BU TOKAT KİME ATILDI?

ABONE OL
18:58 - 01/10/2020 18:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Dolandırıcılık suç sayılamaz.

Naylon fatura ile devleti kazıklamak soruşturulamaz.

Devletin parasını iç edenler yargılanamaz.

Rüşvetin yaptırımı olamaz.

Devlet arazisine, bakanlar, başbakanlar ‘’Gecevillakondu” yaparlar, yıktırılamaz.
Sıradan maaşlı bir memurken, siyasete girince ‘’Allah verdi” denilen çok çok zengin olmanın aslı araştırılamaz.

Başkasının sadakasıyla eğitim olanağı bulan mahdumlar gemicikleri hangi servetle elde ettiği, diğer mahdumların işadamlığına sıçramalarına ‘’nasıl olur?” sorusu sorulamaz.

O nedenle, devletin emniyet amirine Tokadı yapıştıran haddini bilmeze mecliste hesap sorulamaz!

Zekeriya Öz, yazılmamış kitapların cezalandırılması için hedef saptırır.

O gözü dönmüşün dokunulmazlığı kaldırılamaz, çünkü emsal olur. İktidar partisinin foyası meydana çıkar.

Böylesine aymazlığa hangi Avrupa ülkesinde tanık olursunuz?

Demokrasi ile yönetilen hiç bir ülkede olmayan kurallar Türkiye’de uygulanır oldu.

Sayı çoğunluğu ile mecliste iktidarın işlediği suçların suç olmadığını yasalaştıran başka bir ülke yoktur.

Bunun adı da gelişmiş demokrasi olarak AKP tarafından patent hakkı gibi tescil ediliyor.

Düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü; sadece dinci, yandaş, emzikli yandaş çetenin Laik Cumhuriyete, hukuka, yazılı- sözlü saldırması olarak algılanmakta. Sadece onların kalemleri ve ağızları serbest. Dilediklerine hakaret etme, hedef gösterme hakkına sahiptirler. Onlara dokunan kim olursa olsun yanar. Hiçbir savcı yargıç soruşturma açamaz. Açarsa derhal bertaraf edilir.

AKP, müsteşarıyla, valisiyle binlerce sivilin, askerin, polisin katillerini muzaffer savaş gazileri gibi sınırda karşılama yaptırdığı teröristleri karşılarken, Türkiye ilk kez devlet olarak teröre ve bölücülere diz çöktürüldü. Devletin hâkimi teröristlerin ayağına giderek, onları suçlarından arındırılma göreviyle küçük düşürüldü.

Sonra çıktılar, Türkiye Cumhuriyetini dize getirmenin arsızlığıyla zafer çığlıkları attılar.

PKK’nın siyasi kanadıyla pazarlık yaptılar, halktan gizlediler.

Terör yandaşları kırıyorlar, döküyorlar, belediye otobüslerini yakıyorlar, öldürüyorlar.

AKP döneminde bölücü terör hiçbir dönemde bu kadar azgın, bu kadar pervasız olamadılar.

Savaştan, şiddetten, bölünmeden yana olmayan Kürt kökenli vatandaşlar, PKK’nın baskısına terk edildi. Kürtçü ağalar, şeyhler, cumhuriyete karşı savaşmak için meclise girdiler. Türkiye Cumhuriyetinin yüce meclisinde, Türkiye’ye saldırmalarına AKP kalıplaşmış nutuklar dışında seslerini çıkaramıyorlar.

İmamın Ordusu durumuna getirilen emniyet güçleri; yurtseverleri, aydınları, cumhuriyetin savunucularını avlamaya, yasal yollardan hak aramaya çalışanlara acımasızca orantısız güç kullanarak, susturmaya, susmayanı ezmeye, ezilmeyeni esir kamplarında Hitler yöntemleriyle yok etmeyle görevlendirildi.

Atlantik ötesinden aldıkları komutları olduğu gibi uygulayan güdümlü bir Türkiye yaratıldı.

Ortadoğu’yu ve Kuzey Afrika’yı Amerikan İslamı şekline dönüştürmek, halkları bölerek, birbirine kırdırarak, petrollerini gasp ederek yeni bir kölelik çağını başlatmak için saldırıya geçtiler.

Daha önce diktatörlerle kol kola olan emperyalist sömürücülerin şimdi demokrasi arayış yalanlarına bizi de inandırma telaşındalar.

Kaddafi’den ödül alan, El Beşir’i kardeş, Hamas’ı yoldaş, Beşir Asad’ı kanka sayan, Yahudiliğe en iyi hizmet ödülü alan Recep Tayyip Erdoğan şimdi, neye yaradığı bilinmeyen eş başkanlık görevinin bedelini, İslam âlemini Haçlı Ordularına ram edilmesi ile ödemektedir.

Daha dün ‘’Libya’da Nato’nun işi ne’? Derken, bugün İzmir’i İşgalcilerin hizmetine vererek ciddi devlet adamlığı örneği oldu!

Ergenekon yalanının savcısı Başbakan, tüm yargı birimlerinin, hukukun tek söz sahibi vekili Öz’ün bu göreve niçin getirildiğini anlamayanlar bugün şaşkın rollerine soyunmaları ayrı bir utanç sayfası.

AKP Milletvekilinin bağıra bağıra ilan ettiği gibi muhalifler, yurtseverler fişleniyor. Dinleniyor. Kanıt olmasa da ileride bulunur diye derdest edilip, Silivri’de etkisizleştiriliyor.

Olmadı imzasız ihbarlarla, ya da muhbir gazetecilerce mimleniyor.

Doğru temerküz kamplarına!

Artık, ihbarlara, olmayan muhbirlere de gereksinim duyulmuyor.

Ergenekon Savcısı Recep Beyin vekili Zekeriya Öz, artık kanıt bahanesine de sığınmadan istediğini esir alıyor. Hiçbir kurum, yargı birimi bu yasadışı uygulamaya karşı çıkamıyor.

Öyle ki, Amerika’dan daha fazla basın özgürlüğünün olduğu yetkili ağızlardan ilan edilen Türkiye’de bırakın 12 Martı, 12 Eylülde bile uygulanmayan yaptırımlar, demokrasi devrimi dönemi denilen AKP devrinde uygulanıyor…

Hitler’in bile düşünemediği, henüz yayınlanmamış kitap nedeniyle insanlar tutuklanıyor, gazetelerin manşetleri değiştiriliyor. Gazetelerde basılmamış kitapların izi aranıyor bilgisayarlara el konuluyor.

Yakında Savcı Öz, beyinlerde operasyon yapar mı, yapar!

Başbakan, ‘’Yargıya karışılamaz, yargı kararlarına saygılı olun!” çağrısını yaparken, Yargıtay’a, Anayasa Mahkemesine, HSYK’na yaptıkları tehditleri, hakaretleri unuttuğumuzu varsayıp, halkı aptal yerine koyuyor.

PKK’nın siyasal temsilcisi milletvekili, devletin Emniyet Amirine tokadı patlatıyor, diğerleri polisleri linç etmeye kalkışırken Başbakanın sesi çıkmıyor.

Bu tokat, aslında orada asilerin arasında kalan polise değil, AKP’nin silikleştirdiği, devletin suratına, tarikatların hizmetine verilen devletin onuruna, Hükümet olmayı hak etmeyen AKP’nin suratına atılıyor.

O tokat, çıkarları için cemaat uşaklığı yapan ‘’Yetmez ama evetçi” kafalara atılıyor!

O nedenle sus-pus bakıyorlar.

İçin için seviniyorlardır!

Hedefleri TC’yi bertaraf etmek değil miydi?

O amaca doğru gidiliyor…

İmamın Orduları ile elele !

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.