BİR ÇAKMA ATATÜRK
Tatilimi memleketim Adana’nın Yumurtalık İlçesi’nde geçiriyorum.
Bugünlerde her yerde konu cumhurbaşkanlığı seçimi.
Evde konu o.
Gazinoda konu o.
Sahilde denize karşı konu o.
Düşünceler çeşit çeşit.
Kimileri Ekmeleddin İhsanoğlu’ndan yana, kimileri Recep Tayyib Erdoğan’dan.
Adını doğru mu yazdım, yanlış mı, bilmiyorum.
Buralarda Selahattin Demirtaş’ın esamisi okunmuyor.
Adaylığının ilanı bile büyük bir skandal oldu hazretin. 4000 konuğun huzurunda Fatiha Suresi’yle ilan ettiler malumu.
İstanbul’da yinelenecekmiş adaylık ilanı. Orada konuk sayısı daha da çok olacakmış.
Bir âla-i vâlâ ki, deme gitsin!
Atasözümüz diyor ya hani: “Devletin malı deniz, yemeyen domuz.” Yemese domuz durumuna düşecek. Sümme haşa!
Bu skandalın harcamaları, belki de milletin a…a koyanların havuza döktüğü paralardan olsa gerek.
Adama 49 yıllığına bir koru vermişler İstanbul Üsküdar’da. İçindeki eski saraya dokunulmaması koşuluyla.
Adaylığının açıklandığı gün, ne hikmetse, o eski saray yandı, bitti, kül oldu.
Bu arada Badem’in ilk iş olarak kendi resmini taşıyan bayraklar yaptırmış. Hani şu Atatürklü bayraklar gibi…
Sonra ilk durak Samsun…
“Tüm hayırlı işler bu kutsal şehrimizde başladı. Biz de, bu nedenle ya Allah Bismillah buradan başlıyoruz bu işe. Hayırlara vesile olmasını cenab-ı Allahtan niyaz ederim.” dedi Badem. Hazirun hep bir ağızdan “Âmin!” diyerek ellerini çevirdiler semaya.
Oradan Erzurum’a geçecek hazret. Orada da bir kongre yapmazsa eksik kalır.
Sırada Sivas var.
Bizim buralarda davranış bozukluğu gösterenlere “kafası kırık” derler. Kırık Badem’in kafası yemin olsun.
Hani bir zamanlar kafasında sekiz köşe kasketi, sırtında arkası kuşaklı ceketi, bacağında suvari pantolonu, (yazı aramızda bizim buralarda ona külot pantolon derler) ayağında körüklü çizmesi, elinde asasıyla bir meczup vardı ya.
Tanıdınız siz onu.
Bu da, tıpkı onun gibi, 20. Yüzyılın dâhisine öykünüyor.
Utanmadan.
O zaman neden o dâhinin huzuruna çıkıp saygı duruşunda bulunarak başlatmadın seçim turlarını?
Bu da soru mu yani?
“Her 10 Kasım’da sap gibi dikiliyorlar.” dediğinden olacak, sap durumuna düşmek istemedi sanırım.
Sözün özü: Karşımızda çakma bir Atatürk heveslisi var.
Ne demiştim bir keresinde?
Bindik bir alâmete, gidiyoruz kıyamete.
Allah geri dönmek nasip eylesin!
Amiiiin!
Olmayacak duaya âmin dedim ben de.
Siz bana uymayın!
Hasan Arslan
