BATININ AÇMAZI

ABONE OL
18:13 - 01/10/2020 18:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BATININ AÇMAZI


Yaratıklar içinde düşünebilen, konuşabilen, yaratabilen ve en iyi örgütlenebilen insanoğlu asıl gereksinim duyulacak barışı bir türlü içselleştiremedi.
Düzenin her bozulduğu, bir arada yaşamanın güçleştiği dönemlerde yeni dinlerin, yeni peygamberleri olarak sunulan insanlar bile barışçıl bir düzeni tam olarak kuramadılar.
Karşı olanların şiddetine, inananlarının çoğalmasıyla karşı şiddetle karşılık verdiler.
Gücü ele geçirdiklerinde inançlarını zorla kabul ettirmeye başladılar.
Karşı inançta düşman kalmayınca inançlarını yorumlayarak mezhepler yaratıp birbirlerini öldürmeye yöneldiler.
Barış ve eşitlik için ortaya çıkan din, dini tekellerine alan din adamları eliyle nefretin, şiddetin ve savaşların kaynağı oldu.
Dogma düşünmeyi tutsak etmişti.

Uzun uğraşlar, savaşlar sonunda din dukalıkları yıkılarak kurulan ulus devletlerle bilimin önünü açtılar.
Batı, bilimi rehber edinerek aydınlanma dönemini başlatmıştı.
Yıllarca süren mezhep savaşlarının arkasında bulunan din adamlarını zorla tapınaklarına tıkıştırarak özgürleşen düşünce ile gelişmenin, uygarlığın önünü açmıştı.

Tekniğin gelişmesi kapitalizmi yarattı.
Kapitalizm, paylaşma yerine tekelleşmeyi seçerek derebeylerin, toprak ağaların yerine sermaye patronlarını yarattı.
Kapitalizm tekniğin, buluşların kazandırdığı servetlerinin sorgulanmasını din silahıyla engellemeyi seçti.
Ülkeleri çıkarını koruyacak politikacılarla yönetmeyi başardılar.

Aydınların öncülüğünde demokrasi geliştikçe ödün vermek zorunda kaldılar.
Sosyalizmin umut olmaya başlamasıyla kapitalizmin zoraki ödünlerinden geniş halk kesimleri da yararlandı. 
Örgütlü toplumların, kapitalizmden söke söke aldığı haklar artık doyum noktasına gelince ulusla arası dayanışma yadsınmaya başladı.
Sosyalizmin dağılmasıyla rakipsiz kalan kapitalizm, verdiği ödünleri teker teker geri alırken, yoksul ülkelerin sömürülen halkları sosyalizmin yıkılışını coşkuyla kutlarken başına gelecekleri düşünemeyecek kadar yozlaşmışlardı.

Rakipsiz kalan emperyalizm, düşman yaratmadaki becerisini kullanmakta gecikmedi.
Yeni düşman İslam’dı.
İslam ülkeleri, yeraltı zenginliklerine rağmen halkı yoksul ve eğitimsizdi.
Yeni dünya düzeni önünde en önemli ülke Türkiye idi.
Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen demokrasiyi benimsemiş, laik bir hukuk devleti olarak diğer İslam ülkelerine kötü örnek oluyordu.
Irak, Libya, Suriye, İran emperyalizme kafa tutma inatlarında direniyorlardı.
Türkiye’de merkez ve merkez sol partilerin tutarsızlıklarının da katkısıyla hazırlayıp vitrine çıkardıkları Siyasal İslam partisini iktidara getirdiler.

Irak, ABD, Avrupa ve AKP hükümetinin desteği ile parçalandı, bir buçuk milyon Iraklı Müslüman öldürüldü.
Saddam idam edildi.
Türkiye’de Laik devletin en önemli kurumları; TSK, bağımsız yargı, basın AKP’nin öncülüğünde kurulan kumpaslarla etkisiz duruma getirildi. 

Arap Baharı kurgusuyla Arap halkını ayaklandırdılar, Libya’yı NATO saldırısı ve Türkiye’nin katkısıyla parçaladılar.
Kaddafi’yi linç ettirdiler.
Mısır Halkı Müslüman Kardeşlerin iktidarına katlanamayıp, Mursi’yi alaşağı ettiler.
Müslüman Kardeşlerin Türkiye ayağı AKP, Suriye’ye karşı İslami Terör örgütlerini (IŞİD, El Nusra) destekledi.

Bu cinayet çeteleri Türkiye’de kamplarda eğitildi. 
Suudilerin ve Katarın parasını ödediği paralarla batıdan alınan silahları Türkiye, MİT rehberliğinde İslami Terör örgütlerine TIR’larla taşıdı.
Bu terör örgütlerinin vahşetine dünyanın tepkisi nedeniyle batı tavır alıyormuş gibi göründü.
Bu sahte tavrının bedelini Paris’te masum insanların katledilmeleriyle ödemek zorunda kaldı.
Batının çirkin politikacılarının aymazlığı kendisini bu açmaza sürükledi.

Üç milyon Suriyeliyi plansız, programsız Türkiye’ye dağıtan Erdoğan, güney doğuyu PKK’ya diğer bölgeleri de Suriyeli sığınmacılar gölgesinde IŞİD’e teslim ederek teröre yataklık ettiğini sağır sultan bile duymuşken batı üç maymunları oynadılar.

Merkel’in son demlerinde barış ödülü hevesiyle sığınmacı meleği rolüne soyunması ile ortağı CSU’nun ipleri koparma resti ile panikleyip soluğu hiç sevmediği Erdoğan’ın yanında aldı.
Erdoğa’ın beklediği desteği veren Merkel, işi rüşvete kadar götürdü.
Avrupa’lı politikacılarının hızla batı değerlerini tepelemelerine eskiden sokağa dökülen milyonlarca insan terör korkusuyla seslerini bile çıkaramaz oldular.

Siyasal İslam ortaklığıyla Arap petrollerini sömürme hayalinin ulaştığı nokta kan ve gözyaşı oldu.
IŞİD’in acımasızca savunmasız insanları öldürmelerine, Suruç’ta, Diyarbakır’da Ankara’da sessiz kalan, kendi insanları katledilince savaş çığlıkları atan Fransa, özgürlük ve eşitlik devrimini yapan Fransa ile örtüşüyor mu?
1.Körfez savaşında barış için sokaklara dökülen yığınlar, sendikalar, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri;
Milyonlarca suçsuz insanın terörle, ABD, İngiltere, Fransa bombalarıyla katledilirken neredesiniz?

İşte batının açmazı da burada ortaya çıkıyor.

Yıldız AKALIN

 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.