AVRUPA’DA GÖRÜNEN ERDOĞAN VE GÜLLER SAVAŞI

ABONE OL
18:44 - 01/10/2020 18:44
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Bugün Google’nin haberler bölümünde “Erdoğan” yazıp çıkacak manşetleri öğrenmek istedim, sonuç ürkütücüydü… İsterseniz size de belli başlı manşetleri aktarayım:
“Erdoğan’ın İstanbul sahnesi: Yüz binler sultanlarını alkışladı”
“Türkiye’de kriz: Erdoğan yeni cepheler oluşturarak dikkatleri başka yöne çekmek istiyor”
“Erdoğan Twitter yasağını bizzat emretti”

“Ankara’nın paranoyağı Erdoğan”
“Sultan kendi halkına karşı savaş veriyor”
“Erdoğan, Suriye jetinin düşürülmesini tebrik etti”
“Erdoğan Twitter’den sonra, YouTube” i demi yasaklatacak?”
Bu manşetler böyle sürüp gidiyor.
Hatta son olarak Alman ARD televizyonu “Erdoğan diktatördür” bile demeye başladı.
Dünün ekonomi dehası olarak Avrupa’da göklere çıkarılan Erdoğan’ın adı bugün Saddam, Kaddafi veya Kim Cong-ın’le anılıyor.
Erdoğan’ı ister beğenelim, ister beğenmeyelim, Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanlık makamında oturuyor. Onun bu negatif imajı bu makamı da zedeliyor ve bu durum yurt dışında yaşayanları inanın çok rencide ediyor.
Bu duruma sebep, ona göre dış güçler ve onların içerideki bağlantıları, faiz lobisi, Amerika, İsrail ve hatta Almanya… Acaba kendisinde hiç mi suç yok. Hiç dua ederken, “Allah’ım ben nerede yanlış yaptım? Bana hatalarımı göster ve düzeltme şansı ver” diyor mu?
Maalesef hayır, aksine günden güne hatalarının hacmi o kadarki büyüyor ki, korkarım bunun cezasını hem kendisi hem de Türkiye halkı çekecek.

“Rosenkrieg” (Güller savaşı)
Bu konuya da değinmeden geçemeyeceğim. Benim cemaatla işim olmadığını ve olamayacağını beni tanıyanlar iyi bir, ama burada bir demokrat olarak hükümet-cemaat çatışmasından büyük rahatsızlık duyuyorum. Aslında Erdoğan’ın son günlerdeki kontrolsüz çıkışlarının çoğunun altına bu çatışma yatıyor. Almanca’da ayrılmak üzere olan eşlerin birbirlerine savaş açmalarına “Rosenkrieg” (Güller savaşı) denir. Yıllarca mutlu yaşayan eşlerin iş ayrılmaya kadar varınca, beraberliklerinin tüm kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmaları olan bu çatışmayı da bir güller savaşına benzetiyorum.
Son olarak Başbakan Erdoğan, Erzurum’da yaptığı konuşmada “Bak Türkçe Olimpiyatları yapıyorlardı ne güzel. Artık bitti iş. Artık Türkçe olimpiyatları yapamazlar. Bizden stadyum alamazlar, kapalı spor salonu alamazlar. Artık o defter kapandı.” dedi.
Tabii, ülkedeki tüm stadyumlar veya kapalı salonlar da bütün bakanlara, valilere veya belediye başkanlarına “Benim” diyen Erdoğan’a ait.
Münih’te Neonaziler’in gösteri izni başvuruları her seferinde şehir yönetimince değişik yasal engellerle yasaklanmaya çalışılıyor, ama her seferinde de mahkemeler demokrasi adına bu yasağı kaldırtıyor. Şehir idaresi, gösteri esnasında onlarca polisi görevlendirip, nefret edilen Neonazilerin güvenliğini sağlamak zorunda kalıyor. Halk ta “vergi paralarımız boşuna harcanıyor” diye isyan ediyor, ama kimse bu istenmeyenlerin gösterisini demokrasi adına yasaklayamıyor.
Eğer, önümdeki günlerde Türkiye’de “Türkçe olimpiyatları” düzenlense “başbakanın salonları veya stadyumları” verilmeyecek mi?
Yoksa demokrasi adına bu izin verilecek mi? Göreceğiz…
Erdoğan’ın izin vermeyeceğim dediği “Türkçe olimpiyatları”nın Almanya finali 5 Nisan’da Münih’in 15 bin 500 kişi kapasiteli Olimpiyat Salonu’nda yapılacak.
Bu güller savaşı değil de ne?

Ahmet İNCEL

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.