BERLİN’DE MARATON KOŞABİLMEK!

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Maraton kelimesini duyunca insanlar sanki uçsuz bucaksız bir işin başlangıcı, bitmesi zor olan bir macera, ya da oldukça inişli çıkışlı yolları olan tahammülü zor, acı eziyet dolu, uzun süreli bir mücadeleyi canlandırırlar düşüncelerinde!
Maraton’un hikâyesi aslında; M.Ö.500’lere dayanır, Persliler ve Atinalılar
arasında çıkan bir savaşın sonucunu Philippides adlı bir yunan askeri, kazandıkları savaşın mutlu haberini Atina’ya ulaştırmak için; Attika’dan Atina’ya kadar durmadan koşar ve haberi ilettikten sonra Atina’da pazar yerinde düşüp ölüverir. İşte böylece Maratonun doğuşu başlar. 19. yüzyılda ise Fransız bir tarihçi maratonun olimpiyatlarda yapılmasını önerir (1896) ve bu önerisi kabul edilerek Olimpiyat Oyunlarında Maraton koşulmaya başlanır. Maratonun mesafesi de günümüze gelene kadar birçok defa değişmiş olmasına rağmen, en son olarak 26 İngiliz mili ve 385 yarda olan 42.195 metre olarak belirlenmiş ve bu güne kadar bu şekilde koşulmuştur.

Ülkemizde uzun mesafe koşularını düşündüğümde; İsmail Akçay, Hüseyin Aktaş, Veli Ballı, Hamza Canavar, Mehmet Yurdadön ve Mehmet Terzi isimlerini tek tek hatıralarımızda canlandırmak mümkün. Bayanlarda ise Serap Aktaş, Mehtap Sızmaz ve Nurten Taşdemir hatırlamamak mümkün değil! Bu kişiler; Maraton denildiğinde hatıralarda kalan ve hatırlanacak olan kişilerdir diye düşünüyorum. Özelliklede şu anda Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı olan ve Maraton Türkiye Rekorunun hala sahibi bulunan sevgili Mehmet Terzi’yede buradan sevgilerimi iletiyorum.
Fizyolojik olarak baktığımızda; vücudun enerji kaynağı glikoz ve glikojendir ve bu enerjinin sadece karbonhidlardan sağlandığını biliyoruz ve maraton gibi uzun süreli koşularda 20 – 30 dk dan sonra karbonidrat bileşiminin tükendiği için, enerji biçimi serbest yağ asitlerine dönüşür ve kandaki glikoz glikojen düzeyi azaldıkça beynin beslenmesi için gereken enerji kaynakları azalır. Bunun sonucunda; düşünme ve karar verme yetenekleri gittikçe azalması sonucunda koşucular bazen şoka girdiklerini ve hatta daha da kötü sonuçlandırdıklarını çok sıkça işitmişizdir!

Sıcak havalarda ise sıvı kaybının daha hızlı olması nedeniyle, asit baz dengesi bozularak asidoza daha çabuk kayar bunun sonucunda da tehlikeli sonuçlar oluşabilir.
Tüm bunlara rağmen insanlar Maratonu neden koşar; 42,195 km lik mesafe insanoğlunun organizmasının sınırlarını böylesine fizyolojik olarak zorlayan, koşu esnasında ızdırap çekmesine dahi neden olmasına ragmen tüm bunların yanı sıra, kişinin kendi sosyo-psikolojik yaşantısında neleri başarabileceğini kanıtlamak için çok önemli bir motivasyonun yattıgını düşünüyorum. 37. Berlin Maratonunu izledikten sonra artık bu konudaki düşüncem dahada netlik kazandı.
Bu yarışma, bireyin fizyolojik sınırlarını denemek için en elverişli bir ortam olarakta algılanabilir. Hatırlamakta yarar var dünyada Maratonu en iyi zamanda koşan kişi 02:03:57 derecesi ile Etiyopyalı Haile Gebrselassie’dir.
2010 yılı 26 Eylül günü yapılan 37. Berlin Maratonunda, Erkekler’de; Birinciliği 02:05:08 derecesiyle ile Kenyalı Makau Patrick, ve ardından 02:05:10 derecesi ile yine Kenyadan Mutai Geoffrey ikinciliği kazanmıştır ve bu ikilinin ardından 3.cülüğü yine Afrika kıtasından Etiyopyalı 02:05:25 derece ile Worku Bazu kazanmışlardır.
Bayanlar’da ise Birinciliği 02:23:58 derece ile Etiyopyalı Kebende Aberu, ikinciliği yine Etiyopyadan Bekele Bezunesh 02:24:58 derecesiyle kazanırken 3.lüğe Japon Marimoto, Tomo 02:26:10 derecesiyle elde etmiştir.
Berlin, New-York, Stkholm, Londra, Boston Maratonları dünyada Uluslararası Atletizm Federasyonunca (IAFF) tanınan kabul edilen en önemli maratonlardır, bu maratonlara katılabilmek her maratoncunun hayalindeki en önemli yarıştır, tüm bu bilgileri ilk kez çıplak gözle izlediğim 37.Berlin Maratonunda yaşadım ve öğrendim.
Bu maratonu izlememe neden olan sevgili dostum Dr. Andreas Hülsenbek’ in katılımı idi 40.000 kişinin katıldığı 37. Berlin Maratonunu 5 saat te 24.000 nci sıralarda bitiren sevgili Andreas yarışmalar ilişkin görüşlerini benimle paylaşırken; en dikkat çekici ve anlamlı açıklaması şuydu;
Ben bu maratonu kendim için koştum yani lider koşucuların bu maratonu 2 saat ve birkaç dakika içerisinde bitireceklerini zaten biliyordum, burada asıl amaç katılmaktır ve ben bu maratonu iki böyutlu düşünüyorum, birinci boyutunda bu işi meslek haline getirmiş ve bu işten para kazanan insan grubunun olduğunu ve diğer yönde, kendini aşabilmek için bu maratonlara giren insanların var olduğunu düşünüyorum, örn. Ben gecen yıl daha kötü bir derece ve yer yaparken bu gün daha iyi bir yerdeyim amacım seneye daha da iyi bir yere gelebilmektir.
Bu sözleri duyduktan sonra, oturup düşündüm böylesine zorlu bir koşuyu bu amaçla koşmak ve sonuna kadar koşmanın nasıl bir haz verdiğini sizlerle paylaşmak için yazdım ve umarım her insanın yaşam maratonunda (hangi iş alanında olursa olsun) hiç bıkmadan ve usanmadan hedefe ulaşmak için sonsuz mücadele vermesi dileklerimle.
Saygılarımla!

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.