BEETHOVEN YILI

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ludwig van Beethoven 1770 yılında Almanya Bonn şehrinde dünyaya geldi. Doğumunun 250. Yılı uluslararası kutlanacak. 2020 yılında, soğuk savaş esnasında Batı Almanya’nın başkenti olan Bonn şehri, bu yıl Viyana’dan sonra ikinci müzik başşehir olma yolunda. Yalnız Bonn’da bir yıl boyunca üç yüz konser dinletisi düzenlenecek.

Yılın açılışı görkemli bir operayla yapıldı. Bestecinin yazdığı, bestelediği bu tek opera Fidelio’da eşini zindandan kurtarmaya çalışan bir kadının acısı ve kahramanlığını anlatıyor. Kadın eşi Fidelio’yu kurtarır, fakat çok geç kalınmıştır, zira eşi aklını kaybetmiş durumdadır. Karısının çabaları boşa gitmez, diğer tutukluların da hürriyetine kavuşmalarını sağlamış olur.

İzleyen müzikseverlere yoğun duygulu, müzik becerisi etkisinde tüyler ürpertici bir etki bırakıyor. Aryalar uçsuz bucaksız gezegenimizde gezinirken tutukluların çığlığı gibi barışa, adalete çağrısı fırtınaya dönüşüyor.

Müzik tarihine Viyana klasiklerin en büyüğü olarak geçen Beethoven’in eserlerinde Mozart’ı örnek aldığı sezilir, ama kendi üslubunu aktarır. Eserlerin sayısı azdır, ama etkisi yoğundur.

Hey insanlar kardeş olun, diye haykırarak seslendiği dokuzuncu senfonisi çoktan Avrupa Birliği’nin marşı olmuştur. Ama bu yıl dünya barış marşı olacaktır.

Cumhuriyet gazetesinde Erhan Karaesmen’in yazdığı Leonarda giderken, Beethoven gelirken, makalesini okuyunca Türkiye’de müzikseverlerin dünyadan haberi olduğunu sevinerek düşündüm.

Bu, internet çağında yaşamanın büyük mutluluğu. Aynı zamanda Almanya’da yaşayan Türk toplumunun haberi olup olmayacağını da kuşkuyla bekleyeceğim.

Ocak ayı sonunda Berlin’de muhteşem konser evinde (Konzerthaus) Fazıl Say’ın piyano konseri canlı dinletisi var. Belki Berlinli müzikseverler arasında Türk toplumundan da katılanlar olur. İnşallah kelimesi bu yıl Duden sözlüğüne girdi, artık Almanlar da kullanacak.

Elektronik araçlar yardımıyla, internet kanalıyla dinleme için yeni olanaklar gündemde. Büyük şehirlerde bütün dünyada büyük canlı konser dinletileri tüm yıl boyunca devam edecek.

Konserlere gitme imkânı olmayanlar için, çok güzel televizyon yayınları var. Yalnız şubat ayında Alman-Fransız yapımı ARTE TV’de sekiz konser saydım, yayınlanacak.

Beethoven’in eserlerini üç bölümde incelemek mümkündür. İlk bölümü genel olarak sınıflandırılır, üslubu kapalı, rokoko sanatının etkisini taşır. Kalıplarından kurtulduğu ikinci devrede derin duygu hareketlerinin yankılarını vererek, yepyeni bir tarzın örneğini veriyor. Üçüncü devre ölümüne kadar gelen çağda muhteşem Dokuzuncu Senfoni ve yaylı çalgılar dörtlüsüyle romantizme yöneliyor. İşitme sorunu yaşadığı zaman bestelediği eserler sessizliğini fırtınaya çevirir.

Sonat ustası olan besteci senfoniye insan sesi ilâve etmiştir. Müzik sanatını tek bir sınıfın egemenliğinden kurtararak bütün insanlığa yaymaya çalışmıştır. 1827 yılında vefat etmiştir.

Doğayı tüketen, havayı suyu kirleten insana: Kendine gel, torun ve çocuklarına gezegende yaşama hakkı ver, deme yılı olsun 2020 yılı. Bu görev ve sorumluluğu verecek, insanı uyaracak, uyandıracak en etkili sanat dalı müziktir.

Berlin, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde kurulmuş korolar Beethoven’i tema olarak alıp konser dinletilerinde Avrupa’da yaşayan Türk toplumuna duyururlar, inşallah.

Bu satırları yazarken radyoda işittiğim bir habere çok sevindim. Yeteneklerini yıllar önce keşfettiğim ve iki makalemde tanıtımını yazdığım piyanist Sinem Altan Olivinn müzik grubu Senfoni Orkestrası eşliğinde Aşkım Beethoven başlığıyla, öğrencilere okullarda gösterilmek üzere bir dinleti programı hazırlamış. Özgür Ersoy enstrümanı ile geleneksel, Anadolu ezgilerini klasik müzikle zenginleştiriyor. Aryaları opera sanatçısı Begüm Tüzemen söylüyor. Daha dinlemeden mutlu oluyor, heyecanlanıyorum.

Erhan Karaesmen’in makalesinde belirttiği gibi, Uçsuz Bucaksız Bir Dünyada Gezinirken, başlığıyla yayınlanacak kitabını merakla bekliyorum.

Daha kitabı okumadan başlığı, Beethoven’in müziği ile insanlığı birleştirmeyi amaçladığını anlatıyor. Melodisi zengin, seslerin ürpertici gücü sınırları yok ediyor. Küreselleşmeden bahsedenler yeni bir kavram sanıyorlar.

Bizden önce nice insanlar birleştirici olmuşlar. Devamlı ayrımcılıktan, farklılıklardan bahsetmeyin, hepiniz insanız, kan rengi herkeste kırmızı, göz yaşı tüm insanlarda renksizdir, demişler.

Tarih bugünü anlamamıza, geleceğe yol gösterme amacıyla okunmalıdır. Bu amaca götüren, insanlara öncü olan sanatçıları korumak, eserlerine yeniden can vermek, gelecek nesillere taşımak da sanat severlerin ve aydınım diyen herkesin görevidir.

Müzik ruhun gıdasıdır. Ay ışığı sonatını dinlemeli.

Hoşça kalın, ama müziksiz kalmayın.

İlter Gözkaya-Holzhey

[email protected]

 

Not:

Sinem Altan ve müzik grubu ile ilgili makaleme arşivde bakınız:

Yeniliğe Doğru I, 28.01.2008, Yeniliğe Doğru II, 10.11.2008

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.