BERLİN 2009

ABONE OL
19:05 - 01/10/2020 19:05
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bir hafta boyunca Berlin’de yapılan Dünya Atletizm Şampiyonası’na kilitlendim. Eski bir atletizm sevdalısı olarak paranın egemenliği karşısında amatör ruhunu ve bir zamanlar üzerine çektiği büyük ilgiyi yitirmeye başlayan bu “sporların anasına” Berlinlilerin gösterdiği büyük teveccüh doğrusu çok beklediğim bir şey değildi. Fakat gerçek anlamda spor kültürüne sahip olduğu anlaşılan Berlinliler iki yılda bir düzenlenen bu büyük şenliğe akın ettiler, Olimpiyat Stadını doldurdular; son yılların en büyük yıldızı olduğunu kanıtlayan Jamaikalı atlet Usain Bolt’un 100 ve 200 metrelerdeki inanılmaz dünya rekorlarının canlı tanığı oldular.

Bu şampiyonada eskiden de maalesef bizi hayıflandıran bildiğimiz tablo yine karşımızdaydı. Şampiyonada bazıları Afrika ülkelerinden devşirilen tek tük Türk atlet göze çarpıyordu. Bir tek Karin Melis Mey uzun atlamada bronz madalya alabildi. 100 m engellide yarı finale çıkan Nevin Yanıt ile finale çıkamamakla birlikte ilerisi için ümit vadeden genç ciritçimiz Fatih Avan dışında akıllarda kalan atletimiz yok.

Türkiye Atletizm Federasyonu uzunca bir zamandır başka ülkelerin de yaptığı bir uygulamayla sanıyorum büyük paralar harcayarak Milli Takıma yurtdışından sporcu transfer ediyor. Yanlış anlaşılmak istemem, pek tabii ki başka ulustan olanlar da eğer kendilerini Türkiye’ye ait hissediyorlarsa gelip bizimle aynı coşku, sevinç ve tasayı paylaşabilirler. Ancak bu sporcu transferi bence sadece federasyonların “başarılı” gösterilmesi için ortaya çıkarılmış bir uygulama. Sonuçta bir iki defalık madalya aşkına 73 milyonluk nüfusumuzun içinde keşfedilmeyi bakleyen genç yeteneklerimizin bulunup yetiştirilmesi için harcanabilecek kaynakları bu “profesyonel göçmen sporculara” verip kendinize “aman ne başarılı federasyon” dedirtmeye çalışıyorsunuz. Bu iş mi sizce?

Bu arada Türkiye’de gelmiş geçmiş en büyük atletizm yıldızı olan Süreyya Ayhan’ı doğru yönlendirip ona destek olacağımıza sportif ve özel yaşamında yanlışlar yapmasına, gereksiz medya polemiklerine girilmesine ve bu büyük yeteneğin bilgisizliğe kurban edilmesine göz yumduk. Kadınlar 1500 m. yarışında son 12 yıldır Süreyya’nın koştuğu dereceyi yakalamış atlet yok dünyada. Bizim bu yetenekli kızımız doping sarmalına düştü, cezalar aldı ve atletizm yaşamını galiba artık noktaladı. Dediğim gibi, bilgisizlik ve onun sırtından avantaj sağlama hevesi kırk yılda bir yüzümüzü güldüren bu büyük atletimizin de sonu oldu.

Atletizm, hem yüksek bir spor ve yaşam kültürünün, hem de sporun asıl amacının, yani sağlıklı biçimde insanın bedensel olarak bireysel gelişiminin branşıdır. Daha hızlı, daha yükseğe, daha ileriye sloganları ile 1896’da Baron Pierre de Coubertin tarafından tutuşturulan olimpiyat meşalesi bugün de yanmaya devam ediyor. 1983 yılından beri de Dünya Atletim Şampiyonaları düzenleniyor. Son yıllarda atletizme olan ilginin azaldığından yakınılıyordu. Berlin 2009 paranın her türlü diğer spor unsurunun önüne geçtiği ve futbolun tüm dünyada egemenliğini ilan ettiği günümüzde atletizmin ruhunun canlı olduğunu kanıtladı.

Biliyoruz ki Almanya hemen her spor dalının gelişmiş olduğu bir ülke. Yüz binlerce çocuğumuz Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde okula gidiyor, çeşitli spor dallarında ter döküyorlar. Bu dalların başında futbol, sonra da Uzak Doğu’nun dövüş sporları ile kick-boks, boks gibi bence kültür düzeyi yüksek toplumlarda çok itibar görmeyen sporlar geliyor. Ender olarak bir Türk tenisçi, kayakçı veya jimnastikçi çıksa bile bunlar da herhalde okul tamamlandıktan sonra kaybolup gidiyorlar. Vaktiyle Berlin Atletizm Federasyonu’nun yıllığına bakmıştım. Çok sayıda yetenekli Türk çocuğunun okul yarışlarında dereceye girdiğini, çok iyi dereceler yaptığını gördüm. Ne yazık ki aralarından sonraları hiç atlet çıkmadı. O nedenle, çocuklarımıza, gençlerimize seslenmek istiyorum: İçinde yaşadığınız ülkenin sporda da sunduğu sayısız ve çok nitelikli olanaklarından yararlanın. Aranızdan başarılı atletler, yüzücüler, tenisçiler, jimnastikçiler, eskrimciler de çıksın. Bireysel sporda gelen başarı insanın tüm yaşamında başarılı olmasına da katkı yapar. Ayrıca bu sporlarda aktif olmanızın toplum içindeki saygınlığınıza büyük katkı yapacağını unutmayın.

Berlin 2009’da gözüm madalyaları kazanacak Türk sporcu ararken işte aklıma bunlar geldi.

Herkese iyi bir hafta dileğiyle.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.