AYDINLIK GÜNLERE DOĞRU…

ABONE OL
11:43 - 23/10/2020 11:43
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Laiklik bir hayat tarzıdır, demokrasi de öyle. Sadece iktidarlardan beklenen, halka uygulanması istenen bir idare şekli ile anlaşılır olamaz; ya da şöyle diyelim: Toplumsal yaşamın belirleyici etkenleri tek başına iktidarların inisiyatifine bırakılamaz, bu laiklikte olsa demokrasi de olsa…

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi laik ve demokratik temele dayanarak ilerleyecekti. Başarabilmenin yolu da bireylerin kulluktan kurtulup vatandaş olması ile olasılı olacağından, süreç içerisinde devlet ile bireyin yaşam anlayışları örtüşecekti. Toplumun üzerine düşen gelişimi, bireyselleşmeyi sağlayacak olan eğitimin ayağını Köy Enstitüleri üstleniyordu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin doğal tarihsel gelişimi beklenirken, sürece iki taraflı darbe indirildi: Demokratik çoğulcu açılımı fırsat bilen Demokrat Parti hem devletin demokratik gelişimini hem de bireysel gelişimi sağlayacak, bilinci artıracak laik eğitim modelini yok etti.

Sonrasında devam eden sancılı yıllar da ise; toplumun gelişimine ayak uyduramayan devlet 12 Eylül’e sürüklendi.

Bütün bunların bu ülkede yaşanması gerekiyor muydu?

Enine boyuna tartışılır, ama hayat boşluk bırakmıyor, bırakınca dönüp geri o boşluğu yaşatıp doldurabiliyor.

12 Eylül ürünü AKP, devleti ve toplumu bitirdi. Siyasal İslam temsilcisi olarak kendisi de bitiyor.

Bitişinin son aşamasında, Nasıl yönetirim?’’ den ziyade, Nasıl Kurtulurum’’ gerçeğine geldi dayandı, onu düşünüyor.

Yerel seçimlerde İstanbul’u kaybetmeleri ile sonun başlangıcını yaşadıklarının farkındalar.

Seçimler yenilenir mi, yenilenmez mi? gibi papatya falına dönüştürdüler ve kontrolü kaybetmiş bir iktidar her türlü davranışı gösterebilir, bu onların sorunu artık.

Bu ülkede zamanı geldiğinde işleri yoluna koyacak bir irade her zaman çıkar.

Düşünün, eğer bir Ortadoğu ülkesi olsaydık, yaşadığımız bu süreci bile yaşayamıyor olabilirdik.

Kiminle mücadele edildiğinin bilinmesi kadar, Türkiye’nin önünün açacak dinamikleri olduğunu da akıldan çıkarmamalıyız.

31 Mart Yerel Seçimler ile Türkiye, siyasal İslam’dan kurtulmasının fırsatını yakalamış olabilir, zaman içerisinde yaşayıp göreceğiz. Her şeye hazırlıklı olmak gerekiyor.

Devletin laik olmasını, demokratik olmasını isterken, önce kendimiz laik ve demokratik olmanın zorunluluğunu fark edelim ve yaşayalım ki, gelişim doğru yoluna girmiş olsun. Kapitalizmin din toplumuna dayattığı tuzaklardan ve söylemlerden kendinizi koruyun, yabancılaştırılmış kişiliklere dönüştürülmenize izin vermeyin, laik yaşayın.

Zekeriye Uçar

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.