BÖSEWİCHT OYUNLARI…

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Yıl 1984 ve sanırım aylardan da Aralık başı… ATT Avrupa Türk Televizyonu 17 Eylül 1984 günü, Rheinland- Pfalz Eyaletinin Ludwigshafen şehrinde yayınlarına başlamış… Redaksiyon Köln’de… Harıl, harıl Noel ve yılbaşı programlarına hazırlanıyoruz… Birden Teleks ( daha Fax icat edilmemiş) takırdamaya başladı. Önemli bir haber zannedip delikli şeridi hemen deşifre ettik. Ne gezer. Alman Harp Akademilerinde “Bösewicht Oyunları”  varmış, davet ediyorlar. Almanya’nın, Türkiye’nin ve tüm dünyanın çok şeye gebe olduğu o günlerde, böylesi bir davetin gündeme girmesi söz konusu bile değil. İlerleyen saatlerde, işler hafifleyince, aklımın uzaklarda bir köşesine takılı kalan gariplik ön plana çıkmaya başladı. Öyle ya..! Almanya’da yayın yapan bir Türk televizyonu, Alman Harp Akademileri ve oyun..! Önce, ordular arası askeri spor müsabakaları falan geldi aklıma… Rahmetli pederden alışıktık böyle şeylere ama neden bir spor alanı değil de Alman Harp Akademileri..? Bir teleksle geniş bilgi istedik… Verdiler…”Bösewicht” en kısa anlatımıyla, senaryo anlamına geliyor… Olmayan bir olay varmış gibi ortaya atılıyor ve bu durumda yapılması gerekenler planlanıyor… Meğer her yıl bir NATO ülkesinde bu oyunlar düzenlenir ve NATO üyesi ülkelerden gelen kurmay subaylar, ortaya konulan bu olay üzerinde, kendilerine göre tedbir planları hazırlarlarmış. Ve bu “Plan Tatbikatları” nda en titiz, en olmayacak ihtimalleri bile ele alıp karşı tedbir üreten ve bundan dolayı da, en başarılı ülkelerden birisi de, Türk Kurmay heyeti olurmuş her yıl…

Örneğin..!
Reagan- Gorbaçov görüşmesi başarısız sonuçlanıp, Konvansiyonel Silahların İndirimi Konferansı tıkanma noktasına gelince, Varşova Paktı üyesi ülkeler aniden ve aynı anda saldırıya geçerler. Karadeniz filosu boğazlara doğru hareket ederken, birçok Sovyet atom denizaltısı da Cebelitarık boğazından Akdeniz’e sarkar. Murmansk üssünden ayrılan atom denizaltıları da, İskandinav yarımadası ile İngiltere arasında konuşlanarak lojistik destek yollarını keserler. Vladivostok’daki Pasifik filosu da, Japonya ve güney yönünde hareketlenir… Tüm Varşova Paktı ülkelerinin kara ve hava kuvvetleri de, sınırları olan NATO ülkelerine saldırır. Varşova Paktı ve Rusya’nın en işine gelen ülkeler de, kuzeydeki İskandinav ülkeleri ile Türkiye, çünkü sınırlar çok uzun ve savunulması çok zor… Bu durumda; her ülke, NATO kuvvetlerinin dışında, kendi ana kuvvetleri ile dış saldırılara olduğu kadar iç tehlikelere karşı da önlem üretmek zorundadır… Bu yapılırken, Varşova Paktı üyesi olmadıkları halde ordularını Sovyet silahları ile donatmış ülkeler ve özellikle de komşular, politik eğilimleri ile birlikte, göz önüne alınır… Türkiye için Suriye ve Irak gibi… O yıllarda biraz da İran..! 
Lafı fazla uzatmayalım… Bu Bösewicht Oyunları denen şeyin tam Türkçesi, son zamanların en büyük ve en garip olayı haline gelen veya getirilen, Türkiye’deki Balyoz Eylem Planı… Başka bir şey değil…
Bu olayın genel akışı içersinde basına yansıyanlar, tek kelime ile Akla zarar..! Bu yazıları yazanlarla, sanki aslı varmış gibi, üzerinde yorum yapanlara bakıyorum da, sanki Türkiye’de değil de, başka bir ülkede yaşıyorlar… Koca koca gazete ve televizyonların, koca koca yazarları veya sunucuları, sanki hiç askerlik yapmamışlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yapısını bilmiyorlar…
Dünyanın en disiplinli ordularından birisi olan TSK’ da, bir Ordu Komutanı, kendi komutanı olan Kuvvet Komutanı’nın emrini dinlemeyecek..! Böyle bir başıbozukluk, muz cumhuriyetlerinin ordularında bile görülmez… Gelelim üzerinde tartışılan, yorumlar yapılan ve didik, didik edilen konuya… 
Efendim…! Türk Harp Akademileri İstanbul’da, dolayısı ile 1.ci Ordu Komutanlığı’ na bağlı…2003 yılı ” Plan Tatbikatları ” için bir tehdit senaryosu hazırlanıyor… Bu senaryo Ankara’ya yollanıyor… Kara Kuvvetleri Komutanı, senaryodaki ” İç Tehdit ” bölümünün ele alınmasını uygun bulmuyor… Ama 1.ci Ordu Komutanı, bağlı olduğu Kara Kuvvetleri Komutanı’nı dinlemeyip, yani argo değimi ile ” sallamayıp ” senaryodan bu bölümü çıkartmıyor… İşte zaten zurnanın ” Zırt dediği ” yer burası…
Bu tatbikatlar Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Kurmay subaylarının katılımı ile yapılır… Yani… Her üç Kuvvet Komutanı’nın konu hakkında bilgisi vardır… Şimdi siz kendinizi Kara Kuvvetleri Komutanı’nın yerine koyun… Her biri ayrı şehirlerde konuşlanmış 4 Ordu Komutanı size bağlı, askeri değimi ile sizin emrinizde ve siz Ankara’dasınız… Bu Ordu Komutanlarından birisi, askeri bir suç işliyor, sizin karizmanızı çiziyor… Bu durumda; birlikte görev yaptığınız diğer Kuvvet Komutanı arkadaşlarınızın, kendi komutanınız olan Genel Kurmay Başkanı’nın, yüzüne nasıl bakarsınız..?  
Efendim… Ortada bir yazılı talimat var..! Doğru… Bu insanlar tanışmazlar, bir birilerini tanımazlar, birisi Afganistan öbürü Libya Harp Okullarından mezundurlar ve onun içindir ki, aralarında sadece yazışırlar, diyalogları yoktur… Ve…1.ci Ordu Komutanı aslında, Kara Kuvvetleri Komutanı’na gıcıktır ama Kara Kuvvetleri Komutanı, emrinde görev yapan dört komutandan birisinin kendisine gıcık olduğunun fakında bile değildir, o denli saftır… Öyle mi..? Öyleyse çekin o ordunun ipini gitsin..!
Kuvvet Komutanları Ankara’ya gelip, devlet protokolüne dahil olunca, konumları gereği, ülkenin genel siyasi atmosferini de, siyasetçileri de, daha yakından tanımaya başlarlar ve alacakları kararlarda bu hususun da etkisi olur…
Bence olay ancak şöyle gelişmiş olabilir… 
Senaryo Ankara’da incelendiğinde, iç tehdit boyutunun ele alınması, ülkeyi yöneten AKP’liler ve çevresi tarafından yanlış anlaşılabileceği, gereksiz polemiklere yol açabileceği değerlendirmesi ile konunun senaryo dışı bırakılması talimatı verilmiştir… Bunun üzerine 1.ci Ordu Komutanı Kara Kuvvetleri Komutanı’nı telefonla aramış ve kendisini, iç tehdit unsurunun olmadığı bir senaryo ile Plan Tatbikatı yapmanın eksik olacağı konusunda ikna etmiştir… Böyle olunca da, kendi komutası altında olan birliklere, iç tehdide karış alınacak önlemler konusunda talimat vermiştir…
Bence; bu konunun önü, arkası, altı, üstü bundan başka bir şey olamaz… Yok, öyle değil de, gerçekten üst komuta kademesinde itişmeler, kakışmalar, bir birine kazık atmalar, ayak kaydırmalar, büyüleyici özellik çizmeler ve emirlere itaat etmemek varsa, yukarıda da belirttiğim gibi,  
“Çekin Bu Ordunun İpini Gitsin..! “ 
Kalın sağlıcakla efendim 
 
M. Deniz Olcayto   

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.