0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

 AVRUPA´YA YAZLIK SELAM
 
İlkçağdan önce insan mesken yapmaya başlamış ve oturacak, yaşamını geçirecek yapılar inşa etmiştir. Bazı ülkelerde oturma hakkı, insan hakkı olarak kanunla gösterilmiştir.
 
Berlin’e gelen Suriyeli sığınmacı bir akademisyenin ilk sözü, burada sokakta yaşayan hayvan yok, ama bu nasıl olur, hele böyle zengin bir ülkede evsiz sokakta yaşayan insan var, olmuştur.
 
Berlin CHP Birliği Denetim Kurulu Başkanı Ayfer İnci Peköz bir etkinlik başlattı. Kış soğukları gelmeden evsizler için uyku tulumu ve benzeri yardım topluyor, aşure dağıtıldı. Tüm Avrupa’ya örnek olacak bu yardım etkinliği politikacıları harekete geçirebilir. Mültecilere yurtlar yaparken, yerlileri sokakta bırakmak sağ ırkçı partiye eleştiri fırsatı verir, kızgınlıkları nefrete dönüşebilir.
 
Evsizlerin hikâyelerini konu eden, doktora tezi çalışması yapan politikacılar var. Konuyu Ayfer Hanım ve destekleyicilerinin tekrar güncelleştirmesi çok önemlidir.
Türkiye’de varlığı olanlar için yazlık lüks niteliğinde. Tatilimi geçirdiğim Didim-Yeşilkent sitesi örnek bir site.
Her ne kadar son yıllarda yapılan büyük binalarla ilk kuruluş prensibine uymasa da güzel bahçeleriyle, korunmuş güzel plajıyla yerli ve yurtdışından gelen turistlerin çekim noktası olmaya devam ediyor.
 
İki katlı küçük evler, tam döşeli evler Yaz’dan Yaz’a açılıp kullanılıyor. Türkiye’de lüks sayılacak bu imkândan faydalanan komşuların üçte ikisi Avrupa ülkelerinde yaşayanlar. Genelde evler sekiz ay kapalı kaldığı için kayıp bir kapital gibi görülse de ülkeye ekonomik ve döviz canlılığı getiriyor.
Örnek davranışlar sergileyen, Avrupa’da gördüğü iyi şeyleri Türkiye’ye, burada yaşadıkları olumlu davranışları Avrupa’ya iletmeleri söz konusu. Kültür taşıyıcıları olarak çok önemli unsurlar var.
 
Gazeteci yazar Didim’de sosyal danışman gibi görülüyor, bu nedenle komşularım sokakta, pazarda, plajda, hatta duraklarda bile bana yazmak için konu öneriyorlar.
 
Almancı, gurbetçi sözlerinin onları dışlama anlamına geldiği anlaşılmış. Sokaktaki halk basın ve medyanın dilini düzeltmesini istiyor.
 
Bir kısım yurtdışı Türklerin yanlış davranışları göze batıyor. Bir yandan Avrupa’da yaşadığı ülkelerin olumlu yönlerini anlatıyor, diğer yandan orada uyduğu kurallara burası Türkiye, diyerek uymuyor.
 
Yaz gelmeden dernek ve parti birliklerinde tartışıp, vatandaşları seyahatten önce uyarmalıdır.
 
 
 
Bu kurallardan birkaç örnek vermek istiyorum. Bilhassa köpek sahipleri çocukların oynadığı alanda köpeğini gezdiriyor, ama dışkısını toplamıyor. Avrupa’da köpeklerin suya gireceği plajlar ayrılmışken Türkiye’de insanların yüzdüğü denize girmelerine izin veriyorlar.
 
Özel hayat bahçe kapısında başlar, açtığı kapıyı kapatmalı insan. Aynı şekilde Yaz aylarında koku yapan çöp konteynerlerin kapağını kapatma için uyarıya gerek
kalmamalı.
 
Türkiye’de eleştiri kültürü bilhassa işletmeci sınıfında gelişmemiş. Plajlarda ticaret yapanlar plajın sahibi gibi davranıyorlar. Bir şahsı öne sürmek ona karşı düşmanlık duygusu yaratıyor. Bu nedenle gezginlerin sağlığı için müziği gürültüden kurtarmada birlikte hareket etmek gerek. Site yönetimini de ses kirliliğine karşı uyarmak çok önemlidir.
Naylon torba yerine, bez torba kullanarak çöp kültürünün gelişmesinde yerli halka örnek olunmalıdır.
 
Çevreyi, doğayı koruyan derneklere üye olma bekleniyor. Her derneğin maddi yardıma ihtiyacı var. Teknolojinin getirdiği reformu faydalı kullanarak uzakları elektronik postayla yakınlaştırmak mümkündür.
 
Yazma yeteneği olan Avrupalı Türkler tatilini geçirdiği turistik ilçede yerli gazetelerde yazabilir. Basına ayrı bir renk ve çeşitlilik getirir. Dışardan insan ayrıntıları daha iyi görüp istek, uyarı, eleştiri ve önerileri yazarak hizmet edebilir.
 
Önce Didim Gündem gazetesinde yazmaya başladım. Mavi Didim Gazetesi’nde yirmi yıldır yazıyorum. Temiz havasında geçirdiğim tatillerde topladığım enerjiyle Berlin’de emekli yaşıma kadar çalışabildim. Yazarak Didim’e hizmetinin karşılığını vermeye gayret ediyorum.
 
Gazetemiz www.ha-ber.com Berlin’den Türkçe bilen Dünya’ya açılan haber penceresinin her iki ülkede uyuma katkısı büyüktür. Önyargıları düzeltmek atomu parçalamaktan daha zor, olduğuna göre yurtdışı Türkleri davranışlarına Türkiye’de de dikkat etmelidir.
 
Hoşça kalın!
 
 
İlter Gözkaya-Holzhey