BARIŞ BİRLİĞİ

ABONE OL
18:08 - 01/10/2020 18:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

BARIŞ BİRLİĞİ

Avrupa Birliği 60 yıl önce Roma antlaşmasıyla altı ülkenin bir araya gelmesiyle kuruldu. Yaş yılını kutlayanlar yüzde seksen, karşıt olan eski millî devletlere geri dönüş isteyenler ise yüzde yirmiyi oluşturuyor.

İlk kuruluşunda ekonomi, ticaret ön plânda görülse de asıl amaç komşu devletlerin barış içinde yaşamasıydı. Orta çağda bulaşıcı hastalıklar ve mezhep savaşları yüzünden diğer kıtalara göç kurtuluş yoluydu. Diğer kıtalarda sömürgecilik ve köle ticareti geçim kaynağıydı.

Birlik 28 ülke iken İngiltere’nin birlikten ayrılmasıyla 27 üye ülke kaldı. Boşanmada İngiltere kârlı çıkarsa, diğer ülkelere kötü örnek olur, karttan ev gibi arka arkaya birlik dağılabilir.

Göç politikasında çıkan anlaşmazlık Almanya’nın insanca yaklaşımıyla yalnız kalmasına sebep oldu. Halbuki Avrupa nüfusu göç olmasaydı yok olabilirdi. Tarihten ders almayanlar, bilhassa olgunlaşmadan, Kopenhagen kriterlerini yerine getirmeden üyeliğe alınan Doğu Avrupa ülkeleri oluyor.
Dünya’da Demirperde arkasında kapalı kalan bu ülkeler komünizm baskı idaresinde tarihlerini öğrenmediler.

Türkiye’nin Mustafa Kemal Atatürk’ün Batı’ya dönük ilkeleri yönünde AB’ne üye olma isteği hep kapıda bekletildi. Doğu Avrupa ülkelerinden daha önce üye olması gerekirken hep oyalama, iki yüzlü politikayla üye yapılmadı. Nihayet islâmafobiyle dorukta din kültürünün öne koyduğu pranga açıklığa kavuştu. Alman kökenli papanın dini yasa birliğe katılması teklifi reddedildiği halde, Türkiye’ye çoğunluk halkın Müslüman olması üstü kapalı engel konuldu.

Bir Protestan papaz kızı olan Dr. Angela Merkel’in daha başbakan olmadan seçimden önce Türkiye’nin üyeliğine karşı olduğu ilk basın açıklaması, bilhassa lâikliğe inanmış Türk vatandaşlarını incitmiştir. Üyelik çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasını aydın Türk vatandaşları unutmadı.

Almanya’da yaşayan Türkler Bayan Merkel’in Türkiye ziyaretlerinde siyasetçi dışında, konuksever olarak karşılanmasını hayretle izledi.

Avrupa Birliği’nde en çok pozitif yaşam, 18 – 24 yaş arası gençlerin işine yarıyor. Sınırların açık olduğu kıtada seyahat, yüksek tahsil yapma imkânını buluyor. İstedikleri ülkede, iş buldukları ülkede yaşayabiliyorlar. Hastalık sigortaları, aynı parayı kullanma yaşamda kolaylık sağlıyor. Son çıkan yasaya göre telefon ve internet kullanımı da birleşecek. Esnek yaşam evliliklere de yansıdı, gençlerin yüzde yirmisi ile Letonya başı çekiyor. 
                           
Erasmus projesiyle yüksek tahsilde gençlerin tercih ettiği arasında İspanya ilk sırayı alıyor.

503 milyon birlik nüfusunun 136 milyonu 24 yaş ve altı olduğu düşünülürse, gençliğin geniş coğrafyasına sahip çıkması beklenir. Paris’te öğle yemeğini yer, akşama Berlin’de yılbaşını kutlar.

Kendi ülkesi dışında iş bulanlar yüzde 46 ile ilk sırada Yunanistan vatandaşları geliyor. En fazla iç göç kabul eden ülkelerin başında Almanya geliyor. Aşağı yukarı üç milyon AB vatandaşının çalıştığı İngiltere’de bu aileleri zor günler bekliyor, yeni anlaşmalar gerekiyor.

Avrupa Dünya nüfusunun yüzde yedisini teşkil ettiği halde, yüzde otuz ticaret hacmi, yüzde yirmi zenginliğe sahip olduğu gibi, gezegende yüzde otuz yatırım hacmini elde tutmaktadır.
Dünya politikasında sözü geçmesi, Amerika’ya rakip olması ABD’nin endişe etmesine sebep oluyor. Gücü tek başına hâkim olmaya alışan Amerika güçlü bir Avrupa istemez elbette. Çin’le birlikte üç başlı güce yeni kurallar gerekiyor.

Avrupa’da yaşayan Türklere uygulanan politika Türkiye’ye uygulanan politikadan ayrı görülmedi. Bu nedenle Avrupa Birliği esnek yaşamından Türk gençleri yararlanabiliyor mu?  Bu konuda yapılan araştırmalarda önümde bir veri yok maalesef.
Elimde bulunan konsolosluklara referandum için konulan seçim sandıkları listesinde, Türkiye’den altmış yıllarında konuk işçi alan ülkeler dışında sonradan üye ülkelerin adı yok. Yani bu konuda bir araştırma yapılmalı, gençler teşvik edilmeli.
Avrupa’nın güvenlik ve emniyeti için yeni girişime ihtiyaç duyuluyor. AB politikasını Brüksel, Berlin ve Paris dışında halka en ücra köşeye, her vatandaşa ulaştırması gerekiyor.
AB ellinci yıldönümünü kutladığında adeta bayram havasında eğlenceler düzenlendi. Ama altmışıncı yılında kutlamadan ziyade, dayan diren çağrısı yapılıyor. Gezegende görülen savaş ve onun getirdiği göç dalgası, sağ aşırı partilerin güçlenmesini sağladı. Direnme politikası ilerlemeye engel oluyor.

Yaşlı kıtanın henüz birleşmediği konular seçim ve vergi kanunları her ülkede ayrı. Her vatandaş her ülkede aynı haklara sahip değil. Hak ve adaletin olmadığı yerde barış sağlanması zordur.

Kader, barış, ekonomi ve sosyal birlik gençlerin geleceğini barındırıyor. Yıllarca katılım eşitliği için yaşadığı ülkelerde mücadele eden Türkler ve Türk kökenli vatandaşları geleceğine Avrupa’da sahip çıkmalıdır.
Avrupa adını Zeus’un kuzey Afrika’dan boğa sırtında kaçırdığı prensesten alırken, medeniyetin beşiğini de getirmiştir. Bilim ve teknoloji temel kaynağını İspanya’yı da içine alan İslâm Devletinden almıştır.
Düşüncenin ebesi, doğumunu yapan seyahattir. Gemi, uçak, tren gezgini diyaloğa götürü. Ön yargılar seyahatle giderilir. 

1850 yılında Gustave Flaubert annesine o zaman Konstantinopel’dan mektubunda şöyle yazıyor: Başımda saçım azalarak dönüyorum, ama içimde fevkalade manzaraları getiriyorum. 

Bu nedenle Türkiye vatandaşına Avrupa seyahati vize verilmemesi, hürriyeti sadece kendisi için anlayan Avrupa’ya yakışmıyor. O halde haydi uyanın, herkesin beyni ve ayağı Türkiye’de yaşamasın. 

Avrupa bizim de geleceğimizdir, bilhassa birinci nesil çok emek vermiştir. Onlar adı duyulmayan kahramanlardır, yüzme bilmeyen insanların denize atlaması gibi, Avrupa’ya gönderildiler. Bugün çocukları, torunları burada söz sahibidir, olmaya devam edecektir.
Sevgili gençler, eğer yurtta barış dünyada barış, diyen önderimiz yaşasaydı: Sizlere, yurtta kıtada barış, dünyada barış ilkesine sahip çıkın, derdi.

Hoşça kalın!

İlter Gözkaya-Holzhey                

Kaynak:
ARTE Magazin, Nr. 3, 2017

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.