BU KADARINA PES

ABONE OL
18:47 - 01/10/2020 18:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Böylesi bir tavra sizce hangi önemli neden gerekçe olabilir?
Hangi tavra mı?
Anlatayım.
CHP’nin Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Şafak Pavey’i tanıyor (mu)sunuz. Bu Hanım, geçirdiği bir kaza sonucunda sol kolunu ve sol bacağını kaybetmiş. O nedenle de yürüme engelli.
12 Mayıs 2012 günü, yani Gezi eylemleri başlamadan bir yıl kadar önce, Eminönü’nde bir çağrıya gidiyormuş. Yol İstanbul Valisi H. Avni Mutlu’nun emriyle kapatılmış.
Nedenini bilmiyorum.
Belki de Başbakan oradan geçecektir bir kaç saat sonra. Nereden bileyim.
Araçla geçmesine izin vermemişler. Milletvekili kimliğini göstermesi de yeterli olmamış. Engelli olduğunu, yürümesinin olanaksız olduğunu söylese de emir demiri kesmiş. Görevliler bariyerleri kaldırmadıkları gibi bir de hakaret etmişler üstüne üstlük Sayın Pavey’e. Bu duruma daha fazla dayanamayan yurttaşlar, her şeyi göze alarak sanırım, açmışlar bariyerleri.
25 Kasım 2012 de resmî bir dairenin güvenliğinden geçerken güvenlik görevlisi olmayan sol kolunu da kaldırmasını istemiş Sayın Pavey’den. Kolunun protez olduğunu söylemiş ama; sanırım güvenlikçi “protez”in ne anlama geldiğini bilmiyor olacak ki, “Bu bize vali beyin emri!” diyerek ısrarcı olmuş.
Bu ayıp da; Gezi olayları sırasında yalandan burnu uzayan o valinin alnına yapışmıştır artık.
22 Haziran 2013 günü Dolmabahçe’den Gümüşsuyu’na karanfil koymaya giderken polisin yolu kapattığına tanık olmuş. Onlara da yürüyemeyeceğini söylemiş, kendisini bindiği taksiyle bırakmalarını rica etmiş. Takmamışlar bile polisler.
Sizin de aklınıza Hatay – Dörtyol’daki polis ve milletvekili oğlu arasında geçenler geldi mi? Benim geldi de…
Sayın Pavel soruyor şimdi:
“Neden sürekli böyle muamele ediliyor bize? Valinin “CHP Milletvekillerinin gözlerinin yaşına bakmayın!” emrini verdiği doğru mu?”
“Eğer valilik talimatıyla ilgili değilse bu eziyetler, bazı polislerin CHP li vekillere duydukları şahsî kinden dolayı mı başımıza geliyor?”
İlâhi Şafak Hanım!
Ülkeyi %50 – %50 bölen bir başbakanımız var bizim.
Yurttaşlarımızı sünnî – alevî diye ayıran bir başbakanımız var bizim.
Hak arayan gençlere “Ayaklar ne zaman baş oldular?” diye nanik yapan bir başbakanımız var bizim.
“Bize Sudan’ın duası yeter!” diyerek yurdunda kendisinden olmayanları yok sayan bir başbakanımız var bizim.
Tek ayağının üstünde, gece sekiz gündüz dokuz, yalan söylemeyi sanat edinmiş bir başbakanımız var bizim.
Allah Siz’e akıl fikir versin!
Bunda olanları anlamayacak ne var?

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.