BARZANİSTAN TÜRKİYE’NİN SORUNU DEĞİL Mİ?

ABONE OL
18:50 - 01/10/2020 18:50
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra ülkenin kuzeyinde Barzani liderliğinde bir Kürt devletinin temelleri atıldı. Irak’ın işgalini fırsat bilen ayrılıkçı Kürtler ABD ve İsrail’in desteğiyle kendi kurumsal yapılarını oluşturmaya başladılar. Ekonomik alanda, merkezi hükümetten bağımsız olarak bazı yatırımlara giriştiler.
Ülkeleri emperyalist işgal altındayken ve her gün Irak’ta oluk gibi kan akarken Barzani ve müttefikleri işgalcilerle işbirliği içinde kendi devletçikleri için çaba gösterdiler. Barzanistan’ın, Irak merkezi yönetiminden ayrışmasında AKP hükümetinin desteği de yadsınamaz. Türkiye’nin “Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması” konusundaki geleneksel tavrı AKP tarafından terk edildi. Bunun yerini, mezhepsel ve etnik kökende politik ilişkiler geliştirme anlayışı getirildi. Bu da Irak’ın, dolayısıyla tüm Ortadoğu’nun daha da istikrarsızlaştırılmasına neden oldu.

Irak’taki bölünmeyi önlemek, kuzeydeki uydu devletçiği ortadan kaldırmak için Maliki yönetimi askeri önlemler almakta. Irak ordusuyla peşmergeler çatışmaya giriyorlar. Bu durum en çok da Türkiye’nin lehine. Çünkü bölücü terörün üslendiği yer Irak’ın kuzeyi. Ayrıca burada kurulacak uydu devlet, uzun vadede ülkemizin güneyini de içine almayı hedeflemekte.
21 Kasım sabahı Pakistan’a gitmeden önce RTE’nin Irak’la ilgili basına yaptığı açıklamalar dikkat çekicidir. “Baştan beri korkumuzdu, endişemizdi; yani burada bir iç savaşa rejim bu işi götürmek, taşımak istiyor. Bunu Allah göstermesin bir mezhep savaşına taşıyabilirler endişesini hep taşıdık. Şu anda bu korkulanlar yavaş yavaş olmaya başladı. Bu bizi endişeye sevk ediyor. Bu aynı zamanda bir petrol kavgası da olabilir yani onu tahrik ve teşvik eden aynı zamanda o da olabilir. Niye? Çünkü ‘Sen bize elindeki petrolden merkezi hükümetin bilgisi, haberi olmadan satış yapıyorsun.’ havasında merkezi yönetim kendisini böyle göstererek, bunu bahane ederek burada böyle bir saldırının içerisine giriyor; ama işin altında çok daha farklı nedenler yatmaktadır. Şu andaki Irak’ın merkezi rejimi sıkıntıların içerisindedir. Dolayısıyla burada gerek Kürtlerin, gerek Türkmenlerin, gerek Arapların belli bir dayanışma içerisinde olması Maliki yönetimini bir sıkıntıya sokacaktır. Maliki yönetimi de maalesef Türkiye ile olan bağlarını çok farklı bir şekilde kopardı. Atılan olumlu adımları çok farklı bir şekilde kopardı. Hatta zaman zaman çok garip bir şekilde tehditler sallamak suretiyle, bizim iş adamlarımıza yönelik bazı olumsuz yaklaşımlar içerisine girdiler. Bunlar şık olmayan şeylerdir. Siz bir anlaşma yapıyorsunuz, anlaşma yaptıktan sonra aynen yani mahalle arasındaki çocukların birbirleri ile kavga etmeleri gibi ‘ben bir daha size gelmeyeceğim’ der gibi çekip gidiyor ve o iş adamını da ortada bırakıyor. Böyle saçmalık olur mu- Anlaşma yapmışsın, vaadin var, akdin var, bu anlaşma biter, orada yapılanlar yapılır, işler teslim edilir sen de ödemeni yaparsın ondan sonra bir daha iş vermezsin o ayrı bir konu. Ama bu ayrı bir konu. Bu hiç bir zaman adil bir yönetime yakışan şey değildir. Sizin kendi içinizdeki kavganız başka bir olaydır ama çok farklı bir ülkeden gelip orada iş almış olan bir iş adamına karşı tavrınız velev ki o ülkeye karşı bir kininiz dahi olsa farklıdır.” Önünde hazırlanmış bir konuşma olmayınca ne dediği pek anlaşılmıyor, Türkçe kuralları tepetaklak oluyor. RTE’nin bu sözlerindeki dil yanlışları ile sözcük dağarcığındaki kıtlık ayrı bir yazı konusudur. Burada üzerinde duracağımız konu, Türkiye’nin geleceğini yakından ilgilendiren bir konudaki düşüncelerdir.
RTE, Bağdat-Barzani çatışmasının önce mezhep çatışması olabileceğini söylüyor. Sonraki tümcede ise petrol savaşı olma olasılığından söz ediyor. Konuşmada hep olasılık tümceleri var. Bir ülkenin başbakanı, burnunun dibindeki çatışmaları, siyasal gelişmeleri olasılıkla açıklar mı? “Bu değilse odur.” mantığıyla gelecek yönlendirilebilir mi? Her şeyi sayıyor, bir şeyi söyleyemiyor. Barzanistan’ın, Irak’ın toprak bütünlüğünü bozduğunu, Maliki’nin de ülkesinin birliğini sağlamaya çalıştığını anlatamıyor. Neden mi? Kürdistan bir ABD-İsrail projesi. Kendisi de BOP eşbaşkanı. Nasıl karşı çıksın kendisinin de onayladığı, rol aldığı bir projeye? Üstelik Barzani, AKP Kongresinde “Türkiye seninle gurur duyuyor!” bağırışlarıyla ayakta alkışlanmadı mı?
Irak’ın kuzeyindeki oluşum, Türkiye’nin bölünmesini tetikliyor. Türkiye’nin yanı sıra Suriye ve İran da hedefte Büyük Kürdistan için. Maliki, kuzeye yürüyerek Türkiye’nin de bütünlüğünü savunuyor. Ankara’nın gözü kapalı desteklemesi gereken bir hareket bu. Ancak tam tersi oluyor. Ankara’dakileri, Türkiye ve Irak’ın toprak bütünlüğü ilgilendirmiyor. Onlar için varsa yoksa Atlantik çıkarları. Ne günlere kaldık? Hançeri, kalbimize bizi yönetenler saplamakta.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.