AYDINLANMA-(SARI YELEKLİLER)-1

ABONE OL
11:45 - 23/10/2020 11:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Aydınlanmadan yanayız; insan haklarından yanayız, laiklikten yanayız, demokrasiden yanayız…

İnsanca yaşayabilmenin önemli değerlerini toplumsallaştırıp koruyabilmenin yolunu yöntemini belirleyemezsek, toplum geri dönüşüm yaşar, yozlaşma artar.

Laiklik ilkesini anayasasında kanunlaştırmış bir ülkenin yüzyıl sonra geri dönüşüm yaşaması, toplumu, modası ve çağı geçmiş rejimlere sürüklemesi verilen tavizin ve laik-demokratik bilinci, toplumsal bilince ulaştıramamanın sonucu olsa gerek.

İran’ın, Müslüman bir ülke olarak laik ve demokrasi yolunu seçmiş bir Türkiye’yi örnek almaya başladığı bir zamanda, Humeyni’nin gerici dinci şeriat ideolojisini İran yönetimine getirmek için başlattığı yalan propagandaya karşı Şah rejiminin bazı yöntem belirlemede ve uygulamadaki zamanlama beceriksizliği ve batının Humeyni’ye kucak açıp beslemesi ve fırsat sağlamasında yardımcı olması Şah’ın devrilmesine, Humeyni’nin Şeriat iktidarına yol açtı.

Aydınlanmasını tamamladığını sandığımız Fransa, başka bir ülkenin rejiminin daha da geriye gitmesine doğrudan neden olmasına ne demeli? Aydınlanmış bir ülke, başka bir ülkenin aydınlanmasına karşı sorumluluk taşıması, dayanışma göstermesi gerekirken tam tersi durum…

1789 yılında aydınlanma yolunda devrim gerçekleştirmiş bir toplum 20. yüzyılda kapitalizme teslim olmuş.

“Bu millete en büyük zulmü bağrından çıktığı toplumun değerlerine düşman, yasakçı, baskıcı, Jakobenler’ yapmıştır’’.  Erdoğan’ın geçmişte söylediği söz.

Fransa’da Sarı Yelekliler eylemleri üzerine Erdoğan: Umarım Fransa’da duvarlara; zulüm 1789’de başladı! diye yazmazlar.’’ diyor. Bu sözünü Gezi olayları zamanında duvara, Zulüm 1453’te başladı’’ denilen yazıya atfen söylüyor.

1453 yılına ait yazı nasıl yazılmış, hangi akl-ı evvel yazmış ya da yazdırılmış, her halükarda ipe sapa gelmez bir atıfsa, aynı şekilde 1789 Fransız devrimini de zulüm başlangıcı saymak aynı şekilde tarihe hakarettir.

(31 Mayıs 2017 tarihli TARİH VE JAKOBENLİK yazımdan bir alıntı:

Karşı eleştiriyi daha doğrusu yalanla yaratılan tarihi biraz açmak lazım. Jakobenlik nedir? Avrupa içinde dönüm noktası olan Fransız Devrimi (Fransa Devrimi, sınıflaşmış olan burjuvanın ve halkın Kiliseye ve soylu erke, yani aristokratik yapıya karşı gerçekleşmiş bir devrimdir.) sonrası bir grubun, eşitlik ve özgürlükleri radikal bir şekilde talep üzerine kurulan bir hareketin adıdır Jakobenlik. Jakobenler demokrasi anlayışı gelişmekte olan batıya da katkı veriyor, bir tanımlama getiriyor.

Ne yapacaktı Atatürk, din toplumunun gericiliğini nasıl yıkacaktı, çağdaş ülkelerin ayarına çıkma hangi yolla gerçekleşecekti?  Din toplumunu dönüştürmenin, çağa yakışır Türk Toplumu yaratmanın temel taşının laiklik olduğu bilincindedir Atatürk. Bu yüzden Türkiye’ de demokrasi ve hürriyet kavgasında demokrasi kavramı, doğrusu olarak Laiklik vurgusu ile söylenir.)

Almanya yıllar boyu Cemalettin Kaplan cemaatini desteklemiş, kucak açmış beslemiş. Cemallettin Kaplan Almanya’da Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı hilafet ilan etmedi mi? 

Nerede kaldı aydınlanma dayanışması?

Çok partili döneme gelinceye kadar Türkiye’nin en önemli gerici hareketi Said-i Nursi miadını doldurmuş bayrağı Fethullah Gülen’e devrediyordu. Sözde aydınlanmış batı, faşist darbelerle bu tür gerici hareketlere desteğini sağladı; AKP’yi iktidara taşımakla sonuca ulaştılar.

Batı aydınlanmayı başlattı ve geldiği noktada kapitalizmin boyunduruğu altında kıvranıyor, çıkışını arıyor…

Zekeriye Uçar

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.