BENİM İSMİMİ VERME 

ABONE OL
11:47 - 23/10/2020 11:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BENİM İSMİMİ VERME 

Sene 1983 bir tekstil firmasında çalışıyorum. O dönem Türkiye’den gelen birçok kişi politikayla iç içe herkes kendince Vatan kurtarıyor. İnsan haklarına, işçi haklarına saygılı ve bir hışımla savunucusu tüm işverenleri küçük burjuvaziyi adeta düşmanmış gibi görüyor.

Firmamız Berlin’e yeni geldiği için Sendika yok benim gibi birkaç kişi hızlı bir örgütlenmeye gittik Sendikal çalışmalar, sonuçta Firmaya sendika geldi, tabi birde iş yeri işçi temsilciler lazım. Arkadaşlar beni birinci sıradan aday olarak gösterdiler, sonuçta seçildik, görev dağılımı yapıldı. Zamanı olan bir kişi haftada bir büroda nöbetçi kalıyor.  Çalışan arkadaşların dertlerini dinliyor işveren ile sorunları çözüyorduk. Bu arada çalışan elemanların birçoğu Türkiyeli, Polonyalı, yönetici idareci konumunda olanlarda geneli Alman. Her çalışanın 30 iş günü izin hakkı vardı. Fakat biz herkese aynı zamanda 30 iş günü izin vermemiz mümkün değildi, bir anket yapmaya karar verdik acil ihtiyacı olanlar altı hafta izine gitsin. Diğerleri farklı zamanlarda izinlerini alsın, ikinci senede diğer kişiler altı haftalığına izine gitsin diye bir karar aldık, herkes mutabık kaldı ilk grup tüm izinin alıp gitti diğerleri de farklı dilimlerde izinlerini kulandılar.

İkinci seneye girmiştik yaz tatili izinlerini ocak, şubat ayı gibi tekrar listelememiz gerekiyordu, listeleri görücüye çıkardık, herkes gidecek veya gitmek istedikleri tarihleri yazıyorlar, ustabaşına bildiriyorlar. Benim büroda bulunduğum bir gün bir çalışan arkadaşım kapıyı çalıp içeri girdi, Buyur ettim karşımda el pençe divan duruyor, lütfen otur rahat et dedim biraz çekinerek oturdu, onu rahatlatmak için beni Sizler seçtiniz benim Şefim Sizsiniz biz seçilen sendikacılar sizlerin sorunlarını çözmekle mükellefiz dedikten sonra iyice rahatladı. Belli ki memleketten kalma bir alışkanlık seçilene kadar sen ayaklarına gidiyorsun seçildikten sonra insanlarımız seni gözlerinde öyle bir büyütüyor ki sanki bulunmaz Hint kumaşısın.

Buyur sorunun nedir diye sordum? Bana altı hafta iznimi tam vermiyorlar dedi! Peki geçen sene kaç haftalığına gitmiştin diye sordum? altı haftalığına dedi.  O zaman konuşup herkes bunu onaylamıştı, sen de dahil dedim.

Başladı anlatmaya mecbur bu senede altı haftalığına gitmek zorundayım geçen sene oğlanı everdim bu senede kızın düğünü var bana ustabaşı izin vermiyor bunu tek sen halledersin diye adeta yalvarıyor.

Tamam olur ilk önce ustabaşıyla konuşayım bir çözüm bulamazsak personel şefiyle sorunu çözeriz rahat ol dedim. Çok mutlu olmuştu. Konuşmamız bittikten sonra ayağa kalktı bende kalktım tokalaştık, rahat ol hallederim bu işi dedim. Allahaısmarladık dedikten sonra kapıya doğru yönelirken, senden bir ricam var bu konuştuklarımız aramızda kalsın kimseye söyleme dedi.

Bende bunları ustabaşına ve Şefe söylemezsem izini sarı çizmeli Mehmet ağaya mı isteyeceğim dedim! Baktı doğru ya dedi ve bürodan çıktı.

Bu bana Almanya’da Anadolu insanının belki de ezilmişliğinin verdiği o psikolojiyle kendisini ifade edemeyecek kadar aciz olduğunu göstermişti.

Ali Sönmez

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.