BİR BAŞKA AÇIDAN HACC

ABONE OL
18:59 - 01/10/2020 18:59
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

İslâm beş rükün üzerine bina edilmiştir. Bu beş rükün İslâm’ın bütünü için, pratik ve nazari temellerdir.

Şahâdet kelimesi; kendinden başka her şeyin temelidir. İslâm’a girişte ilk rükündür. Bir yandan İslâm’ın diğer şartları için, öbür yandan İslâm’ın bütünü için bir temeldir.

Namaz İslâm`ın ibadet yönünün temelidir; zikir, dua, Kur‘an okuma, Allah’ı her türlü eksiklikten münezzeh kılma, övme, günahların affını dileme bütün bu mânâlar, farz kılınan namazda mevcuttur. Namaz ibadetlerin merkezidir.

Zekât İslâm’ın mali yönünün temelidir: İslâm inancında mal Allah’ındır. İnsanın mala karşı durumu ise sadece vekâlettir. Bekçiliktir. Bir insan zekât ibadetinde Allah’a tam teslim olamamışsa, o insan malı elde etme ve harcamada da Allah’a tam teslim olamayacaktır.

Oruç; nefis terbiyesinin temelidir: Nefsi tüm kötülüklerden Allah rızası için uzak tutmanın temelidir. Yüce Allah’ımız Cennet‘e girmeyi nefsi terbiye etme konusuna bağlamıştır. „Nefsini temizleyen felah bulmuştur, nefsini kirleten de, hüsrana uğramıştır. „Kim Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini şehvetlerden alıkoymuşsa muhakkak Cennet onun varacağı yerdir. Aslında oruç bir müddet, nefsi önemli ve mubah şehvetlerden alıkoymaktır. Böylece diğer şehvetlerden de nefsi uzak tutma alışkanlığı kazanılmış olur.
Hacc ibadeti ise İslâm birliğinin temelidir. Hacc, bütün Müslümanları tek bir ümmet olarak kabul eden, İslâm siyaset sisteminin temelidir. Hacc İslâm´ın kardeşlik şuurunu kendi bünyesinde ve özünde toplayan bir ibâdettir. Hacc ibadeti semboller mecmuasıdır. Allah’a teslimiyetin sembolüdür. Tavaf, vakfe, sa’y, tıraş ve benzeri hac ile ilgili semboller, teslim oluş şuurunun birer örnekleridir.

Hacc: Irk, renk, dil ve vatana bakılmaksızın İslâm’ın ümmet birliğinin sembolüdür.
Bu birlik, Allah‘ın farz kıldığı bir birliktir; bu birlikte gurur ve kibir, başkalarını küçük görme, aşağılama yoktur.
Bu birlikte dünyanın dört bir yanından gelen Müslümanlara, İslâm kardeşliğinin pratikte aktarılışı vardır.
Bu birlikte milletler arasındaki eşitliğinin, pratiğe aktarılışı vardır. „Yüce Allah’ımızın” tanışasınız diye sizi milletler ve kabileler halinde yarattık„ kutlu sözünün, tecelli edişi vardır.
Bu birlik, tüm küfür dünyasına, şirk ehline, münafıklar güruhuna, İslâm düşmanlarına karşı kafa tutuş örneğinin bir ifadesidir.
Bu birlikten duyduğu korkuyu, Müsteşrik Losrop şu satırlarıyla açık bir şekilde belirtmekten çekinmemiştir.

„Muhammed‘in Hacc’ı, mukaddes bir farz olarak ilan etmesinden sonra, Mekke şehri bugüne kadar her yıl renk, ırk ve dil bakımından birbirine benzemeyen ve çeşitli ülkelerden gelen yüz binlerce Müslüman tarafından dolup taşmaktadır. İslâm dünyasının her köşesinden gelen bu Müslümanlar, Kâ‘be’nin önünde yüz yüze gelerek birbirlerini tanımakta ve ülkelerinde olup bitenleri birbirlerine aktarmaktadırlar. Bu Müslüman topluluğun meydana getirdiği heybetli görünüşün ve muhteşem kalabalığın İslâm dünyası için önemini daha fazla açıklamama sanırım gerek yoktur. Ancak şunu belirteyim ki,
Hacc; İslâm dünyasının yıllık kongresidir. Dünya Müslümanları bu kongreye belli sayılarda Müslüman göndermekte ve İslâm’ın kalkınması ve yayılması için yeni kararlar almaktadırlar.
Hacc Yolu açık olduğu müddetçe İslâm dini yayılacak ve Müslümanlar birlik ve beraberlik bakımından güçleneceklerdir. Bu büyük İslâm Kongresi, İslâm hareketinin uyanmasına sebep olmaktadır.
İslâm ve Müslümanların, bu Hacc mevsimindeki çok büyük ve korkulu görüntüleri bütün dünyaya gösteri halinde yayılmakta ve böylece İslâm ve Müslümanlar için büyük bir propaganda aracı olmaktadır. „İşte Müslüman olmayanların kalbine düşen korku bu birlikteliğin korkusudur.
Hacc, Müslümanı daha yücelere götüren bir okuldur. Müslüman bu okulda sabır ile gayreti öğrenir.
Hacc, Müslüman’a devamlı ibadet hayatı içerisinde yaşamayı öğretir.
Hacc, nefsanî eğilim ve istekleri gemlemeyi, daha nazik ve daha yumuşak davranmayı öğretir.
Hacc, malın Allah yolunda karşılıksız harcanmasını öğretir.
Hacc, Allah dostlarına dost, Allah düşmanlarına ise düşman olmayı öğretir. Şefkat ve merhamet duygularını geliştirir.
Hacc, o mukaddes topraklarda yaşayan ilk Müslümanların yaşam biçimlerini Müslümanın belleğine getirir, o ilk Müslümanların anlaşılmasını sağlar. Böylece Müslüman ilk Müslümanın İslâm’ı yaymak uğruna çektikleri çile ve ızdırapları, kendi ruhunda yaşar ve İslâm’ı onların bıraktıkları yerden ileriye götürmedeki gayretini tartar ve düşünür. „Bu gün Allah için ben neyaptım sorusunu en azından sorar ve tefekkür eder. „
Hacc da Müslüman, Allah’a ve Müslümanlara karşı dost olmanın gereğini anlar, dünyadan belirli ölçülerde yüz çevirip, ahirete yönelmenin şuuruna erer. Tavaftan önce bütün hacı adayları Arafat’ta toplanırlar, Hacc işleminin başladığı yerdir orası, hedef Kabedir, bembeyaz kefenlikler içerisinde yalın ayak, baş açık herkes Kâbe’ye doğru yol almaya başlar. Zengin fakir, amir, memur farkının kalkarak, herkesin bir olan Allah karşısındaki aczi dile gelmektedir bu yolculukta.
Hacc, Allah yolunda, hiçbir şeye aldırış etmeden Allah’ı hatırlamaktır. Allah için canını feda eden çocuğu, çocuğunu kurban etmekten çekinmeyen babayı, engel tanımayan bir itaatle Allah’a bağlanan ve kocasına itaati pazarlıksız olan anayı anmaktır.
Hacc, ölçüdür, İslâm Ümmeti‘nin kuvvet ve cesaretinin, zillet ve fakirliğinin, izzet ve şerefinin ölçüsüdür.
Hacc, bu ümmetin birliğine engel durumunda olan, ırkçılık bölgecilik, mal, makam ve şöhret gibi ve şeytan gibi menfi unsurları ortadan kaldıran bir panzehirdir.
Hacc, ortak bir pazardır. Müslümanlar ürettikleri her türlü malı burada pazarlamalıdır. Dolayısıyla Hacc İslâm Ülkeleri arasında ticari bir fuar özelliği taşımalıdır.
Hacc ibâdetinden sonra Müslüman günahlarından temizlenmiştir. Kabul böyledir. Hüküm Allah’ındır. Hacc’dan dönen Müslüman, Allah’ın şu sözüne kulak vermelidir: „Artık kim azgınlığa ve sapıklığa sevk edenleri tanımayıpta Allah’a iman ederse, o muhakkak ki kopması mümkün olmayan en sağlam kulpa tutunmuştur.”

Şeytan taşlama
İlk durak müzdelifedir. Daha temiz ve berrak kalplerle, Şeytan‘ın taşlanması için buradan toplanan taşlarla beraber Mina‘ya hareket edilir. Şeytan taşlama bir akittir. Alah düşmanlarının kendilerinin de düşmanı olduğu yönünde bir akittir. Burada Müslüman, insan haklarını gasp eden zalimleri taşlamaktadır aslında. Müslüman taşı atarken bu şuurla olmalıdır, taşların niçin atıldığının tefekkürünü iç dünyasında yapmalıdır Müslüman. Düşmanın velî edinilmeyeceğini, onunla sarmaş dolaş olunulmayacağını, siyasi planda olsun, ilim planında olsun hangi sahada olursa olsun hep hatırlamalıdır Müslüman bu taşı atarken.

Şeytan‘ı taşlarken Müslüman; her yerde bu böyledir ve böyle olmalıdır, böyle olacaktır diye taş atmalıdır şeytana. Yoksa kuru kuruya oradaki sembol şeytanlara taş atmak Müslümana bir fayda getirmeyecektir.
Müslüman akıllı olmalıdır, taklitçi olmamalıdır, yaptığı ibadetin niçinini öğrenmeli ve öylece amel etmelidir.

Kurban
Müslümanlar burada, şükür ifadesi olarak kurban keser. Müslüman kurban eylemiyle, fedakârlığıyla dünya Müslümanlarının durumlarını düşünmeli ve kalben İslâm düşmanlarına buğzetmelidir. Değil etin, ekmeğin yüzünü dahi göremeyen ve acından ölen Müslüman kardeşlerinin içinde bulunduğu durum, Müslümancın kalbinde bir yara açmalıdır. Bu yara Müslümana devamlı ızdırap vermeli ve bu ızdırabın neticesinde de küfre asla rıza göstermemelidir, düşünülmelidir ki, „küfre rıza küfürdür„ kurban bu düşünceyle kesilmelidir.

Tıraş olmak
Artık Müslüman tavafa hazırlanmak için tıraş olacaktır. Bu tıraş oluşta da bir aksiyon olmalıdır. Müslüman demelidir ki, Yarabbi! Ben istediğin gibi çalışamadım bu andan itibaren, başımdan kestiğim şu saçlarım gibi, beni tembelliğe iten o düşüncelerimi kalbimden söküp attım. Bundan böyle Sen‘in Dîni‘ni yeryüzü insanına anlatmak için çalışacağım şahit ol yarab! diye söz vermelidir.
Müslüman tavafta; heybetiyle, azimlilik ve kararlılığıyla İslâm düşmanlarının gözünü korkutmalı ve onlarla Allah rızası için mücadele edeceğine söz vermelidir.

Hervele
Safa ile Merve arasında da, zaman zaman, duraklansa bile mutlaka Kelime-i Tevhid Sancağını küfrün burçlarına dikeceğine dair, söz vermelidir. Yarabbi! Yalın ayakta olsam, başı açıkta olsam, sırtımda giyecek elbisem bile olmasa, yinede Sen‘in Dînin için, emrettiğin şekilde çalışacağım şahit ol Yarab, düşüncesini haykırmalıdır tepelerden tepelere Müslüman. Artık Müslüman kardeşim yeniden doğmuş gibidir. O’nun hayat anlayışı değişmiştir. Kur’an’a bağlılığı şimdi pratiğe geçmiştir.

Dua
Hz. İbrahim ile oğlu İsmail Kâbe’nin sütunlarını yükselttiğinde ikisi şöyle dua etmişti: “Rabbimiz! Bizden bunu kâbul et, şüphesiz sen işiten ve bilensin, Yüce Allah’ımız, ikimizi sana teslim olmuş Müslümanlar kıl, bize ibadet yöntemlerini, yer ve ilkelerini göster ve tövbemizi kabul et. Şüphesiz sen tövbeleri kabul eden ve esirgeyensin.”

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.