BU DA AKP ADALETİ

ABONE OL
18:48 - 01/10/2020 18:48
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bilinen öyküdür hani. Hz. Ömer’in odasında iki mum varmış her zaman. Devlet işlerini yaparken devletin parasıyla alınan, özel işlerini yaparken de kendi parasıyla aldığı mumu yakarmış.
Benzer bir öykü de T. C. nin 10. Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’le ilgili olarak anlatılır.
Özel cep telefonu hep masasında dururmuş. Özel görüşme yapması gerekirse bu telefonunu kullanırmış.
Bir de şu habere bakın lütfen!
Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ, kısaltılmış adıyla TEDAŞ özelleştirilirken şirketin 10 dağıtım şubesinin kasalarında ve banka hesaplarında paraları ve alacaklarına ilişkin belgeler varmış.
Bu paralar ve alacak belgeleri, her nasılsa, kasalarda unutulmuşlar.
Bu şirket, kasalarındaki paralar ve alacak belgeleri unutulan şubeleriyle birlikte, deyim yerindeyse, haraç mezat satılmış.
Paralara ve senetlere ne mi olmuş?
Yanmış, bitmiş, kül olmuşlar.
CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, bu yolla devletin 3 milyar 892 milyon TL zarara uğratıldığını söylüyormuş. Delinin zoruna bak!
Alan razı, satan razı…
Devletin malı deniz, yemeyen domuz…
Bunlar bizim dilimizin atasözlerinden ikisi.
Bu, unutmayı ve devletin para ve alacağını birilerine peşkeş çekmeyi hangisinin kapsam alanına koyalım?
KİT Komisyonu’nun CHP’li üyeleri olarak yolsuzlukları mercek altına almışlar özel sektöre devredilen 10 şirketin devir işlemleri sırasında usule aykırı işlemler yapıldığını saptamışlar. Şirketlerin kasalarındaki mevcutlarının yanı sıra milyonlarca TL’lik malzeme stokları, alacakları ve banka hesaplarıyla birlikte devredildiğini ortaya çıkarmışlar. Dağıtım tesislerinde bazı etken ve edilgen değerlerin, mülk sahibi durumundaki TEDAŞ bilançosuna çekildiğini ve buna göre esas sermayelerinin yeniden belirlendiğini söylüyorlarmış. “Şirketlerin sözde banka hesaplarında unutulan paradan daha vahim işlemler, devir günündeki bilançolardan çekilen genel aydınlatma, ibadethane, belediyeler ve tarımsal sulamayla ilgili borçlardan kaynaklanan denkleştirme işlemleri sırasında yapıldı. Bu da şirketlere ilave ek para verme anlamına gelmektedir” diyesilermiş.
Özel sektöre satılan dağıtım şirketlerinin devir bilançolarında yer alan varlıkların yatırım bedellerini de TEDAŞ’a ödetmişler, iyi mi?
Bu durumda ortaya çıkan parasal tutarın TEDAŞ yerine dağıtım şirketleri bilançolarında yer alması nedeniyle TEDAŞ’ın bu dağıtım şirketlerine sermaye eklemek zorunda kaldığını da öne sürüyorlarmış. Böyle yapılmayıp da TEDAŞ’ın kendi mülkü olan taşınmaz varlıkları, dağıtım şirketleri bilançoları yerine kendi bilançosuna çekilmiş olsaymış, dağıtım şirketlerine tahsis ettiği ve kendisine ait olan sermayenin bir bölümünü geri alacakmış TEDAŞ.
Şimdi ama; TEDAŞ, devredilen ve kendi mülkü olan tesis ve cihazların bir bölümünü işletme hakkı devir süresinin sonunda, yani ortalama 26 yıl sonra satın alma yoluyla kendi tasarrufuna geçirebilecekmiş. Bu da TEDAŞ’ın kendi malını yeniden satın alması anlamına gelmekteymiş.
Hesap oyunları ve muhasebe manevralarıyla TEDAŞ’a ait varlıklardan bir bölümünün geri alınmamak üzere özel sektöre devredilmiş.
TEDAŞ; kendisine ait paralar, stoklar ve varlıklarını vermekle kurtulamıyor, bir de üzerine bu değerler için ayrıca para vermek, sermaye koymak zorunda bırakılıyormuş.
Bu biçimde yapılan bir özelleştirmeyle özel sektör girişimcileri elektrik dağıtım şirketlerini aldıkları gün, devir bedelinin yaklaşık yarısını, bedelin diğer yarısının da lisans süresinin sonunda dağıtım tesisleri iade edilirken alıyorlarmış.
Anlayacağımız TEDAŞ’ı bu yolla alanların ceplerinden yorgun tek kuruş çıkmıyormuş.
Yağma Hasan’ın böreği…
Sen olsan almaz mıydın bu yolla TEDAŞ’ı?
Almaz mıydın? Neden?
„Tüyü bitmemiş yetim hakkı!” mı dedin?
O da ne?
Kefenin cebi mi yok?
Bunlar onun ceplisini de yaptırmışlardır. İnan bana!

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.