BU NE SAYGISIZLIK BU NE HADSİZLİKTİR

ABONE OL
11:48 - 23/10/2020 11:48
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BU NE SAYGISIZLIK BU NE HADSİZLİKTİR
 
Turkuaz benim de çok sevdiğim renklerdendir, doğru tonda, doğru yerde, yakışığınca kullanıldığında bayılırım ama bu turkuaz tutkusu, saplantısı, her yeri her şeyi turkuaza belemek, turkuaz adıyla kullanılan tuhaf mavi renk neyin nesidir anlamış değilim. Ayrıca Türkün rengi, bayrağında da olan kırmızıdır! Yakışan da bu renktir, çünkü atalarımızın kanını temsil eder öncelikle, bu ülkenin o kanlar sayesinde kurtulduğunu simgeler, hatırlatır!.. Milli takıma da mavi değil kırmızı yakışır, hele de gösündeki ay yıldızıyla!..
 
Geçenlerde otobüsteydim, şoförün arkasındaki koltuklarda iki bey oturuyordu, ben de onların arkasındaki koltuktaydım…
 
Uzun süredir bir türlü anlam veremediğim yol boyu uzanan binaların maviye boyanışının hâlâ devam ettiğini gördüm. Toplu taşım araçları da büyük bir çoğunlukla maviye dönüştürülmekteydi, yol boyu onlar da takıldı kafama, beğenmedim de…Üstelik güzel bir mavi de değil. Her görüşümde olduğu gibi, acaba deniz kenarı kenti olduğu için mi mavi, turkuaz Akdeniz mavisinden esinti olduğu için mi turkuaz tutkusu, o nedenle mi tercih edildi diyeceğim ama bu binalar da, otubüsler de turkuaz değil, tuhaf bir mavi, ille de mavi olacaksa, mavinin daha güzel bir tonu tercih edilemez miydi diye düşünüyordum ki önümdeki beylerdn biri de sanki düşüncemi duymuş gibi, “Bu ne Allah aşkına, ne zevksiz bir renk, her yeri maviye buladılar…” dedi yanındaki de hak verdi kendisine. Şoför arkaya dönüp, “Bunlar bir şey değil, daha perdeler de mavi olacak” dedi. Sanırım onlar da benim gibi, mavi uygulamasıyla dalga geçiyor, kinayeyle öyle söylüyor sanmışlardı. “Daha neler, ne hakla benim evimin perdesine de karışacaklar, köle miyiz biz, yaşamımızı ve yaşamımızdakileri onların düşünce ve zevklerine göre mi düzenleyeceğiz” dediler. Şoför bu yanıt üzerine birhayli sinirlenmiş olmalı ki o sinirle de yine geri döndü, “Durun bakalım, bunlar daha başlangıç, en son sıra bayrağa gelecek, bayrak da mavi olacak” dedi. Benim gibi, o beyler de, çok şaşırmış, kinaye mi ciddi mi tereddütünü yaşamış olmalılar ki kısa bir müddet suskun kaldılar, hayretle birbirlerine baktılar. Ardından da, “Orada dur bakalım, o kadar da uzun boylu değil, bu iş perde değiştirmeye benzemez, sıkar biraz” dedi biri, Şoför yine aynı sinir ve müstehzi gülüşle, “Sen öyle san, o da olacak inşallah bir gün” demesin mi? Arkadaki bey bu defa şoförün ciddiyetinden emin olduğundan, hiddetlendi, “Erkekseniz deneyin, esas sizi sıkar o, hele bir deneyin, o bayrak aynıyla yerinde kalır ama direği bedeninizin hangi bölgesinde kendisine yol bulur bilemem” diye karşılık verdi…
 
Sonrasında ne oldu bilmiyorum, ineceğim durağa gelmiştim ve indim.
            …
 
Bir başka gün; oldukça işlek bir caddede adamın biri, köpeğine Türk bayrağından yapılmış bir kıyafet giydirmiş dolaşıyordu. Gençlerden biri: Çıkart o bayrağı o köpeğin üzerinden dedi sert bir ses tonuyla. Adamın yanıtı: Sana ne, köpeğime istediğimi giydiririm oldu. Genç bu defa, “İstediğini giydir ama bayrağımızı giydiremezsin, onun yeri köpeğin sırtı değil” dedi. Adam daha da sinirle daha da inatla yanıtlar vermeye, en son da, “Sana ne be geri zekalı, başlatma bayrağına da, kendine de, seni de bayrağını da…” deyince, yoldan geçenler de, dükkanlardan fırlayanlar da adama tekme tokat girişmeye başladı. Çıldırmış gibiydiler, tekmelerin, yumrukların, küfürlerin bini bir paraydı… O ne biçim bir adamsa, onca dayak yedi ama her yumruk ve tekmelerden soluk alacak bir an bulduğunda, yine çirkin söylemlerine devam ediyordu…
 
Polisler geldiğinde, adam tanımayacak haldeydi ve çağırılan ambulansa ceset gibi bindirildi!..
 
Öldü mü, kaldı mı bilmem ama kaldıysa da, pek sağlam kalmış olacağını sanmıyorum, tanınmayacak hale gelmişti çünkü.
 
O şoförün güvenci, resmi kurumda çalışan biri olmasına rağmen o fütursuzluğu, o pervasızlığı akıl alır gibi değildi!..
 
Değildi de niyeydi, nasıl bu denli çekintisiz söylüyordu düşüncesini, hem de en hassas olduğumuz konuda, nasıl oluyordu da bu kadar korkusuzdu? Kime ve neye güveniyordu?!
 
Ya o namusumuz, onurumuz, gururumuz, uğruna hiç tereddütsüz ölebileceğimiz atalamızın mirası, emaneti olan bayrağı köpeğine giysi yapan, yetinmeyip bir de küfreden adamın pervasızlığı, saygısızlığı neydi, onun güvenci nereden ve kimden kaynaklanıyordu?!
 
Yanıtı hepimizce malum!..
 
Allah hain planlarını uygulama fırsatı vermesin diye dua etmekten başka bir şey de yapamıyoruz ne yazık ki!
 
Perihan Reyhan Alkan

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.