BU KAFALARLA…

ABONE OL
18:08 - 01/10/2020 18:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BU KAFALARLA…

16 Nisan Pazar günü yapılacak halk oylamasında “hayır” çıkmasından korkanlar, her yolu denemektedirler. Şimdi ısrarla yurt dışına gidip propaganda yapmak isteyenler, izin verilmeyince her zamanki gibi ‘mağdur’ rolüne soyunarak, akıllarınca kendi evetlerini arttırmak çabasındadırlar.

AKP iktidarı tarafından 13 Mart 2008 tarihinde, 298 sayılı Seçim Yasasında yapılan değişiklikle, yurt dışında oy verme konusu düzenlendi. Bu düzenlemenin 94/A-son maddesi şöyledir; “yurt dışında ve yurt dışı temsilciliklerde seçim propagandası yapılamaz.” 

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) 15 Şubat 2017 tarihinde aldığı 109 sayılı kararında 16 Şubat – 15 Nisan 2017 tarihleri arasında yurt dışındaki yasaklar; “yurt dışında açık yerlerde ve gümrük kapılarında sözlü propaganda yapılamayacağı, yurt dışında ve gümrük kapılarında kapalı yerlerde propaganda yapılamayacağı, yurt dışında yayımlanan yazılı basında ilan ve reklam yoluyla yazılı veya görüntülü propaganda yapılamayacağı, yurt dışında ve gümrük kapılarında hiçbir şekilde kamuoyu araştırmaları, anketler, tahminler ve mini referandum gibi yayınların yapılamayacağı, yurt dışında ve gümrük kapılarında hoparlörle propaganda yapılamayacağı, yurt dışında ve gümrük kapılarında propaganda amaçlı yayın ve malzeme dağıtılamayacağı” şeklinde belirlenmiştir.

Yani Seçim Yasasında yapılan değişiklik ve YSK’nun kararına göre, halkoylaması sürecinde yurt dışında her türlü propagandanın yasak olduğu bellidir ve bunu özellikle siyasilerin bilmesi gerekmektedir. Halk oylamasında yer alan siyasi partilerin bu yasa hükmünü ve YSK kararını bilmemesi inandırıcı değildir. Almanya ile yaşanan olaylar, siyasi partilerin hepsinin seçim hukukunu ihlal ettiğini ya da seçim hukukunu bilmediğini ortaya koyması açısından ilginçtir.

Ülkemizdeki seçim hukukuyla bağdaşmayan uygulamalarını, yurtdışına da taşımak isteyen AKP’ye, Almanya’da halk oylaması için propaganda ortamı sağlanmaması konusunda fırtınalar kopartılırken, muhalefet partileri bile seçim hukukundan söz etmediler. Böyle partilerle, bu kafalarla halk oylamasına giden ülkemizde, her şeye karşın halkın duyarlılığı galip gelecektir.

Bu arada Dışişleri Bakanı’na İsviçre’nin uluslararası hukuka dayanmayarak verdiği izin, Türkiye’nin, yurtdışına yönelik yasak öngören yasalarının üzerinde değildir. Bu konuda YSK ve muhalefet partileri, gereğini yapmalıdırlar. İşin özü Almanya ve özellikle Hollanda ile yaşanan yapay krizler, halk oylamasında “evet” çıkmasının önünü açmak için yapılan planların bir parçasıdır. Devletin saygınlığı, seçim çalışmaları için ayaklar altına alınmaktadır.

Bütün bunlar ortadayken yeni CHP yönetiminin yurtdışında propaganda serbestliği var sanarak, yasağı ihlal eden AKP yerine Almanya’yı kınaması ağlanacak halimize, gülmemize neden olmaktadır. Yeni MHP yönetiminin de; “sayın cumhurbaşkanı eğer Avrupa’ya gitme kararındaysa yalnız değildir, MHP Genel Başkanı olarak ben de kendisiyle birlikte Avrupa’ya gelirim” demesi, ülkemizin içinde bulunduğu acıklı durumu göstermesi bakımından ilginçtir. 

Anayasa değişikliği sonucunda ortada hâlâ bir başbakanın olacağını sanan bir genel başkan ve kendisine muhalif birine saldırılması karşısında “ülkücü hiçbir şeyi yarım bırakmaz” diyen bir genel başkan ile 15 yıldır ülkemizi her türlü olumsuzluğa sürükleyen AKP iktidarı sona erdirilemeyeceği gibi, ülkemizin sorunlarının çözülemeyeceği de bellidir. Ancak her türlü koşulda halkın duyarlılığı sayesinde “hayır”lı bir gelecek bizleri beklemektedir. 

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.