BARIŞ VE ÇOCUK

ABONE OL
18:21 - 01/10/2020 18:21
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BARIŞ VE ÇOCUK

Didim 19. Barış Şenliği 31 Ağustos – 1 Eylül 2014 arasında yapıldı. En çok çocukların barışa ihtiyacı var sloganı, programa hakimdi. Çocuklar barışı algıladıkları gibi çizdi, büyükler barış için yürüdü ve barış meşalesi yakıldı.
Türkiye’nin her yöresinden şenliğe katılan herkes Didim’den dünyaya seslendi. 

Belediye Başkanı A. Deniz Atabay davetiyede sesimize ses veren de, güç veren de, sesimizi duyuran da var olsun, diye yazdı.
Son dönemde dünyanın barış ve huzura ihtiyacı var. Yakın komşu ülkelerde yaşanan savaşların verdiği sıkıntı ve acıları Türk halkı yüreğinde hissediyor. Sığınmacı sorunu ile savaşın kötü etkileri ülkede bizzat yaşanıyor. İstemeden şiddete maruz kalan, şiddet ortamında büyüyen çocuklar huzur ve kardeşlik hayalleri düşlüyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün yurtta barış, dünyada barış prensibi ülke insanının kalbine girmiş.
Kavga, ayrıştırma, ötekileştirme ve nefrete burada yer yok.
Barış özlemi mıknatıs gibi Türkiye halkını bu yaz Didim’e çekti. Kadınlar da kahkaha atabildi.

Barış ve Çocuklar panelinde moderatörlüğü yapan Önder Turan, çocuklar el ele çember şeklinde barışı çizerken, büyükler silah depoları tükensin, diye savaşa devam ediyor, dedi.
İkinci Paylaşım Savaşı’nın sona ermesinden sonra, 23 yıl önce 1 Eylül barış günü olarak ilan edildi. Buna rağmen savaşlar devam etti.

Panelistler Türkiye etrafında yapılan savaşların asıl nedenlerini anlattılar. İlk konuşmacı Abdullah Manaz, Ortadoğu’da yaşanan savaşların altında emperyalist güçlerin parmağı var. Savaşın temelinde su ve petrol yatıyor, diyerek konuşmasını özetledi.

İkinci konuşmacı Faik Bulut, toplumlar kendi sorunlarını kendi çözemezse, biri gelir çözmeye kalkar. Çocuklar iyi eğitim alarak, alternatif politikalarla yönetilirse barışı daha iyi anlayacaklar, dedi.

Kamuran Karaca, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları sözleşmesinden yola çıkarak UNİCEF raporlarına göre savaşlarda ölen, yurdunu terk etmek zorunda kalan çocukları sayılarla verdi. Savaşlar çocukların yaşam hakkını elinden alıyor. Dini kötüye kullananların kız çocuklarına uyguladıkları şiddet şekillerini dinlerken salonda büyük bir hüzün vardı.
Barış isterken ailede başlayarak okulda, toplumda çocuk eğitiminin önemi bu panelde gözler önüne serilmiş oldu.

Soru ve cevap kısmında ben bir şiir okumak istedim. Moderatör Önder Bey, Dünyayı bir günlüğüne çocukların eline verelim, bir balon gibi oynasınlar şiiriyle başlamıştı.
Benim okuduğum Nazım Hikmet’in 1956 yılında yazdığı Kız Çocuğu şiiriyle panele nokta koydu.
                            
Didimli ve Türkiye’nin her köşesinden gelen aydın katılımcılar paneli çok beğendiler. Savaşa hayır diyerek, imza verme kararlılığı ile toplantıdan ayrıldılar.


KIZ ÇOCUĞU

Kapıları çalan benim
Kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.

Hiroşima’da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.



Didim’den doğan Barış Güneşi tüm okurlara ulaşsın.

Hoşça kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey                           

Emekli Öğretmen

Kaynak: 
Nazım Hikmet, Henüz Vakit Varken Gülüm, sayfa 79,
Hazırlayan Raşit Çavaş, Yapı Kredi yayınları, Doğan Kardeş
        
                                                            

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.