BERLIN’DE OSMANLI İZLERİ SEMİNERİ

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Berlin Teknik Üniversitesi’nin düzenlediği ”Berlin’de Osmanlı İzleri” konulu seminerler dizisinin ilki, üniversitenin salonunda yapıldı.

Açılış konuşmasını Üniversite yöneticileri yaptılar. Konuyu Dr. Ufuk Yaltıraklı sundu. Yaltıraklı sunumuna “Ben ne Osmanlı’yı yücelteceğim, ne de bazılarının yaptığı gibi yereceğim, tarihe mesafeli bakmak gerek” diye başladı ve devam etti: “Hikayemize 329 yıl öncesinden başlayacağım. 1683 II. Viyana kuşatmasından.
II.Viyana kuşatmasından sonra artık Avrupalılar Osmanlı’nın yenilebileceğini anladılar. Bu tarihten 3 yıl sonra 1686’da Kutsal İttifak Buda-Peşte’yi de Osmanlı’dan geriye aldı. Hem Viyana yenilgisinden sonra hem de Buda-Peşte yenilgisinden sonra kadın ve erkek yüzlerce esir Avrupa’ya getirildi.

General Albrecht Graf von Barfuss bu esirlerden Ali ile Hasan’ı Berlin’e getirdi ve Sophie Charlotte de bunları hizmetine aldı. Sarayda geleneksel giysileri ile dolaştılar, hizmet ettiler. 5 yıl sonra Berliner Domm’da vaftiz edildiler, dinleri değiştirildi, isimleri de değiştirildi, Frederik Aly oldu. Almanya’da bugün soy ismi Aly olan insanlarla karşılaşırsanız bilin ki onlar Ali İle Hasan’ın torunlarıdır. Mesela, Götz Haydar Aly bu hizmetçi Ali’nin torunudur.

Sophie Charlotte onların hizmetlerinden oldukça memnun oldu ve onların birer ev sahibi olabilmeleri için gerekli desteği verdi. Onlar da Sophie Charlotte str. 5 ve 6 numaraya Osmanlı mimari usulünde birer ev yaptılar. Berlinliler bu evleri hayranlıkla izlemeye gelirledi. O zaman Berlin’in nüfusu 20.000 civarındaydı.
Haydar Aly’nin soyu, Berlin’de 300 yıl önce kurulan Charlottenburg adlı semtin ilk evlerini yapan Türklere dayanıyor. Kuruluş yılları kutlamalarında şehrin belediye başkanları, hâlâ Hasan ve Ali’yi minnet ve şükranla anıyorlar.

Sophie Charlotte 1706 yılında ölünce I.Frederik onların işine son verdi. İşsiz kalan Ali ve Hasan evlerini de sattılar ve neticede perişan olarak ölmekten kurtulamadılar. Onların nesilleri halen devam ediyor.

Daha sonraları Berlin’de Osmanlı modası esmeye başladı. 1721 de Berlin’de Osmanlı usûlü “Kaffeehaus” lar açıldı. Bu kafeler entelektüellerin uğrak yerleriydi. Osmanlı kıyafetleri ile sokakta dolaşan insanların sayısı oldukça fazla idi.

Sonraları Osmanlı ile Almanya karşılıklı elçiler göndererek birbirlerine yaklaşmaya çalıştılar. Bu yaklaşmada karşılıklı çıkarlar sözkonusuydu elbette. Osmanlı’nın ilk kalıcı Büyük Elçisi Giritli Ali Aziz Efendi dir. Yıl 1797. Berlin’e gelişinden iki sene sonra vefat etti. Kral kendi cebinden Hasenheide de bir arsa satın aldı ve orayı Türk Mezarlığı olarak tahsis etti. Cenaze töreni oldukça görkemliydi. Berlinliler Ali Aziz Efendi’yi son yolculuğuna Osmanlı usulüyle uğurladılar.

Zamanla bu mezarlık toprak altında kaldı. 1836 yılında bir Alman çiftçi, mezar taşlarını gün yüzüne çıkardı daha sonra bu mezarlığa 4 kişi daha defnedildi. 1866 yılında bu mezarlık zamanın Osmanlı Padişahından izin alınarak Columbia Caddesi’ne taşındı. Bugün o mezarlık Türk Şehitliği adıyla anılmaktadır.

3 Mart 1878, Osmanlı’nın Ruslarla imzaladığı Ayastefanos Antlaşması’ndan Avrupalılar tedirgin oldu. Şansölye Bismarck Avrupa Devletlerini Berlin’e davet etti. Osmanlı da bu davete 3 paşası ile birlikte katıldı. Müşir Mehmed Ali Paşa, Almanya Büyükelçisi Sadullah Bey, Nafiâ Nazırı Aleksandr Karatodori Paşa.

Bismacrk Osmanlı heyetini çok soğuk bir şekilde karşıladı ve onlara, “Sizi buraya sizin haklarınızı konuşmak için çağırmadık, bu kongre sizi kurtarmak için toplanmadı…” dedi ve kongrede konuşmamaları gerektiği söyledi. Bir itirazlarının olması halinde kendilerini kapı dışarı edeceğini de özellikle tembih etti. Bu toplantıyı yansıtan resim Berlin Belediye binasının salonunda asılı durmaktadır. Bu resmin önünde durup düşünmemiz gerekir.”

Seminerden sonra sorular soruldu cevaplar verildi. Ancak dişe dokunur bir değerlendirme gelmedi dinleyicilerden. Yaltıraklı da bu durumdan sıkılmış olacak ki, zamanımız doldu diyerek katılımcılara bir dahaki toplantıda buluşmak üzere iyi akşamlar diledi.

Ben yorumumu salonda yapmayı uygun görmedim, ha-ber.com da yapmayı daha uygun gördüm. Değerlendirmem şöyle olacaktır:

1- Macaristan 160 yıl Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altında yaşadı. Bu süre içinde Macar halkının dinini değiştirmedi, değiştirmeyi bile düşünmedi, isimlerini değiştirmedi, değiştirmeyi bile düşünmedi.
Ancak, savaştan sonra Berlin’e esir olarak getirilen Ali ile Hasan’a Almanya 5 sene katlanabildi. 5 sene sonra onların hem dinlerini değiştirdi, hem de isimlerini. Sonunda da onları açlığa mahkum etti.

2-1720’den sonra Avusturya’ya karşı Osmanlı’ya ısrarla ittifak teklifi yapan Prusya(Almanya), Ayastefanos anlaşmasından sonra (1878) Osmanlı’yı evine davet etti. Ancak, ev sahibi olduğunu unutarak, Osmanlı paşalarını aşağılamayı ihmal etmedi.

3-Avrupalıların soykırım iftirasıyla mahkum etmeye çalıştıkları Osmanlı’nın Berlin Kongresi’ne katılan paşalarından biri Ermenidir (Aleksandr Karatodori Paşa).

4-Görünen o ki, dünkü almanın yabancıya bakış açısıyla, bugünkü almanın yabancıya bakışı arasında fazla bir fark yok… Bugün de Uyum Yasası adı altında Türkler asimile edilmeye çalışılıyor. Dünkü esir Ali’nin dini değiştildi, ismi de değiştirildi. Ancak bugünkü işçi Ali buna müsaade etmiyor, etmeyecektir de…

Meraklısına:

Berlin Kongresi ve Berlin Antlaşması (1878):

Kongreye Katılan Devletler:
Osmanlı,
Rusya,
ingiltere,
Fransa,
Avusturya,
italya ve Almanya.

Not:

Bu sırada ingiltere, Osmanlı Devletine KIBRIS’ın kendisine bir ÜS olarak verilmesi durumunda kongrede Osmanlı Devletini savunacağını söyledi. Osmanlı ingiltere’nin bu isteğini kabul etmek zorunda kaldı.

Berlin Antlaşmasının Maddeleri (1878):

1)Ayastefanos Antlaşması’yla kurulan Bulgar Krallığı ayrıldı:
a)Asıl Bulgaristan: Osmanlı Devleti’ne vergi veren bir prenslik haline getirildi.
b)Makedonya: Islahat yapılmak sartıyla Osmanlı’ya bırakıldı.
c)Doğu Rumeli: Osmanlı’ya bağlı kalacak, ancak hrıstiyan bir vali tarafından yönetilecek.

2)Sırbıstan, Romanya, Karadağ bağımsız olacak.
3)Bosna-Hersek Osmanlı toprağı sayılacak, yönetimi geçici olarak Avusturya’ya bırakılacak.
4)Kars, Ardahan ve Batum Ruslara, Doğu Beyazıt Osmanlı’ya verilecek.
5)Teselya Yunanistan’a verilecek.
6)Ermenilerin oturduğu yerlerde ve Girit adasında ıslahatlar yapılacak.
7)Osmanlı Rusya’ya 60 milyon altın savaş tazminatı verecek.

Önemi:

1)Osmanlı’nın dağılma süreci hızlandı.
2)Bu antlaşma ile İngiltere de Osmanlı topraklarının parçalanmasına katıldı. Bu yüzden Osmanlı’nın dış politikasında ingiltere’den bosalan yeri Almanya almaya başladı.
3)Ermeni meselesi ilk defa uluslararası bir antlaşmada yer almış ve Osmanlı’yı parçalamak isteyen devletlerin meselesi olarak ortaya çıkmıştır. Berlin Antlaşması, Ermeni meselesinin başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
4)Bu antlaşma, Osmanlı’nın 19. yy.da en çok toprak kaybettiği antlaşmadır.
5)Antlaşmadan en karlı çıkan, Bosna Hersek üzerinde haklar elde eden Avusturya ve Kıbrısı üs olarak alan ingiltere’dir.

Berlin konferansı sonucu Balkanlar’ın haritası

Kongrede en çetin mesele Bulgaristan meselesi olmuştur. Bu konuşmalarda Rusya temsilcileri ile Avusturya- Macaristan ve İngiltere temsilcileri arasında çok çetin münakaşalar geçmiştir. Bir ay süren çetin görüşme ve münakaşalardan sonra Berlin Antlaşması’mn esasları 64 madde halinde tesbit edilmiştir. Bu maddelerin en önemlileri şunlardır:

1-Ayastefanos Antlaşması ile yaratılan Büyük Bulgaristan üçe bölünüyor
a) Balkanların kuzeyinde bir Bulgaristan Prensliği kuruluyordu. Bu prensliğin, iç işlerine bağımsız bir Hristiyan hükümeti ile milli askeri olacak ve Osmanlı Devleti’ne vergi verecekti. Prens, Ayastefanos Antlaşması’nda kararlaştırıldığı gibi seçilecek ve önce Tırnova’da Bulgar müteberan meclisi toplanacak ve Bulgaristan’ın esas tüzüğünü yapacaktır. Bulgaristan’da anayasa yapılıncaya kadar, Bulgaristan Prensliği bir Rus komiseri tarafından idare edilecek, bu idare dokuz aydan fazla sürmeyecek ve bu komisere Osmanlı komiseri ile Berlin Antlaşması’nı imzalamış olan devletlerin konsolosları yardım edeceklerdir. Osmanlı- Rus komiserleri arasında anlaşmazlık çıkarsa, Berlin Antlaşması’nı imzalayan devletlerin İstanbul elçileri aracılık edeceklerdir.

Berlin Antlaşması’ndan önce Osmanlı Devleti ‘nin diğer devletlerle yapmış olduğu ticaret ve seyrüsefer antlaşmaları aynen Bulgaristan’da da yürürlükte kalacak ve bunlar tek taraflı olarak bozulmayacaktır. Bulgaristan Osmanlı Devleti ‘nin genel borçlarından ayrılacak bir miktarı ödeyecek ve bu prensliğin Osmanlı Devleti ‘ne ödeyeceği vergiyi yeni teşkilatın tatbik edildiği yıl sonunda, Berlin Antlaşması’nı imzalayan devletler ittifakla belirteceklerdir.
Osmanlı askeri Bulgaristan’dan çekilecek, kaleler, masrafı Bulgaristan tarafından ödenerek yıkılacak ve bir daha yapılmayacaktır. Osmanlı Devleti , mütareke gereğince boşalttığı Varna ve Şumnu kalelerindeki savaş malzemesini alıp dilediği gibi kullanacaktır.

b) Ayastefanos Antlaşması ile kurulmuş olan Büyük Bulgaristan’ın Balkanlar’ın güneyinde kalan topraklarından merkezi Filibe olmak üzere “Doğu Rumeli Vilayeti” adıyla Osmanlı Devleti ‘nin idaresinde imtiyazlı bir muhtar eyalet kuruluyordu. Bu imtiyazlı eyaletin, devletlerin reyi alınarak beş yıl müddetle Babıali tarafından tayin edilen bir Hristiyan valisi olacak ve düzenliği yerli jandarma ve gerekirse yerli milis kuvvetlerle sağlanacaktır. Milis kuvvetlerin subayları Osmanlı Devleti tarafından tayin edilecektir. Bu imtiyazlı eyalet bir tehlikeye uğrarsa Osmanlı ordusundan yardım isteyecektir.
Bulgaristan Prensliği’nde ve Doğu Rumeli imtiyazlı vilayetinde barış antlaşmasından dokuz ay sonraya kadar kalacak olan Rus askerinin sayısı 50.000’i geçmeyecektir.

c) Ayastefanos Antlaşması ile kurulmuş olan Büyük Bulgaristan’a bırakılan Makedonya, ıslahat yapılmak kaydı ve şartı ile Osmanlı Devleti ‘ne bırakılmıştır. Ayastefanos Antlaşması ile 163.000 km2’lik bir prenslik oluyor ve nüfusu dört milyondan bir buçuk milyona indiriliyordu. Rusya’nın bu suretle Adalar Denizi ile irtibatı kesiliyor ve Osmanlı Devleti ‘nin Balkanlar’daki arazisi bölünmekten kurtuluyordu.

2-Sırbistan ve Karadağ prensliklerinin bağımsızlıklarını, Osmanlı Devleti ve antlaşmayı imzalayan devletler kabul edeceklerdir.
Sırbistan’a Niş ve Prut verilecektir. Buraların halkı Sırbistan dışında oturmak isterlerse bu vilayetlerdeki mallarını diledikleri gibi kiraya vermek veya işletmek haklarına sahip olacaklardır. Osmanlı Devleti ile Sırbistan arasında bir antlaşma yapılıncaya kadar Osmanlı Devleti arazisinde seyahat edecek Sırbistan ve Karadağ tebaası, milletlerarası haklardan faydalanacaktır.
Dulçino ile Antivaril Limanı Karadağ’a veriliyor ve Karadağ’dan Ispiça alınarak Avusturya’ya katılıyordu. Buraların halkı hakkında Sırbistan ve Bulgaristan’a yeniden verilen arazideki halka tanınan haklar aynen kabul edilecektir. Karadağ’ın harp gemisi ve harb bayrağı olmayacaktır. Karadağ müstakil olmakla beraber 15.000 km2 yüzölçümündeki arazisinin 7.000 km2 kuzeyini kaybediyordu.
Sırbistan ve Karadağ’a bırakılan yeni arazi dolayısıyla bu iki devlet Osmanlı umumi borçlarından birer hisse alacaklardır.

3-Romanya’nın bağımsızlığı, antlaşmayı imzalayan devletler tarafından kabul edilmiştir. 1856 Paris Antlaşması ile Romanya’ya bırakılmış olan Besarabya’nın büyük bir kısmı Rusya’ya verilmiştir. Tuna deltasındaki adalarla Tolçi Sancağı ve Dobruca Romanya’ya bırakılıyordu. Osmanlı Devleti ile Romanya arasında bir antlaşma yapılıncaya kadar, iki devletin tebaaları birbirlerinin arazisinde Avrupa devletlerinin tebaasına gösterilen haklardan faydalanacaktır. Tuna’da ticaret gemilerinin serbestçe dolaşmalarını sağlamak için Demirkapılardan Tuna deltasına kadar nehir boyundaki kaleler bir daha yapılmamak üzere yıktırılacaktır. Demirkapılardan Tuna deltasına kadar nehirde hiçbir milletin harp gemisi bulunmayacaktır. Yalnız karakol gemileri delta ile Kalas arasında işleyebilecektir.

4-Bosna-Hersek’i belirsiz bir zaman için askeri işgal altında bulunduracak olan Avusturya- Macaristan Devleti ile Osmanlı Devleti arasında Avusturya’nın icabında Yeni-Pazar sancağında asker bulundurması hususu ve sair meseleleri halletmek için antlaşmalar yapılacaktır.

5-Osmanlı Devleti Rusya’ya Asya’da Kars, Ardahan ve Batum topraklarını bırakıyordu. Ayastefanos Antlaşması ile Rusya’ya bırakılmış olan Eleşkird vadisi ve Doğu Bayezid, Osmanlı Devleti ‘nde kalıyordu. Rusya Batum limanını tahkim etmeyeceğini ve serbest liman haline koyacağını vaad ve kabul ediyordu.

6-Kutur kasabası ve dolayları da İran’a bırakılıyordu.

7-Osmanlı Devleti , bütün tebaasına din ve mezhep serbestliği ve bu hususta eşit muamele yapmayı kabul ediyordu. Mahkemelerde din ve mezhep farkına bakılmaksızın bütün Osmanlı tebaasının şahitlikleri kabul edilecekti. Osmanlı ülkesinde seyahat edecekler ve rahipler, hangi milletten ve dinden olurlarsa olsunlar, aynı muameleyi göreceklerdi.

8-Osmanlı Devleti Rusya’ya 802.500.000 frank savaş tazminatı vermesi ve bu tazminatı yıllık 350.000 liralık taksitler halinde ödemesi kabul edildi. Bu borç verilmediği takdirde Rusya’nın buna karşılık arazi istemesi ve Osmanlı hükumetinin bu borcu diğer borçlarını ödedikten sonra vermesi kararlaştırıldı.

9-Osmanlı Devleti Makedonya’da olduğu gibi Ermenilerin oturmakta olduğu vilayetlerde de ıslahat yapmayı vaad ve kabul ediyordu.

10-Rusya’nın Osmanlı Devleti arazisinde oturan Hristiyanların hamisi rolünü kendi inhisarına almak isteyen politikası, Berlin Antlaşması’nda reddedilmiş ve diğer büyük devletlerle aynı hak ve hudut içinde bu hak tanınmıştır. Aynaroz rahiplerinin imtiyazları olduğu gibi bırakılmış ve kutsal görevlerdeki statüko ve Fransa’nın hakları da bozulmamıştır.

11-Karadeniz ve Çanakkale boğazlarının 1856 Paris ve 1871 Lozan antlaşmaları ile kurulan serbestliği teyit olunmuştur.

Berlin Antlaşması’nın sonuçları:

Berlin Antlaşması genel barışı sağlayamamış, aksine büyük devletler ile küçük devletlerin aralarını açmıştır. Büyük devletler bu antlaşmanın Osmanlı Devleti ‘nin durumunu sağlama bağladığını savundukları halde Osmanlı Devleti sonuçtan memnun olmamıştır. Çünkü bütün devletler bu antlaşma ile Osmanlı Devleti zararına arazi ve menfaat sağlamışlardır.
Berlin Antlaşması’ndan sonra, bu antlaşmanın bazı maddeleri bozulmuş, bazıları da uygulanamamış, fakat otuz yıl müddetle Avrupa’da savaş olmamıştır. Büyük devletler birbirlerine bakarak iyice silahlanmışlardır. Berlin Antlaşması’ndan sonra Osmanlı Devleti bakımından en önemli olaylar Tunus ve Mısır meseleleri ile Düyûn-ı Umumiye İdaresi’nin kurulmasıdır.

Rüştü Kam

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.