BEN BU BAYRAMI KUTLAYAMAM!

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Doğrusu, Ramazan Bayramını olduğu gibi, ben Cumhuriyet Bayramını da kutlamayacağım! Ramazan Bayramı vesilesiyle yazdığım yazımda da dediğim gibi, bayram kutlamadır, bir şeyleri başarmış, bir şeylere ulaşmış ve mutlanılmış, çok mutlanılmış ya da olumsuzluklardan, istenmeyenlerden, kötülerden, kötülüklerden kurtulunmuş olmanın kutlamasıdır. Her yıl daha büyük coşkuyla kutlanılmasındaki sebep ise, o varılmış güzelliği, daha da güzelliklere, daha yücelere taşımış olmanın, daha yetkinleşişin kutlamasıdır.
Dostlardan gelen her kutlama, hiç kusura bakmasın kimse, aynı Ramazan Bayramında da olduğunca, küfür gibi geliyor bana. Bir Cumhuriyetin birinci yılının kutlanışını tahayyül ediyorum hayal gücümün el verdiğince ve ülke gerçeklerini, bir de bu gün yani 87 yıl sonra gelinen yeri. 87 yıl, dile kolay. Bir aklı başında, sorumluluk sahibi ve kendine verilen ömrü iyi değerlendirmiş bir insanın, ne gelişimlerle ulaşabileceğini düşünün o yaşa, bir de Cumhuriyete bakın. Ülke kibrit çöpü yapamaz haldeyken, süreçte çok çok mesafe kat etti gerçi ama Cumhuriyet adına ne yaptı, nerelere geldi? Burada mı, buralarda, bu halde mi olmalıydık ülkece Cumhuriyet adına?!
Cumhur = Halk, Cumhuriyet = Halkın iradesi doğrultusunda yönetim. Şimdi diyeceksiniz ki: E zaten halkın iradesi, halk istedi, halk kendi seçti kendisini yönetmesini istediğini. Evet, yaklaşık yarı yarıya doğru. Peki kalan diğer yarı, kalanın iradesi ne oldu, nerede o irade? Yok, kurunun yanında kavrulup duruyor, yangın yüreklerden başlayarak, sarıyor her bir yanı. Akan gözyaşı söndürür mü dersiniz her gün daha bir alazlanan bu yangını? Ağlamaktan öte olursa tepki belki!
Toprağını geri kazanma, düşmandan arındırma savaşımının ardından, süratle kendince üretmeye, gelişmeye çalışılarak verilen emekler…
Hâlâ övünmekteyken bir yandan; marşlar eşliğinde, ördük Anayurdu dört baştan diye demir ağlarla. Sümerbanklar, yabancılardan yakayı kurtarma adına, varını yoğunu ortaya koyarak ve büyük özverilerle kurulan kişisel Türk Bankaları, köprüler, yollar, telekomünikasyon, fabrikalar, madenler, topraklar satılırken!..
Her gün pıtrak gibi bitiveren, yabancılara, özellikle de Ruslara ait, denetlenmesi yasak oteller ki içlerinde ne dolaplar döndüğü, ne kuyular kazıldığı bilinemeyecek!..
Kendimiz yasaklıyken, ABD’ne işletme hakkı verilen petrol kuyuları ve uyanık sözleşmelerle, çevrede de çıktığı takdirde, doğal olarak o topraklara da sahip olma yetkisi bu anlamda!..
Atatürk nerdeyse çöl olan Ankara’yı ormana çevirir, bir ağaç kesmemek adına koca binaya yer değiştirtirken Yalova’da, ülkeyi yeşil cennete çevirme gayretindeyken atalarımız. Hz. Muhammet de demişken: Yarın kıyamet kopacağını bilseniz de, fidan dikiniz diye…
Ama şimdi üç beş yandaşa getirim sağlamaya ormanlar katledilir, doğal güzellikler, tarihi miraslar yok edilirken…
O güzelim pastadan, her bir gözü dönmüşün birer dilim kapma gayretleri ve çaput dikecekleri toprağına bayrak niyetine!..
Güzelim vatan parçaları göz göre göre nerdeyse gitmekteyken, daha doğrusu satılmakta, hatta ellerimizle verilmekteyken!..

Düşün açıklama, yazma, yayınlamaya korkarken insanlar!..
Cumhura ”Ananı da al git” Şehide ”Kelle” Askere ” yan yatma” denilirken!..
Göstermelik enflasyon oranları, dünyada emeklisine en çok ücret ödeyen devletiz yalanları, onca işsiz hem de her gün artarak, onca aç, onca şehit… Daha saymayayım isterseniz, zaten hepsi malumunuz!
Hadi söyleyiniz bakalım, bu mu Cumhuriyet? Bu mu kutlanası Cumhuriyet? Başta Atatürk ve tüm emeği geçenler; bu günlere ulaşsın ülke, bu günlere ulaştırsın torunları, satıp savsın diye mi çektiler onca eziyeti. Bu günler için mi şehit oldular, bu acılar çekilsin 87 yıl sonra bile diye mi gazi oldular?!
Eminim ki her gün ama Cumhuriyet Bayramlarında daha bir sızlıyordur kemikleri! Daha bir ağlıyorlardır nur olası yattıkları yerlerinde!
Hiç kimse kusura bakmasın, hiç kimse gücenmesin ama ben kutlayamıyorum bu bayramı, hiç kimsenin bayramını da kutlamıyorum ve atalarımızın da görmeyi istedikleri, arzulanan, özlenen günlere ulaşmadıkça da kutlamayacağım!
Ne siyasi, ne ekonomik bağımsızlığı olmayan…
Başka bir ülkeden izin almadan adım atılamayan…
Kaderini dost maskeli düşmanın iki dudağı arasına terk etmiş…
O topraklarından atmak için can verdiği milletlerin torunları yanında ezik ve onlara yaranmak, yanlarında yer almak için yaltaklanan…
Her geçen gün düşmana biraz daha borçlanan…
O, bu günü armağan etmiş Atasının resmini bile, onlar istemiyor diye kaldırmaya kalkan ki bunu daha da büyük küfür addediyorum Atam, Bayrağım ve Ülkem başta olmakla birlikte kendime, tüm gerçeği görür vatanperver ülküdaşlarımla birlikte.
Böylesi bir ülkede, içim acıyarak, kanayarak yüreğim…
Iıh…
Hiç kusura bakmayın.
Ben böyle ülkede, böylesi şartlar altında bayram kutlayamam. Sizlerinkini de kutlamam.
Hâlâ bayram kutlayabilenler varsa da kutlasınlar.
Neyin bayramıysa ki ben şu durumda, bunu da hiç anlamam.

Yukarıdaki geçen yılki yazımdı…
Ama bu defa inadına, bu defa bilhassa kutlayacağım daha vahim durumda ve kutlanası olmamasına rağmen ülkenin gerçekleri gözlemlendiğinde!..
Hele de onca şehit ve ardında hâlâ dinmeyen, dinemeyecek onca gözyaşı varken!..
Hele de deprem ve kaybedilenler, hâlâ açlar, açıklar ve sergilenenler varken ve de daha önceki deprem vergisi adı altında alınan ÖTV vergilerinden deprem için hiçbir yatırım ve hazırlık yapılmamış, kendisinden kesilen bu vergiler, halkın bilgisi dışında yola, sağlığa ve eğitime harcanmış bunlar da gizlenerek, biz yaptık denilirken ve de tepkiden çekinilerek, yeni bir kılıfla, adına zam değil de güncelleme denip göz boyamaya çalışılırken!..
Ama dedim ya, inadına kutlayacağım her şeye rağmen!..
Çünkü resepsiyonlar ve kutlamaların bir kısmı iptal edildi deprem bahanesiyle!..
Dedim ya bahane!..
Adı üzerinde… Bahane!!!
Cumhuriyet Bayramımızın 88.yılı hepimize kutlu, gelecek günler, ülkem ve gerek üzerinde, gerekse başka ülkelerde yaşayanları için her geçen gün daha kutlanasılıklarla bezeli olsun dilerim. Selam ve saygımla efendim.

Perihan Reyhan Alkan

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.