BİR IŞIK DA SİZ YAKIN!

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’nde yüksek dereceli otoriter rejim eğilimi vardır. Her ne kadar bugün itibarıyla faşizm geldi diyemesek de bu eğilimin giderek artması yakın gelecekte otoriter faşizan bir rejimin oluşmasını kolaylaştıracağı kesindir. Bu kanıya varmamızın önemli sayılabilecek işaretleri vardır.

İfade özgürlüğü ciddi şekilde tehdit altındadır. Hükümeti eleştiren gazeteciler, özel mahkemeler yoluyla tutuklanmakta, korkutulmak ve yıldırılmak istenmektedirler. Gazeteciler de elbette suç işleyebilir fakat tutuklanan 60’ın üzerindeki gazetecinin istisnasız mevcut hükümeti eleştirenlerin olması dikkatten kaçmamışdır. Tutuklanmayan gazeteciler ise medya patronlarına uygulanan değişik baskı metotlarıyla (vergi soruşturması, tehdit, kamu ihalelerinden uzaklaştırma) eleştirisel köşe yazarları (Emin Çölaşan, Bekir Coşkun, Oktay Ekşi gibi) ve televizyon programcıları (Ruhat Mengi gibi) işten kovulmaktadır. Özellikle de son olaylar göstermiştir ki, Türkiye’de eleştirel ve bağımsız gazetecilik ciddi bir tehlike altındadır.
”Ergenekon” soruşturması çerçevesinde daha önceki tutuklamalarda Mustafa Balbay, Tuncay Özkan gibi kamuoyunda tanınmış gazeteciler, Prof. Dr. Haberal gibi bilim adamları, Doğu Perinçek gibi siyasetçiler, yüzlerce diğer kişi gibi 3 yıla yakın bir süredir mahkeme kararı olmaksızın hapiste bulunmaktadırlar.
Elbette her devletin olduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin de anayasal düzeni yıkmak isteyen ve suç işleyenleri cezalandırma hakkı vardır. Fakat bu cezalandırma evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kalmalı suçlular hızlı bir şekilde yargılanmalı, suçsuzlar serbest bırakılmalıdır. Süreç içinde ciddi ve kasde dayanan hatalar yapan savcı ve yargıçlar meslekten men edilmelidir. Bu süreç asla mevcut iktidarı eleştiren muhaliflerin (basın, üniversite, sendika, meslek kuruluşları) baskı altına alınmaları amacıyla istismar edilmemelidir.

Değişik barolar ve hukukçular, yargının siyasallaştırıldığından ve bu nedenle de demokrasilerde olması gereken kuvvetler ayrılığının tehdit altında bulunduğundan haklı olarak yakınmaktadırlar.

Yaşanan süreç içinde insan hakları, basın özgürlüğü, kişisel özgürlükler önemli ölçüde kısıtlanmakta ve bu nedenle de demokrasi ve hukuk Devleti’nin geleceği tehlikededir. İnsanlarımız arasında giderek yoğunlaşan ayrışmayı sadece Türkiye’de değil, yurtdışında yaşayan insanlarımız da yaşamakta ve etkilenmektedir.

Bu nedenle tüm demokratları, mevcut sürecin en kısa zamanda demokrasi normlarına ulaşması, insan hakları, basın ve ifade özgürlüğünün olduğu, sözde değil gerçek bir demokrasiden yana tavır almaları için davet ediyoruz! Gerçek demokrasi için bu sürece siz de katılın.

Bir ışık da siz yakın…

Dr. Ali Sak

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.