BİLGİ-BİAT TOPLUMU ÇATIŞMASINDA TÜRKİYE (2)

ABONE OL
11:45 - 23/10/2020 11:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

TÜRK – ARAP İLİŞKİSİ

Türklerin  Orta Asya’dan başlayan göçleri  İslam’dan çok önceleri başlamıştır. 
Türk Boyları Sibirya  üzerinden doğu Rusya’dan  Avrupa’ya, Tuna Boylarına, Hindistan, İran üzerinden Ortadoğu’ya ve oradan Anadolu’ya ulaşmışlardı. 
Türklerin  oralara gelişi, küçük boylarla göçer bir yaşam sürmeleri İslam’dan çok önceleri başlamıştır.
Türk-Arap ilişkileri İslam’dan sonra  başlamıştır.
Bu ilişkileri sağlıklı öğrenmek için; 
1-İslam’dan önceki Türkler ve Araplar
2-İslam’dan sonraki  Türkler ve Araplar konusunu incelemek gerekir.

-İslam’dan önce Türkler oymaklar halinde göçebe yaşarken tekerleği bulmuşlar,  ilk kez hayvanları 
evcilleştirmeyi başarmışlardı. 
Türklerde kadının saygın bir yeri vardı.Han, asker, yönetici olabiliyorlardı. 
Şimdilerde bile Özbekistan, Türkistan gibi yerlerde kadın muhtarlar yönetici konumundadırlar. Şamanizm’de kadının saygın bir yeri olduğu için savaş kararında onayları gerekirdi. 

Yüzyıllarca göçer olan Türklerin bir kısmı Taşkent, Kırgızistan, Afganistan Seyhun- Ceyhun havzasında yerleşip, ticaretle uğraşmaktaydılar. 
Semerkant’ta madencilik yaparak altın, demir, bakır işleriyle zenginleşmişlerdi.

(4*)Türklerin İslam’ı kendi dinleri olan Şamanizm’e benzerliğinden seçtikleri doğru değildir.
Tembel Arap Bedevilerinin yaşadıkları bölgelerinden çıkmaları için, zengin doğuda,  işgal edilecek  yerlerdeki   mal ve değerli ziynet takımının ganimet  olarak helal  sayılması üzerine,  oralara Bedevi saldırıları başlamıştı.

Halife Osman  döneminde Araplar  ganimet için Batı Türkistan’da Fergan’a kadar gelmişler ama Türklere yenilmişlerdi.

Halife Ömer  döneminde de Hazar Türkleri, Bulan Han önderliğinde Arap istilasına tüm güçleriyle direnmişler, ancak, Halife Hişam Bin döneminde çok kalabalık cihat orduları karşısında Müslümanlığı kabul etmek zorunda kalarak Araplarla barış yapmışlar (737), Araplar bölgeden çekildikten sonra tekrar eski Şaman dinlerine dönmüşlerdir!

Türkler, İslam’ı  kılıç zoruyla kabul emek zorunda kalmışlardır. Ebu Süfyan’ın oğlu Muaviye’nin   Emevi Devletinin başına geçmiş, muhaliflerini öldürtmüş  öldükten sonra ‘da tekrar Türk bölgelerine katliama varan saldırılara başlamıştı. (5*)
Muaviye’den sonra seçimle gelen halifelik, artık babadan oğula geçen bir hanedanlığa dönüşmüştür.
Türkler, göç ettikleri yerlerde yerleşik yaşamda savaş yetileri zayıfladığı için bu saldırılara karşı koyamamışlar, İslam’ı kabul etmek zorunda  kalmışlardı.
Aslında İslam’da ruhban sınıfı olmadığı için bir Halifelik makamında olamayacağı bir çok İslam tarihçileri de tarafından dile getirilmiştir. ( 1924’te Hilafetin kaldırılmasında Şeyh Saffet Efendi’nin fetvası üzerine meclisteki oylamada 158 milletvekilinden 157’sinin evet oyu verdi.)
 
-İslam’dan önce  Arap kadınının köle konumunda olduğu, pazarlarda alınıp satıldığı doğru değildir. 
Yakın dönemde Türkiye’nin de koruduğu IŞİD ve ÖSO binlerce Müslümanları  katledip, kadınları köle pazarında İslam adına sattılar. (6*)
Arap kadını, İslam’dan önce toplumun saygı duyduğu, siyasal ve sosyal haklara sahipti.
Eş olacak erkeğini kendi seçer, isterse kocasını boşayabilirdi.
Giyim-kuşamda özgürdü. İstediği mesleği seçebilirdi, ticarette serbestti. (İslam’dan Önce  .
Devlet Başkanı olabiliyorlardı. (Sebe Melikesi) (1*)
Muhammed’in eşi Hatice Hanımın ticaret kervanları vardı. Eşi yıllar önce ölen Hatice Hanım kervanında  çalıştırdığı  Muhammed’e evlenmeyi teklif etmişti. (*2)
Bu gerçekler karşısında Arap Kadınının bugünkü durumu için; (”İslamiyet döneminde din adamlarının yanlış yönetimleri tutumları sonucu bugünkü duruma geldiği savunmasında bulunmaktadırlar.”)
Bütün dinlerde olduğu gibi İslam’da da sorgulama, itiraz etme hakkı yoktur.
Dini kurallara koşulsuz uymak ve yönetenlere (Ulu Emre) İtaat etmek gerekliliği dayatılıştır. 
Bir çok düşünce adamı bilime yöneldiğinde çok ağır cezalara çarptırılmış, derileri yüzdürülmüş, asılarak, boynu kılıçla kesilerek öldürülmüşlerdir.
Hiç bir İslam Ülkesinde teknik buluş yapan bilim insanı yoktur.

Türkiye dışında hiç bir İslam ülkesine demokrasi getirilememiştir.
Hatta bu Şii, Hanefi, Şafi ve Hambeli mezheplerinin olduğu yerlerde durum aynıdır.
Kadın sokağa bile yalnız başına çıkamamakta, seçme seçilme haklarına kavuşamamışlardır..
Bugün tüm İslam ülkelerinde bilim, dine rakip olarak kabul edildiği için Batı’nın sömürgesi durumundadırlar.

Yıldız AKALIN

(Devam edecek)

Kaynaklar:
 (*1) Kitab al-Muhabbar’ yazarı Muhammed İbn Habib (el-Bağdadi)
(*2) Taberi, Milletler ve Hükümdarlar Tarihi, (M.E.B.Yayınları, İstanbul 1966; 2.cild; 68-71))
(*3) Şeriat ve Kadın İlhan Arsel
(*4) Yüzyılların Gerçeği ve Mirası, Server Tanilli
(*5) Türklerin Tarihi, Doğan Avcıoğlu. 
(*6) Türkiye’de IŞİD, İsmail Saymaz

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.