BAYRAĞI GENÇ ARKADAŞLARA DEVRETTİM

ABONE OL
11:52 - 23/10/2020 11:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BAYRAĞI GENÇ ARKADAŞLARA DEVRETTİM

Yüksel Pazarkaya, Türkischrer Schriftsteller und Übersetzer  wurde in İzmir geboren. Nach seiner Schulzeit in der Türkei kam er 1958 nach Deutschland . Nach einem Diplom als Chemiker in Stuttgart begann er ein Studium der Germanistik und Philosophie und pormovierte 1973 in Literaturwissenschaft. Seitdem arbeitet er als Schriftsteller und Übersetzer.


In den Jahren  1986-2003  war er als Rundfunkredakteur und Leiter beim WDR in Köln in der Türkischen Redaktion (unter den Türken bekannt als Köln Radyosu) beschäftigt.


Pazarkaya: İzmir doğumlu olan yazar, burslu öğrenci olarak yükseköğrenim görmek amacıyla 1958 yılında Almanya’ya gelmiştir. Bu ülkede Türk ve Alman Toplumlarına verdiği üstün hizmetleriyle tanınan değerli göçmen Türk edebiyatçı Pazarkaya, uzun yıllar Köln Radyosu’nun müdürlüğünü yapmıştır.  Aynı zamanda Türk Edebiyatının ve Türk yazarlarının Almanya’da tanıtılmasına da öncülük etmiş olan Pazarkaya, 1987 yılında Almanya Cumhurbaşkanlığı Liyakat Nışanı’na layık görülmüştür.
Almanya’da yaşayan Türk asıllı edebiyatçıların önde gelen isimlerinden biri olan yazar, 40 yılı aşkın süredir Türk ve Alman edebiyatıyla yakından ilgilenmiş ve çevirileri ve özgün eserleriyle hak ettiği üne kavuşmuştur.


ha-ber.com olarak biz de geçtiğimiz günlerde 75. yaşına giren Pazarkaya’yı kutluyor, NRW Muhabiri ve yazarımız  Rıza Almalı’nın kendisiyle yaptığı söyleşiyi yayınlıyoruz.


Pazarkaya: Köln Radyosu’nda Bayrağı Severek Genç Arkadaşlara Devrettim.


1) Gençliğinizde sizi en fazla etkileyen kişi kim oldu?


Pazarkaya: İzmir Yıldırım Kemal Bey İlkokulu ile Namık Kemal Lisesi’ndeki hemen bütün öğretmenlerim. İstanbul Şehir Tiyatrosu sanatçısı Reşit Gürzap. Hepsini rahmetle anıyorum.


2) Burslu öğrenci olarak önce Stuttgart’ta kimya dalında yükseköğrenim gördünüz, ancak daha sonra Alman Dili ve Edebiyatı’na yöneldiniz ve bu dalda ise doktora yaptınız. Sizi kimya formüllerinden şiir ve edebiyata yönlendiren neden neydi?


Pazarkaya:  Kimya lisede matematikle birlikte en sevdiğim dersti. Almanya’da kimya eğitimi için burs sınavını kazanınca, bu fırsatı değerlendirdim. Yüksek Kimya Mühendisi oldum. Edebiyata ilgim ise, kimyadan yola çıkmıyor. Lise yıllarımdan başlayarak içten gelen bir istek ve eğilim oldu. Kimya ile edebiyat çalışmalarım arasındaki ilgi ve ilişki, ilgilenen bir edebiyat bilimci çıkarsa günün birinde, onun araştırma konusu olabilir.


3) Stuttgart Üniversitesi’nde on yılı aşkın bir süre asistan ve öğretim üyeliği görevlerinde bulunduktan sonra Köln Radyosu Baden- Württemberg Eyaleti muhabiri oldunuz. Radyoda çalışma fikri nasıl oluşmuştu sizde?


Pazarkaya: 1962-69 yılları arasında Stuttgart Üniversitesi tiyatrosunu yönettim. 1963 yılında Stuttgarter Zeitung için yazmaya başladım, 1965 yılından itibaren zaman zaman Frankfurter Allgemeine Zeitung’da sanat sayfasına yazmaya başladım.
1964 yılı 1 kasım günü Köln Radyosu günlük Türkçe yayınlara başladı. Ben Stuttgarter Zeıtung muhabiri olarak Stuttgart’ta bir etkinliği izliyordum. Aynı etkinliği izleyenler arasında o zamanki SDR yabancı dil yayınları redaksiyon başkanı Bayan Roschmann da vardı. Bana gelip, Köln Radyosu Baden-Württemberg muhabirliği teklif etti. Hemen işe başladım. Yani üniversitedeki görevlerin yanı sıra.


4) 1986 yılında ise  Köln Radyosu  Müdürlüğü görevine getirildiniz. 17 yıl yöneticiliğini yaptığınız Köln Radyosu, geçtiğimiz Kasım ayında 50. yayın yılını kutladı. Hangi duygularla Köln Radyosu’ndan ayrılmıştınız?


Pazarkaya: Köln Radyosu Türkçe yayınları kurulunca, redaksiyonun başına hep Türkçe bilmeyen Alman redaktörler getirildi. 1985 yılı sonunda o zamanki yönetmen rahmetli Hubert Knich emekli olunca, ilk Türk yönetici olarak, Stuttgart’a gelip, bana öneride bulundular. Ailece 25 yıl yaşadığımız Stuttgart’tan kalkıp Köln’e taşınma işini çok düşündük. 14 yıldan beri de Stuttgart Volkshoschule’si Yabancı Diller bölüm başkanıydım. Yani işim de mükemmeldi. Ama hem WDR yöneticilerinin ısrarları karşısında, hem de Köln Radyosu’nun işlevini çok önemsediğim ve radyo işini sevdiğim için, sonunda kabul ettim. Köln’e taşındık, 1 ocak 1986 itibariyle yönetim görevine başladım. Bu görevde emeklilik yaşı gelince, bayrağı seve seve genç arkadaşlara devrettim.


5) Köln Radyosu ile ilgili başınızdan geçen ilginç bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?


Pazarkaya: Özellikle 70li yıllarda Türkiye’den ziyarete gelen hemen her bakan, Büyükelçilik aracılığıyla Köln Radyosu muhabirliğinden atılmamı, komünizm propagandası yaptığım suçlamasıyla WDR yönetiminden ısrarla istedi. WDR yönetimi için, basın yayın özgürlüğü en önemli ilke olduğundan, suçlamanızın kanıtını gösterin, dendi. WDR yönetimine, bana, dolayısıyla basın yayın özgürlüğüne sahip çıktığı için bugün de gönül borcu duyuyorum.


6) Köln Radyosu’nun geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?


Pazarkaya: İlk 30 yıl Köln Radyosu Almanya’daki Türklerin yaşamında vazgeçilmez bir kurumdu. Türkiye, Almanya ve dünya haberleri için tek kaynaklarıydı. Almanya’nın yasaları, iş ve özel yaşam koşulları konusunda tek bilgilendirici ve aynı zamanda birlikte getirdikleri kültürü besleyen tek kaynaktı.
İnanılmaz gibi, ama Almanya’daki Türklerin yüzde 52’si Türkçe yayını her akşam sürekli dinliyordu. Ara sıra dinleyenlerin katılmasıyla bu oran yaklaşık yüzde 90’lara varıyordu. Köln Radyosu, Almanya Türklerinin kimlik ve kişiliklerinin ayrılmaz bir parçası olmuştu.
1990’lı yılların ortalarından itibaren Türkçe televizyonların uydu yoluyla art arda Almanya’daki Türklere de günün 24 saatinde ulaşmasıyla, bu oran hızla tekli sayılara düştü. Yayının içeriği de ister istemez, Türkçe televizyonların yoğunlaşmadığı Almanya konularına odaklanmaya başladı. Almanya genelindeki yayınlar, kısıla kısıla Kuzey Ren Vestfalya eyaleti ve Bremen ile sınırlı kaldı. Gerçi teknolojik gelişme sayesinde bugün istenirse bilgisayar ve bilgisunar üzerinden dünyanın her yerinde izlenebilir. Ama bu, dinlenirlik oranında yükselmeye yol açmadı.
Köln Radyosu’nun geleceği, televizyonlar döneminde hep tartışılageldi. Gerekli mi, son verelim mi, diye. Bugün de aynı tartışma sürüyor. Bana kalırsa, Almanya toplumunun ikinci sırada gelen anadili Türkçe’ye, bu yayının sürdürülmesiyle saygı gösterilmelidir. Korkarım, birkaç yıla değin bu saygı bitecek.


7) 24 Şubat’ta 75. yaşını kutlayan emekli bir edebiyatçı olarak şu günlerde ne yapıyorsunuz?


Pazarkaya: Edebiyatçının emeklisi olmaz. Köln Radyosu’ndan emekli olduktan sonra çok sayıda telif ve çeviri kitap yayınladım. Eskiye göre daha yavaş da olsa bu işlere devam ediyorum.


8) Sizin için insanlık tarihinin en önemli icadı nedir?


Pazarkaya:  Yazı.


9) Hangi  olağanüstü  yeteneğe sahip olmak isterdiniz?


Pazarkaya:  Hiç. Tanrı’nın verdiği yetenekleri daha fazla, daha iyi geliştirecek koşullara sahip olmak isterdim. Ama benim böyle bir şey istemeye de hakkım yok. Kendimi bildim bileli halime şükrediyorum.


10) Göçmen bir edebiyatçı olarak bize hangi üç kitabı okumayı tavsiye edersiniz?


Pazarkaya:  Sait Faik, Yaşar Kemal ve Aziz Nesin’den hangi kitabı isterseniz. Üç de şair adı vereyim: Nâzım Hikmet, Orhan Veli, Behçet Necatigil… Üç dediğiniz için, üçle sınırlı tutuyorum.


11) Bilim ve teknikte dünyanın öncü ülkelerinden biri olan Almanya, Göçmenlerin entegrasyonu ve göçmenler politikası  konusunda da öncü olabilecek bir ülke mi sizce?


Pazarkaya:  Amerika, Kanada, Avustralya ve Yeni Zellanda gibi olması güç. Almanya gibi ulusal bir devlette entegrasyon/uyum politikası da ekonomik, siyasi ve kültürel çıkarlara ayarlı. Dünyadaki zenginliğin yüzde 90ına dünya nüfusunun yüzde biri sahipken, yoksulların varlıklı ülkelere yığınsal göçü gelecekte daha da büyüyecektir. Bunun getireceği sorunlardan entegrasyonla uğraşmaya olanak olmayacaktır.


12) Bir günlüğüne Almanya’nın  yönetimi size verilseydi değiştireceğiniz ilk şey ne olurdu?


Pazarkaya:  Başkenti tekrar Bonn’a taşırdım.


13) Hangi ünlü bir şahsiyeti (kişiyi) bir akşam yemeğinde kendi evinize  severek davet etmek isterdiniz?


Pazarkaya:  Yaşasaydı Atatürk’ü…


14) Devamlı yanınızda bulundurduğunuz şey nedir?


Pazarkaya:  Eşimin resmiyle evin anahtarı.


15) Hangi yarışmada severek jüri üyesi olmak isterdiniz?


Pazarkaya:  Hiçbir yarışmada…


16) Evde en  sevdiğiniz uğraşı nedir?


Pazarkaya:  Yazmak, okumak, biraz da sohbet.


17) En iyi pişirdiğiniz yemek?


Pazarkaya:  Tavada yumurta.


18) En sevdiğiniz tatil beldesi ?


Pazarkaya: Gökçeada.


19) Yalnız ıssız bir adaya gönderiliyorsunuz. Yanınıza üç şey almanıza izin veriliyor. Neleri alırdınız?


Pazarkaya: Eşimi, eşimin sevdiği bir arkadaşını, çocuklarımızdan ve torunlarımızdan bizimle ıssız adaya gelmek isteyen birini.


20) Son olarak bize en beğendiğiniz atasözünü hediye eder misiniz?


Pazarkaya:  Cömertliğim tuttu. İki atasözü hediye edeyim:


“Can canın yoldaşıdır.”
“İnsan dilden yeter dilden biter.”

Söyleşiyi hazırlayan: Rıza Almalı

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.