BAYRAMDA AĞLAMAK

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bayramlar sevinçlerin, coşkuların, hoşgörülerin sınırlarının alabildiğince genişlediği günlerdir.
Bu günlerde dargınlıklar unutulur, yoksullar, kimsesizler, öksüzler, yetimler hoşnut edilir.
Yani hasımlar heybelerindeki taşı hasımlarına değil, akarsuların derinliklerine dökerler.
Halk Türküleri, halkın söyleyemediklerinin, içine attıklarının dışa vurumudur.

”Bayram gelmiş neyime… ”
Anam anam garibem
Kan damlar yüreğime
Anam anam garibem”
Ayrılık ateşinden yanmış, gurbet ellerinde acısını türkülere döker:
Bayramlar bile sakıncalı oldu.
Cumhuriyet Bayramı sakıncalı. Deprem acısından mı?
Gencecik askerlerimizi katlettiler. Yas ilan edilmedi.
Başbakanı örnek alarak yükselen, köşeleri dönen Acun bile Başbakanın seksen sekiz yaşında ölen annesinin acısına ortak olmak için iptal ettiği programını, yirmi dört gencin, dört polisin katledilmesinde coşkuyla devam ettirdi.
İşini bileceksin. Bir yere yaslanmadan, AKP’ye biat etmeden kazanmayı düşünemeyenler de gittikçe çoğalıyor maşallah.
Bayraklarla donanıp kulluktan, esaretten kurtuluşta ”Acıyı bal eyledik!” Diyemezsin, yasaktır.
Bugün bayram.
Kurban bayramı.
Komşu kesiyor biz de kesmeliyiz diye borçla alınan kurbanlıklar sayesinde çoluk çocuk bol et yiyecek. Bir kısmı da dondurucuya konur gerektiğinde ya da yemekli konuk geldiğinde işe yarar.
Kaç hayvan işkence edilerek kurban edilecek.
Kaçırdığı kurbanlık dananın dört bacağını satırla keserek kurban etme görevini başarmanın rahatlığı ile poz veren kasaplar gene işbaşında olacak.
Çocuklar, kasapların hayvanları peş peşe keşişlerini dehşetle izleyecekler.
Sonrada bu çocukların büyüdüklerinde kız kardeşlerini, nişanlılarını, eşlerini acımasızca kıtır kıtır doğradıklarına şaşırıp kalacağız!
Tarımı, hayvancılığı yok eden hükümet, Türklerin İslamiyeti kabulünden beri ilk kez dışarıdan, Hıristiyan ülkelerinden ithal ettiği hayvanlarla kurban kestirme ilkini Türkiye’ye yaşattı.
Geçen yıl getirilen Anguslar sinirli bulunduğundan, başbakanın ”Jaguar arabalara binmeyin!” emri de göz önüne alınarak vatandaşlara Limuzin markalı sığırlar getirildi.
Artık vatandaş Şarole (Türkiye’de Şavrole ), Heraford, Angus ve Limuzin’lerden seçtikleri kurbanlarla İslami yükümlülüklerini yerine getirecek.
Böylesine acılarla, kederlerle dolu bir bayramı yaşamamıştık.
Bir tarafta suçu doğal afete yüklediğimiz depremde can veren insanlar.
Devlet malı deniz inancıyla çimentodan, demirden çalarak ucuz geldiği için dere, deniz kumunu kullanan mütahitin, görevini savsaklayan mühendisin, oy kaygısı ve rüşvet düşkünü belediyecilerin eseri çürük binaların, okulların altında kalan insanların, çocukların öğretmenlerin ölümlerinin sorumlusu olarak tanrıyı göstermek alışıla gelen sahtekârlığa karşı durmak kimin haddine?
Ya geride annesiz, babasız, kocasız, eşsiz ve de evsiz kalan haramzade kurbanları!
Hangi bayramı kutlayacak bu insanlar.
Bir tarafta bitirilmesini istemeyenlerin kanatları altındaki terör cinayetleri sonucu yitirdiğimiz yaşamın baharındaki askerlerimiz. Üstelik terör artık sadece bir bölgede değil, yurdun her tarafında, her bölgesinde.
Hükümet sus-pus, sadece başbakan bağırıyor çağırıyor, ana muhalefete hakaretler ediyor.
PKK’nın siyasal uzantıları açıkça terörü destekleyerek, ülkenin bölünmesi için ne gerekiyorsa yapıyor, tüm cumhuriyet değerlerine saldırıyorlar.
Açıkça cinayetleri alkışlıyorlar. Ana muhalefet milletvekili yedi sığırı boğaz köprüsünden geçiremiyor, emniyet güçleri anında yolunu kesip, CHP’ye gözdağı verirken, BDP Milletvekilleri emniyet amirlerini TV’ler naklen yayındayken tokatlayabiliyorlar.
BDP’liler ya başbakana ”Kafayı Yemiş” diye hakaret ediyorlar ya da ”Nerenize batıyor, h….tir ” çekip küfür ediyorlar.
Arınç’da civanı için iki gözü bir çeşme ağlayıp helak oluyor.
BDP, saldırıda sınır tanımıyor.
Terörist cenazelerini bin yıldır birlikte yaşadıkları Türk ve Kürt halklarını birbirine düşman etmenin aracı olarak kullanıyorlar.
Karnındaki çocuğuyla katlettikleri Kürt kökenli annenin, sokaktan geçen masum insanların kahpece öldürülmelerinden siyasi getirim kazanmaya çalışıyorlar.
Açıkça, ya istediklerimizi verirsiniz ya da ülkeyi kana boyarız tehdidini savuruyorlar.
Nedir istedikleri?
Ülkenin bölünmesi, terörist başının salıverilmesi.
İktidar, yalvar yakar terör uzantılarını meclise getirmeye çalışıyorlar.
Hangi demokratik ülke kırk bin insanın katilini kahramanlaştırır?
Her gün, yurdun dört bir tarafından şehit cenazelerine gözyaşı yetmiyor.
Başbakan haçlı ittifakı içinde Kaddafi’nin linç edilmesindeki payının getirisini bir türlü alamıyor. Aferin çekiyorlar.
Başbakanın işi gücü Arap kardeşlerinin başına bayram diye Amerikan İslam’ını sarmalamak.
İsrail’e gücünü göstermek için gönderdiği maceraperestleri İsrail Askerleri derdest edip geldikleri yere postaladı.
Başbakan bu biçim bozgunlara alıştı.
Damarlarını şişirerek ana muhalefete hakaretler eder, bozuntuya vermez.
G 20’de eline yazılıp verilen yazıyı okumakta zorluk çekiyordu. Dersine çalışamamış. Karşısında ayna da yok ki vaaz verir gibi okusun.
Kendisinin kankası, Davutoğlu’nun kardeşi aşiret ağası Barzani arkası ABD’nin verdiği güvenceyle ”Kandil’deki PKK’ya dokundurmam” Dedi ve gitti.
Bir Allahın kulu çıkıpta; Yahu Başbakanımız öyle tavşana kaç, tazıya tut der gibi terörle mücadele olmaz. Görevin Kaddafiyi, Başer Esad’ı bertaraf etmek değil, Kandildeki terör yuvasını bertaraf etmektir.” Diyemiyor.
Diyenler, PKK ile savaşanlar Silivri Toplama Kamplarında.
Onların eşleri, çocukları, kocaları, anneleri yas içindeler.
Hangi bayramı kutlayacaklar?
Türkülerin dediği gibi:
”Bugün bayram günü derler
Dostla düşman bir olur…”
Bu mısralar size göre değil elbette.
Bu bayramlarda gözyaşı dökenlerin türküsü.

Siz sağınızda Fetullah Gülen, solunuzda Barzani ve Talabani.
Arkanızda ABD ve İkiyüzlü Avrupa
Kol kola şarkınızı söylüyorsunuz avaz avaz:

”Beraber yürüdük bu yollarda!”

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.