm.. Hele, hele Katolik dünyasında.. Arkasından Vatikan Bankası ve Vatikan’ın diğer bankalarda bulunan paraları hakkındaki yolsuzluklar kamuoyuna sızmaya başladı… Tam yalanlamaya hazırlanırken, özel sekreterinin çaldığı hesap dökümleri basına yansıdı.. Vatikan artık tarihinde yaşadığı en büyük skandallarla çalkalanmaya başlamıştı.. Vatikan ve Katolik âlemi için son derece üzücü ve düşündürücü olan bu skandallar döneminde Benedikt XVI krizi iyi yönetti.. Tabii; bunda tüm dünyadaki Katolikler tarafından çok sevilmesinin büyük katkısı oldu.. Ve… Geçtiğimiz hafta istifa ederek görevini 28 Şubat’ta bırakacağını açıkladı.. Bu Papa Alman asıllı ya… Almanlarda bir üzüntü, bir üzüntü görülmeye değer.. Hangi TV. Kanalını açsanız karşınızda ya haber, ya da bir açık oturum… Konu Papa’nın istifası.. Özellikle açık oturumlar, meslekten birisi için oldukça eğlenceliydi.. Ne saçmalıklar, ne senaryolar.. Akıl almaz.. Bu bir devrimdir, şimdi reformlar başlayacak diyeni mi istersiniz.. Çok kötü yaptı, bir Alman’a görevden kaçmak yakışmaz diyeni mi..? Eh…Ne demişler ” Görmemişin oğlu olmuş, tutmuş…………. ” Kırk yılın başı bir Alman Papa çıkartmışlar, 85 yaşında adamı ölünceye kadar makamında tutmaya çalışıyorlar.. Oysa Papa son derece doğal bir kurum olan istifa kurumunu devreye soktu.. Ama Almansanız ve hele de Katolik’seniz bu durumu kabullenmeniz zorlaşıyor…
Bir diğer konu da, Alman basınının ” Gündem Kabızlığı “.. Şimdide, Lazanya denilen bir İtalyan yemeğini hazır yemek olarak piyasaya sürenler, meğerse sığır etinin içine at eti karıştırmışlar.. Ortalık ayağa kalktı.. Skandal… Skandal.. diye veriyor Alman basını… Hayda yine haberler, açık oturumlar.. Derken adamın birisi çıktı ve Almanya’da bir at mezbahasının belgeselini yaptı.. Meğerse sağlığa aykırı bir yönü yokmuş.. Aynı belgeselde bir de at eti kasabı vardı.. Sadece at eti satıyor.. Kendi beyanına göre de günde yaklaşık 300 kilo satıyormuş… Eeee… Bu ne pehriz bu ne lahana turşusu..? Yahu bu eti kesmek, satmak Almanya’da serbest, çünkü sağlığa zararlı değil.. Peki, bu kopan kıyamet niye..? Efendim.. Etikette sığır eti yazıyormuş da, bu tüketiciyi aldatmakmış da..!
Üçüncü konumuz, ırzına geçilen bir kadının, hamile kalmaması için önleyici tedbirleri almayı reddedip başka hastanelere göndererek Katolik hastahanelerinin Skandalı… Hoş 1966 yılında, hem de yaklaşık bu aylarda ve yine Köln’de benim de başımdan benzeri bir olay geçti ama hikâyesi uzun onu da başka bir yazıda anlatırım… Hop..! Aman ha, yanlış anlaşılmasın benimkinde ırza geçmek falan yok, fazla içkiden karnavalda mide kanaması var…
İşte son iki haftayı, bu üç konu ile geçirdik.. Gazeteler, radyolar, televizyonlar hep bu üç konuya odaklanmışlardı ve hala da zaman zaman pişirilip tekrar piyasaya sürülüyor.. Bizim gibi, bir günde on, onbeş kez gündemin değiştiği bir ülkenin gazetecileri açısından, bu yaşananlara ancak ” Gündem Kabızlığı ” denilir…
Kalın sağlıcakla efendim
 
M. Deniz Olcayto   

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.