AYDIN İNSAN KİME DENİR?

ABONE OL
11:51 - 23/10/2020 11:51
1

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

AYDIN İNSAN KİME DENİR?


Sahi aydın insan kime denir, kime denmez, aydın insanların özellikleri nedir ne değildir? Mutlaka bu konuda herkesin bir fikri vardır. İsterseniz önce konuyla ilgili Türk Dil Kurumu’nun açıklamasına bakalım. Aydın kelimesinin sözlük anlamı:
1. Kültürlü, okumuş, görgülü, ileri düşünceli (kimse), münevver
2. Işık alan, ışıklı, aydınlık

Konuyla ilgili bir de Prof. Dr Ali DEMİRSOY’un açıklamalarına bakalım. “Tarihte ve bugün, hakarete ve soruşturmaya uğrayan, ceza ve işkence gören, idam edilen ya da eller üstünde taşınan ve baş tacı edilen birçok insan “aydın” sınıfı içerisinde değerlendirildi. Toplumun bir
kısmı bunların aydın olduğunu savundu, diğer bir kısmı ise onları toplum ve sistem düşmanı olarak gördü. Tartışmanın ardı arkası kesilmedi. Bugün birçok ülkede aydın, uluslararası adlandırılması ile “entelektüel” terimi hâlâ tartışmalıdır. Hatta bir ülkedeki bir aydın, diğer bir ülkedeki insanların önemli bir kısmı için bozguncudur.”

Evet, ben de konuyla ilgili sosyal medyada aracılığı ile şu soruyu çevremdekilere sordum: “Aydın kelimesinden ne anlıyorsunuz?” 
Verilen samimi yanıtlardan elbette bir sentez oluşturdum. 

Yanıtlardan birisinde: “Aydın insan içinde bulunduğu toplumun meşalesi, rehberi yol göstereni olmalı. Kimseye minneti olmamalı ve dahi kimseden korkmamalı. Herkese eşit ve adil olmalı. […] Ve en önemlisi kendini bilmeli, […] nefsine yenilmemeli.” 

Benzer bir yanıt: “Aydın insan araştıran, düşüncelerini özgürce dile getiren, sorgulayan, düşünce derinliği olan, bilimin yol göstericiliğini savunan, baskıcı otoriteler karşısında uygarca ve cesurca karşı durabilen, eleştiriler karşısında hoşgörülü olabilen, etrafını ve çevresini aydınlatabilen insandır.

Yine bir başka yanıt: “Aydın kişi- Ölü balık gibi akımla yüzen değil- gerektiğinde başkaldıran- farklı fikirler öne sürebilen kişilerdir. Aydın insan biat etmez ve toplumun vicdanı kişilerdir.”

Benzer bir şekilde: “Sadece kendi adına değil, toplum adına. […], çağdaş, ilim, bilim, düşünce ve fikir özgürlüğünü, geçmişten çok geleceğe ışık tutan, kişilere aydın denir…”

Ve bir başka arkadaşımız: “Aydın kişi kültürel ve bilimsel birikimi olan; aydınlanan aynı zamanda aydınlatan kişidir. Yönetilemez duruma düşmüş toplumların düğümlenmiş sorunlarını analiz edip toplumlara çıkış yolları gösteren; kısa dönemde iyi anlaşılmasa da sonradan haklılığı anlaşılan reformist, devrimci insanlardır. Peygamber de kendi zamanlarının aydınlarıdır. Günümüzde daha çok akademik araştırma yapan bilim insanları içinde bulunmaktadır. Şunu da belirtmek isterim; Etrafınızda görürseniz itina ile koruyunuz. 
Giderse gelmez kendi karanlığınızda boğulursunuz.”

Kimileri de aydın kişiyi dar bir çevreye sıkıştırmak istemektedir. “Aydın, içinde yaşadığı(mız) kapitalist/ sınıflı toplumlarda kendini hem sömürülen ülkelerle, hem de sömürülen emekçi halk kitleleriyle/ işçi sınıfıyla özdeşleştiren ve bu yanlış sistemin yıkılması için fikir üreten biridir.”

Prof. Dr. Demirsoy’un tanımlamasiyla devam edersek eğer: “Belki de bunları (aydınları), bir ormanda yücelmiş dev bir ağaç, ya da çıplak bir dağın başında tutunmuş bir ardıç, bir çölde vaha olarak görmek gerekir. […] aydını bilim adamından, bilgili adamdan farklı olarak ele almak gerekir. Bilgi az olabilir; fakat niteliklerin kombinasyonu onu aydın yapar. […] Bir ormanda göze çarpan bazı ağaçlar vardır, bir stepte göze çarpan güzel bitkiler vardır, bir çölde farklı bir geven vardır. Her biri kendi ortamında diğerlerinden farklı ve güzel bir görünüme sahiptir. İşte aydın da farklı kategorilerde yer almış değerli insanların tanımı için kullanılır.”

Verilen tüm bu yanıtları toparlayacak olursak eğer şu sıfatlar öne çıkmaktadır: 
Bilgili omak aydın olmak için yetmiyormuş. Üstün zekâlı olmak, mesleğinde zirvede olmakla da aydın olunmuyormuş. Aydın kişi, kendinden çok toplumun refahı için uğraşanmış. Aydın kişi biat etmezmiş, kimseye minneti olmaz, kimsenin aydını olmazmış, kimseden korkmazmış. Onun için düşünce ve fikir özgürlüğü olmazsa olmazmış.

Toparlayacak olursak eğer: Aydın olmak önce düşünebilmek koşulunu getirir. Düşündüğünü ciddiye almak bir sonraki aşamasıdır. Sonrasında, düşüncesinde tutarlı olmasıdır. Bugün böyle yarın şöyle, kısaca yalpalamaması gereklidir. Ama yanıldığı durumlarda da bunu açık yüreklilikle söyleyebilmelidir. Yani kendine ve topluma karşı dürüst olmalıdır. 

Peki sonra? 
Korkmadan düşüncesinin arkasında durabilmesi gereklidir, iş korkusu, aş korkusu olmamalı, düşüncesinin arkasında durması, kısaca düşünce namusu gereklidir. Zira, Vedat Türkalı’nın de dediği gibi “düşündüğünü söylemekten korkmaya başladı mı kişi; düşünmekten de korkmaya başlar.”

Devam edersek “Aydın insan koşullanmış düşünceden arınmış kişidir, yeniliklere açıktır. Bir sorunun nedenini araştırır, bilgi toplar, bağ kurar, diyalektik düşünceye sahiptir, öğrendiklerini çevresindekilerle paylaşır. Düşüncelerini özgürce savunur, baskıcı ve çıkarcı idari sistemlere karşı uygarca ve cesurca karşı kor. O, ne sağcıdır, ne solcu, ne şucudur ne bucu. O, kişisel düşüncesi ne olursa olsun o her kesime aynı mesafededir, adil olma eğilimi çok yüksektir. 
O, toplumun çıkarı için kendi çıkarlarından ödün verebilendir. O, edindiği bilgiler ile doğru varsayımlar kurabilendir. Yeni bilgiler ışığında gerektiğinde yanlış düşünce ve tavrını değiştirebilendir. Başka insanların yanlışlarına ve eleştirilerine, üzülmüş olsa da, daima hoşgörülüdür, zira o bir AYDIN dır.

Dr. Ali Sak

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.