BASINIMIZ

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Geçtiğimiz hafta Lizbon’da NATO zirvesi yapıldı.
Zirvenin en önemli konusu ünlü “füze kalkanı” idi.
Kime karşı olduğu her ne kadar mutabakat belgesinde yer almamış olsa da bu kalkanın NATO ülkelerini hangi ülkeden gelecek tehdide karşı koruma amacı taşıdığını sağır sultan bile biliyor.
Benim bu yazımda ele almak istediğim füze kalkanı ve NATO’nun yeni stratejik konsepti değil.
Söylemek istediğim Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katıldığı zirveden haber veren basınımızın bir türlü değişmeyen tavrı.
Bir kere Türkiye’nin bu füze kalkanı meselesindeki tutumunun olumsuz olduğu aylardır yazılıp çiziliyor.
İran’la olan ilişkilerimizin gelişmesi nedeniyle tehdidin geldiği ülkenin İran olarak zikredilmemesi için çaba harcandığını da biliyoruz.
Sonunda Türkiye NATO’nun yeni stratejik konseptini önceki çekincelerine karşın kabul etti Lizbon’da.
Buna da diyecek bir şey yok.
Sonuçta politika bir alma verme oyunu.
Fakat bizim basın olayı futbol maçına döndürmeyi bir kez daha başardı.
Son birkaç gündür ballandıra ballandıra kazandığımız büyük başarıyı yazıyorlar.
Bu arada magazin üslubu da hemen devreye giriyor ve işin aslından öyle bir uzaklaşıp yayın yapıyorlar ki, sanki NATO ülkelerinin devlet ve hükümet başkanları Lizbon’a bir okul toplantısına gitmişler ve eğlenme amacıyla bir araya gelmişler.
Kadınların giysileri, liderlerin birbirlerine bakışları, aile fotoğrafında ikinci sırada kalan Sarkozy’nin “kıskanması”, vs.; bunlar dehşetengiz bir şekilde Türk okuruna/izleyicisine en önemli konularmış gibi takdim ediliyor.
Hatta daha da ileri gidip Cumhurbaşkanımız toplantı masasında otururken arkasından geçen ABD Başkanı Obama’nın Abdullah Gül’ün sırtına elini koyması neredeyse bir müjde (!) olarak veriliyor.
Böyle bir haberin ulusumuza ve Cumhurbaşkanına haksızlıktan da öte saygısızlık olduğunu düşünüyorum.
Neden bu denli her şeyi magazinleştirdi medyamız, bunun çeşitli nedenleri var kuşkusuz.
Medyamızın bu enformasyondan çok dezenformasyon sonucu veren tavrının nedenlerini bu yazının sınırlı çerçevesinde irdelemek mümkün değil.
Fakat okurun/izleyicinin asıl görmesi gerekenleri perdeleyen, doğruların yansıtılmasından çok insanları yüzeysel bilgilere boğup sağlıklı düşünmelerine engel olan bu üslubun demokrasiye de zarar verdiğini unutmamak gerek.
Ne yazık ki, birkaç ciddi gazete ve televizyon kanalı dışında neredeyse tüm medyamız bu furyaya kapılmış gidiyor.

Herkese iyi bir hafta diliyorum.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.