‘’Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiiler kışlamız olacak‘’ dedim, dini politikaya alet ettim, beni alkışladınız, bağrınıza bastınız ve de meşhur ettiniz.
Minareyi çalıp, süngü yaptığım için hapis yattım. Hapisten çıkıp, AKP adında bir parti kurdum. Türkiye’ nin değişik şehirlerinde dairler kiralayıp, AKP tabelaları asarak, bir tabela partisi kurdum. 2 yıllık bir geçmişi olan ve yeşil sermayeden destek gören partim : ‘’Din elden gidiyor’’ diyen vatandaşlarımız ile kömür, tencere ve tava dağıttığımız yoksul hemşerilerimizin oyları sayesinde Türkiye tarihinde bir ilke imza atarak, iki yıllık bir geçmişi olan tabela partimiz, AKP’yi iktidara getirdiniz.
İlk işimiz Türkiye’nin bir numaralı sorunu olarak gördüğümüz ‘’Başörtüsü’’ sorununu gündeme taşıdık, sizlerden alkış aldık. Bu sayede bugün çok şükür kadınlarımızın çoğu kocalarının zorlaması sonunda tesettüre büründüler ve genç nesillere iyi örnek oluyorlar. Bu durum ülkede AKP´ye olan güveni arttırdı.
Hiç Ingilizce bilmediğim halde (ama Arapça biliyorum) Davos’ta Israil Başbakanı Schimon Perez’ i ‘’ One Minute’’ diyerek susturdum ve Filistinli din kardeşlerimizi öldürmemeleri için kendisini Türkçe uyardım. İsrail’e kafa tutan ilk Türk Başbakanı olarak gerek İslam Aleminde ve gerekse Türkiye’de kahraman ilan edildim.
2 milyona yakın vatandaşımızın yaşadığı Almanya’ya gelip, önce Türkçe’yi iyi öğrenin, Almanca bilmeseniz de olur.’’dedim. Başbakan Merkel’i kızdırdım ama siz gurbetçi hemşerilerim Berlin ve Köln’de yeşil sermaye tarafından düzenlenen mitinglerde beni ayakta alkışladınız. Merhum ABD Başkanı John F. Kennedy’e özenerek, hiç bir ortak yönümüz olmamasına rağmen Merkel’e dönüp, ‘’Wir gehören zusammen’’ dedim ve ayakta alkışlandım Buna şahit olan siz gurbetçiler ‘’Berlin Fatihi’’ olarak benimle gurur duydunuz ve Almanya’da artık başınız dik gezer oldunuz.
Yıllardır raflarda tozlanan kanunları Avrupa Birliğine üye olmak için bir gecede tez elden degiştirdik ve Avrupalı politikacıları da buna inandırdık, ancak Müslüman bir ülke olduğumuz için Hristiyan Kulübü olan Avrupa Birliği’ne maalesef alınmadık.
Abdullah Gül’ü Çankaya Köşkü’nün gülü, AKP ‘nin ise bülbülü seçtirdim. O da ilk iş olarak eşinin başörtüsünden dolayı haksızlığa uğradığını dile getirerek kendi-kendini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine şikayet eden ilk Cumhurbaşkanı olarak tarihe geçti. Bu olaydan sonra Türkiye de en çok haksızlığa uğrayan kesim olan başörtülü ve tesettürlü kadınlarımız tarafından ‘’Yılın Başbakanı’’ ilan edildim.
Başörtülü kızlarımıza üniversitelerin ve kadınlarımıza da devlet dairelerinin kapılarını açtım. Mecliste Kamer Genç’e çattım. Meclis toplantılarına pantolonlu gelen kadın milletvekillerini kapı dışarı ettim. Tüm dinci kardeşlerimizi ; ‘’Din elden gidiyor’’demekten kurtardım. Bunu seçim malzemesi yaparak, bizi seçmezseniz : ‘’Din elden gider’’ dedim. Hacılar ,hocalar, bacılar, cübbeliler, sarıklılar, cember sakallılar, az akıllılar, Hakan Şükür gibi Fetfullahcılar ve siz gurbetçiler bizi Türkiye’nin 1. partisi yaptınız.
‘’Türkiye’de anarşiye son vereceğim ,Öcalan’a adam göndereceğim ve Kürt sorununun çözümü için kendisinden yardım isteyeceğim’’ dedim. Hiç bir politik deneyimi olmayan insanlardan ‘’Akil İnsanlar Grubu’’ oluşturdum .5 yıldızlı otellerde yattılar, halkımızın sorunlarına kulak kabarttıllar, bu sorunları mutlak çözeceğimizi doğudaki halkımıza anlattılar ve de çok çalışıp, yoruldular ortalıktan şimdilik kayıp oldular. Bu barış ve Kürt sorunu konusundaki çalışmalarımdan dolayı bana’’ Nobel Barış Ödülü’’ verilmeliydi, ancak müslüman bir ülkenin Başbakanı olduğum için bana bu ödülü layık görmediler Beni çok iyi anlayan Türki Cumhuriyetler ve kimi islami devletler, bu olaya kızıp, bana fahri doktorluk verdiler. Böylece son yıllarda ülkemizde İnternet’ten doktora tezi hırsızlayıp, tercüme ettirerek sahte Dr. ve Profesör olan bir sürü akademisyenimizi de utandırmış oldum.
Ama Başbakan olarak şunu da söylemeden edemeyeceğim : ‘’Türkiye de bilim hırsızlığı yaparak Dr. ve Profesör olan çok sayıda imam hatip mezunu olduğu iddaası da yalandır. Biz bir ilke daha imza atarak, imamların da başarılı bir doktor, mühendis ve vali olacaklarını tüm ülkeye kanıtladık…
Tarihi Taksim Meydanı’na bir alış-veriş merkezi yaptırmak ve Türkiye de yeşil sermayenin tüketimi tetikleyerek, güçlenmesi ve insanlarımızın alış-veriş arasında dini vecibelerini de yerine getirmeleri için oraya bir de camii inşaa edelim dedik, solcular, memleket ve din düşmanları ayaklandılar. Çok şükür ki, imam hatip mezunu benim polislerim Taksim’de bozgunculara derslerini verdiler. Bu olayı önlemeye çalıştığımız dönemde sizler bana : ‘’Korkma yanındayız !’’ diye sahip çıktınız.
Yolsuzluk yaptığımız ve çuvallar dolusu para kaçırdığımız iddaa edildi, görüntüler ve belgeler, filmler TV kanallarına yansıdı, din kardeşlerim ve AKP’ ye gönül veren sizler tüm bu olanlaradan dolayı dünyanın en fakir politikacılarından biri, olan ve alın teriyle kazanığı helal parayı yiyen Başbakan olarak bana iftira edildiğini ve başarımı hazmedemeyenlerin şahsıma çamur atıklarına şahit oldunuz, beni ve partimi yerel seçimlerde 1 nci parti yaparak,bir kez daha mükafatlandırdınız.
Soma da kömür madeninde çıkan yangın yüzünden ölen vatandaşlarımız için ; ‘’Kaderleri böyleymiş, mukadderat ‘’ dedik, ailelerine para verdik, maaş bağladık, acılarını dindirdik ve böylece ülkede bir madenciler sorununun ortaya atılmasını önledik. Sorunu bir hafta içinde çözdük ve bugün hiç kimse ‘’Şükürler olsun ki, Soma’daki faciadan dem vurmuyor!’’ Bu da, AKP olarak Türkiye’nin meselelerini çözmede ne kadar başarılı olduğumuzu göstermektedir.
Siz hemşerilerimden özellikle de Almanya’da yaşayan gurbetçi vatandaşlarımdan gördüğüm büyük ilgiden dolayı Cumhurbaşkanlığına soyundum. Kendimi rakipsiz görüyorum. Diğer partilerin çatı adaylarının bırakın Çankaya’ya çıkmaları, sandıktan çıkmaları bile imkansız !…
Sizlerin de beni Cumurbaşkanı seçeceğinden eminim. Beni emin kılan diğer şeye gelince ; Yaptığım her çalışmayı beğenen ve her konuşmamı ayakta alkışlayan halkımın vereceği oylar değil, bilakis başta ana muhalefet partisi CHP’nin cılız politikası. Karizmatik bir kişiliğe sahip, yığınların beğenisini kazanacak birleştirici bir lidere sahip olmaması ve CHP’nin mecliste aktiv bir muhalefet rolü üstlenememesi beni Çankaya Köşküne götürecektir.
Bundan sonra sizleri Almanya’ da T.C. Cumhurbaşkanı olarak selamlamaya hazırlanıyorum.
Oylarınızı dinin bekçisi, adalet ve kalkınmanın öncüsü AKP’ye vermenizi umuyorum.
Sizin için ne yapsak azdır, oylarınız AK Parti için farzdır.
T.C. Cumhurbaşkanı adayı R.T.Erdoğan
Rıza Almalı