BARIŞ HAREKÂTININ 40. YILINA SELAM

ABONE OL
18:20 - 01/10/2020 18:20
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BARIŞ HAREKÂTININ 40. YILINA SELAM

„Biz aslında savaş için değil, barış için; yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada`ya gidiyoruz.“  Bülent Ecevit, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı.

Bülent Ecevit`in Televizyondan tekrarlanan konuşmasının bu cümlesini unutmak asla olası değildir. Dünya, Türkiye ve tabii ki Yunan/Rum kamuoyu için içeriği bu denli anlamlı bir açıklama,  Ecevit`in nedenli büyük bir siyasi lider olduğunun en açık kanıtıdır.
 
Katliamlarla yıllar yılı yaşayan, sürekli terörizme edilen Kıbrıslı Türklerin can güvenliğinin sağlanması ve Türkiye`nin Ulusal çıkarlarının korunması, Ada`da barışın yeniden güvence altına alınması için, Barış Harekâtı 40 yıl önce bugün gerçekleşti.
 
Kıbrıs’ta Türk halkının yaşadığı büyük acıları, katliamları, saldırıları ve sürekli ölüm tehdidi ve korkusuyla yaşamış olan Kıbrıslı Türklerden duyduğumda, zaman, zaman gözyaşlarımı tutamadım. Kıbrıs barış harekâtının nedenli haklı olduğunu daha iyi anladım. Kıbrıs sorunuyla daha yakından ilgilenmeye başladım.
 
Sol Parti Meclis Gurubunun „Avrupa Birliği Genişleme Sözcüsü“ olarak, Almanya Parlamentosundaki Sosyal Demokratlar. Yeşiller ve Liberal Parti ile birlikte ortak bir karar alarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet’ine uygulanan ambargonun kalkmasını, Avrupa Birliği`nin burayla doğrudan ticari ilişkilere geçmesini ve Kuzey Kıbrıs`a gereken yardımların yapılmasını basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurduk.
 
Avrupa Parlamentolarında bulunan Türk kökenli Milletvekilleriyle birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti`ni üç kere ziyaret ederek, başta büyük lider eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, olmak üzere tüm yetkililerle görüşmeler yaptık. Ortak basın açıklamamızla Kuzey Kıbrıs`a uygulanan ambargonun ivedi olarak kaldırılmasını istedik.
 
On yıllardır süre gelen ikili görüşmeler, Kıbrıs Rum tarafının, Türk ve Rum halkının Adada eşit haklarla birlikte yaşama anlaşmasına yanaşmaması nedeniyle, sonuçsuz kalmıştır. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti artık bu görüşmelerin ucu açık yürüyemeyeceğini birlikte karara bağlamalıdırlar. Belirlenecek bir tarihe değin, örneğin 1 Temmuz 2015 tarihine kadar, görüşmeler sonuçsuz kalırsa, bu oylama stratejisine dayalı görüşmelere son verileceğini, açık seçik Dünya kamuoyuna ve Birleşmiş Milletlere açıklamaları gerekir. Yeni bir strateji saptanarak, artık Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti`nin bağımsız devlet olarak tanınması gündeme gelmelidir.

Prof. Dr. Hakki Keskin

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.