BARIŞ BLOKU

ABONE OL
18:13 - 01/10/2020 18:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BARIŞ BLOKU

 
Ülkemizin sorunlarına çare olamayan 7 Haziran genel seçimlerinin üzerinden 70 gün süre geçti ancak her şey gittikçe daha kötü bir duruma geldi ya da getirildi. Terör olayları ve şehit haberleri ülkemizin gündeminden eksik olmamaktadır.
 
Kimileri bu olanlar için savaş demektedir. Hâlbuki savaşın iki devletin orduları arasında yapıldığını unutan zavallı beyinler, bilinçli olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile PKK terör örgütünü ısrarla aynı kefeye koymak istemektedirler.
 
Emperyalizmin emrindeki PKK terör örgütü, kanlı eylemlerine yeniden başlamış, son 45 günde 35 güvenlik görevlisi şehit edilirken, 15 vatandaşımız da öldürülmüştür. Bu olayların yaşandığı günlerde HDP’nin öncülüğünde düzenlenen “Barış Mitingi” yapıldı. ‘Barış Bloku’ çatısı altında DİSK, KESK, TMMOB, Türk Tabipleri Birliği gibi PKK terör örgütüne yakın kuruluşların düzenleyicileri arasında olduğu bu mitinge yeni CHP de, açık destek verdi. Bakırköy’de yapılan bu miting için, İstanbul’daki tüm CHP örgütlerinden servisler kaldırıldı.
 
PKK terör örgütünün bayraklarının ve terörist başı, çocuk katili Abdullah Öcalan’ın posterlerinin açıldığı bu mitingde konuşan Selahattin Demirtaş “toplum barış istiyor, PKK barış yapmaya hazır olduğunu iddia ediyor; ‘hayır; ille de biz savaş yapacağız’ diyorlar. Bu savaşı başlatıp ateşkesi bozan sizsiniz” söylemiyle, ısrarla savaştan söz etmektedir. Atatürk ilke ve devrimlerini savunmaktan uzaklaşan yeni CHP’liler de, bu söylemler karşısında sessizliklerini koruyarak, destek olmaktadırlar.
 
Bu savaş tanımını kabul edenler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni otomatik olarak bir kanlı terör örgütüyle eşit hale getirmektedirler. PKK terör örgütü, Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğüne göz diken ve bunun için 30 yıldır 40 bin insanı öldüren, kanlı bir terör örgütüdür. PKK terör örgütüne karşı yapılan savaş değil, terörle mücadeledir. Savaşın olmadığı yerde, terörle mücadele için barış istemek, vatana ihanettir, toprak bütünlüğümüze ihanettir.
 
Atatürk’ün partisi CHP’nin milletvekilleri; terör için ‘savaş’ diyenlerle birlikte, ‘Barış Bloku’ kurup, terör örgütünün bayraklarının ve terörist başının posterlerinin dalgalandırıldığı bu toplantıya katılmaktan çekinmemişler, utanmamışlardır.
 
Asıl ‘savaş’ isteyenler, terörü ‘savaş’ gibi göstererek, halkı kandıran, devleti terör örgütüyle eşit göstermeye çalışan ve inandırıcı olmayan ‘Barış Bloku’nu kuranlardır. Ve bu blok içinde yeni CHP’nin olması da, Atatürk’e ihanettir. Adını yeni CHP olarak değiştirenler, bugünkü kadroların elinde sağa sola sürüklenmektedir. Genel başkan yardımcılarından biri PKK terör örgütünün avukatı ve TR 705 kodlu CİA elemanıdır. Bir başkası oyunu HDP’ye verdiğini söyleyen, AKP’nin eski danışmanlarındandır. Bir diğeri önseçimde oy alamayan, “partide ulusalcı kalmadı” diyen Almanya için çalışan görevlidir. Bir diğeri de kadın kontenjanından seçilen İslami siyaset yapan biridir. Onların genel başkanı da Dersimli olmakla övünen biridir. Övündüğü yerden aday olamayıp, İzmir’den milletvekili olan Soros’un desteklediği TESEV’in kurucularından olan bu kişi, PKK terör örgütüyle ‘Barış Bloku’ kurulmasına ses çıkartmamaktadır.
 
Güneydoğu Anadolu bölgemizde, emperyalistlerden güç alanların “özerklik” çığlıkları atarak, devlete meydan okudukları bugünlerde, ülkemizi kan gölüne döndüren terör örgütüyle müzakere yerine, etkili mücadele yapılması gerekmektedir. Kan dökenlerin hesap vermesi ve en önemlisi de akan kanın durması gerekmektedir.
 
Barış, “başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen Selahattin Demirtaş’ın terör örgütüne destek veren söylemleriyle gelmez. Barış, kendini kurtarmak için ülkeyi yangın yerine döndürenlerin ve “Türkiye’nin yönetim sistemi değişmiştir” diyenlerle gelmez. Barış, ülkenin bölünmesi için hazırlanan senaryolara ortak olanlarla da gelmez. Barış, katille gelmez, hırsızla gelmez, emperyalizmin kucağına oturanlarla asla gelmez. ‘Barış Bloku’ndan gelen pis kokularla barış gelmez.
 
Ülkemize barış gelmesinin ve terör belasından kurtulmanın yolu; bebek katilinin fotoğrafları altında düzenlenen sahte barış mitinglerine katılmaktan değil, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkmaktan geçer. Barış ülkeyi ve insanları sevmekle başlar. Barış, feodalite düzenini kaldırmaktan geçer. Barış, emperyalizme hak ettiği dersi bir kez daha vererek, yurtsever politikalar ve onurlu mücadelelerle gelir.

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.