BİZ NEREDE HATA YAPTIK 2

ABONE OL
18:19 - 01/10/2020 18:19
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BİZ NEREDE HATA YAPTIK 2

Ünlü Fransız düşünür Montesquie üç yüz yıl önce ”Her toplum, layık olduğu şekilde yönetilir.” Saptamasın da bulunmuştu.
Bu görüş tüm toplumlar için geçerlidir.
Bir ülkenin çağdaş bir bilgi toplumu olabilmesi için belirli aşamalardan geçmesi gerekir.
Türkiye Ulusal Kurtuluş mücadelesinin bağımsızlık aşamasını işgalci emperyalizmi yenerek başarmıştı.
Misaki Milli sınırları çizildikten sonra Türk Aydınlanma ilk önce eğitim alanında başlatıldı.
Atatürk;”Muallimler; Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, nesiller ister.” Demesi, bilgi toplumunu özgürlüğü, bilimi, rehber alan bir eğitimle gerçekleşeceğine inandığı içindir. (Daha önceki yazımızda aydınlanma dönemini anlatmıştık)
Atatürk, her devrimi, yeniliği halkın arasına girerek onlarla tartışarak, anlatarak yerleştirmeye çalıştı. Tıpkı kurtuluş direnişinde de halka giderek olmazı olura getirdiği gibi.
Hem ülkede hem de dünyada barışı ilke olarak seçmesinin önemi ve Atatürk’ün ufkunun derinliğini göstermektedir.
Hedefe ulaşmak için devrimlerin kesintisiz sürmesi ve engellemelere karşı CHP’yi, gençliği, halkı uyanık, devrimlere ve cumhuriyete sahip çıkma görevini vermiştir.
Ölümünden sonra CHP içindeki karşı devrimciler, 2. Dünya savaşını fırsat bilerek devrimlere, laik cumhuriyete karşı ihanete kalkıştılar.
Karşı Devrimcilerin, özgürlük getirecekleri sözüne inanan bir kısım solcuların bile desteklediği DP, iktidara gelince devrimler kesintiye uğrayarak toplum cahilleştirilmeye başlandı. Destek veren solcular, gazeteciler aydınlar tutuklandılar.
Köy Enstitüleri kapatıldı.
Cumhuriyeti Kuran CHP kapatılmak istendi.
Ülkenin kurtuluşunda, Laik Cumhuriyetin kuruluşunda Atatürk’le birlikte savaşan İsmet İnönü yurt içi gezileri engellenmek istendi, Meclise girmesi yasaklandı, suikastlarla öldürülmek istendi.
Üniversite susturuldu, DP oylarıyla DP milletvekilleri yargılama görevlerini üstlendiler.
İkili anlaşmalarla ABD’ye ödünler verildi, bağımsızlık rafa kaldırıldı.
27 Mayıs 1960’ta genç subaylar ihtilalle DP iktidarını yıktı.
Kurucu meclis ile1961 Anayasasını halkoyu ile yürürlüğe koydu.
TSK içinde bir grup oldu-bittiye getirerek, idamlarla 27 Mayıs’ın meşrutiyetini lekelediler.
1961 Anayasası her alanda bir özgürlük havası geliştirdi.
Yargı batının hukuk kurallarıyla donatıldı, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay işlerlik kazandı.
DP’nin devamı olan Adalet Partisi, 61 Anayasasının Türkiye’ye bol geldiği savıyla yargı kararlarını uygulamamaya başladılar.
Sol ve sosyalist hareket birlikteliği sağlayamadı. Başlarda önemli işler başaran TİP, sonra kendi aralarında bölündüler. Gençleri partiye almaktan korktular ve gençliği kendi başlarına bıraktılar.
Ordudaki ABD yanlısı askerler 12 Mart Muhtırası ile AP”yi iktidardan uzaklaştırdılar.
CHP Milletvekili Nihat Erim daha sonra Güven Partisi Milletvekili Ferit Melen Başbakan olarak atandılar.
Sıkıyönetim Mahkemelerinde demokratlar, aydınlar, solcu gençler işkencelerden geçirildi, gazeteler kapatıldı, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan idam edildi.
Mahir Çayan ve dokuz arkadaşı Niksar’da askerler tarafından vurularak öldürüldü. Mahir Çayanlarla birlikte olan bugün HDP’den milletvekili olan Ertuğrul Kürkçü iki gün sonra samanlıkta sağ olarak çıktı. Kürkçü’nün MİT ile çalıştığı söylendiği dönemlerde de PKK lideri Öcalan’ın da MİT elemanı olduğu kanıtlanmıştı.
1974’te Ecevit liderliğinde CHP birinci parti oldu. AP ve diğer partilerle hükümet kuramayınca tarihi bir yanlışlıkla Siyasi İslamcı parti MSP ile ortak hükümet ortaklığını başlattı.
Devlet kadrolarına ilk kez açıkça İslamcı militanlar yerleştirildi.
CHP-MSP ortaklığından sonra Milliyetçi Cephe hükümetleri ile gerginleşen siyaset arenası gençlerin, emniyet müdürlerinin, savcıların, sendika liderlerinin öldürüldüğü dönem başladı.
Ülkücü gençler, kamplarda eğitiliyor, cinayetler işliyorlar Başbakan Demirel: ”Bana milliyetçiler suç işliyor dedirtemezsiniz!” Diyebiliyordu.
Solcu gençler arasında da anlaşmazlıklar, bölünmeler kavgalara kadar varmıştı.
Geçmişten ders alınmamış, aynı kaynaktan verilen silahlarla birbirlerini öldürerek darbeye zemin hazırladılar.
12 Eylül Faşist Darbe, yine ordu içerisinde ABD yanlısı orgenerallerin emir-komuta ekseninde yapıldı.
Demokrat Partinin 12 Mart Cuntasının eksik bıraktığı özgürlükçü yasaları, anayasayı, siyasi partileri ortadan kaldırarak ülkeyi altın tepside vahşi kapitalizme teslim etti.
Dinci örgütler bu dönemde palazlandı.
Kenan Evren’in Cumhurbaşkanı, Özal’ın başbakan olduğu faşist yönetim ülkede, demokrat, solcu, Atatürkçü bırakmazcasına kıyım devri başlattı.
12 Eylül faşizmiyle ağır yaralar alan merkez sağ, merkez sol ve sosyalistler yine ders çıkartamadılar. İktidar olduklarında 12 Eylül Anayasasını, siyasi partiler yasasını, seçim barajını değiştirmeyerek bu yasalardan yararlanarak iktidar olmayı yeğlediler.
Solda birliktelik sağlanmadı.
MHP ile MSP ile ortaklık kuran Ecevit, sol ve sosyal demokratlarla bir araya gelmeyerek tarihi yanılgısının bedelini meclis dışında kalarak ödedi. Tıpkı Deniz Baykal gibi.
Her şehirde, her kasabada siyasal İslam’ın arka bahçesi İmam Hatip okulları açtılar.
Sünni İslam’ın kalesi Diyanet İşleri Başkanlığını 4-5 bakanlığın bütçesinden daha zengin duruma getirerek bugünkü Siyasal İslam Partisine ve devlet kurumlarına demokrasi karşıtı militan yetiştirdiler.
Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan oldular.
Gözlerini açtıklarında altlarında ne koltuk, ne de iktidar kalmıştı.
Halk depolitize edilmişti.
Ayrışma dönemi başlatıldı.
Siyasetten korkanlar, siyasette bir yere gelemeyenler, Sosyalist ülkelerin kapitalizm karşısında dağılmaları nedeniyle boşlukta kalan komünizm yanlıları, kendilerini öncü devrimci sayan silahlı-silahsız sol fraksiyonlar yeni bir bölünmenin temellerini attılar.
Halkların eşitliği ve birlikteliğini savunan Kürt aydınları, ayrılığı ve bölünmeyi savunan dış destekli terör odaklarının peşinde koşturmaya başladılar.
Diğer Kürt örgütleri PKK’nın kanlı şiddeti karşısında dağıldılar, sustular.
PKK’nın siyasal kanadı olarak partileşen ayrılıkçı örgütler Kürt Ağalarının, toprak sahiplerinin temsilcileri olarak meclise girdiler.
Güneydoğunun marabaları PKK’nın marabaları durumuna getirildi.
Devlet, güneydoğudaki ekonomik ve kültürel sorunları görmezden gelerek Kürt gerçeğini yadsıyarak ekonomik çözümlerde de yandaş ağaların teşviklerle sorunu geçiştirmeyi yeğledi.
Ama çözüm adı altında oynanan oyunun altında PKK’nın ve HDP’nin aksine doğuda ve güneydoğuda HEPAR-HİZBULLAH ortaklığında bir şeriat özerkliği tehlikesi belirmiştir.
Atatürkçü Dernekler adı altında her kafaya göre bir Atatürk yorumlanmasıyla Atatürk düşünce paramparça edilmiş durumda.
Yüzyıllardır baskı altında tutulan, kıyılan Alevi yurttaşlar kimi ”İslam’ın içinde mi-dışında mı?” tartışması başlatıldı..
Bir grup, siyasetin dışında, bir grup siyasetin içinde tartışmasıyla iki elin parmaklarından fazla Alevi örgütlenmesiyle Aleviler de bölündü.
Üstelik 12 Eylülden önce Marksist örgütlerde bulunmuş aslında Ateist kişilerin Alevi örgütlenmelerde önemli görevler üstlenmeleri de anlamlı olmalı.

BÖL-PARÇALA-YÖNET

Bugün Türkiye’de geldiğimiz nokta budur.

Yıldız AKALIN


Devamını haftaya tartışmaya devam edeceğiz.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.