AVRUPA BİRLİĞİ`NİN GÜNDEMİ GÖÇMENLER

ABONE OL
18:13 - 01/10/2020 18:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

AVRUPA BİRLİĞİ`NİN GÜNDEMİ GÖÇMENLER


AB içişleri bakanları, Hükümet başkanları ve kamuoyu, aylardır başta Suriye olmak üzere diğer ülkelerden, Batı Avrupa`ya gelen veya gelmeye çalışan göçmenler ve sığınmacılar sorununu tartışmaktadır. Özellikle, Almanya, İngiltere, Fransa ve İskandinav ülkelerinde, on yıllardır „siyasi mülteci“ olarak yüzbinlerce insan sığınma hakkı aramaktadır. 
AB ülkeleri, göçmenlerin ve siyasi mültecilerin, kendi ülke sınırlarına ulaşamaması için yıllardır bir dizi önlemler almıştır. Bunlardan en önemlisi, AB`ye komşu olan ülkeler „güvenilir ülke“ olarak deklere edilmiştir. Hatta bu ülkelerle anlaşmalar yapılarak, AB`ye komşu ülkeler üzerinden gelecek göçmenlerin, gelinen ülkeye geri gönderilmesi sağlanmaktadır. 
Türkiye ile AB arasında, Davutoğlu Dışişleri bakanıyken, 16 Aralık 2013 tarihinde Ankara’da “geri kabul antlaşması” imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre, Türkiye üzerinden AB’ye vizesiz ve düzensiz geçiş yapan, ya da Türkiye üzerinden AB’ye ulaştıktan sonra, düzensiz koşullarla geldiği belirlenen göçmenleri, Türkiye “geri kabul etmekle” yükümlüdür. Buna karşılık eğer, Türkiye Hükümeti “geri kabul antlaşmasını“ gereğince uygularsa,  Türkiye vatandaşları için 3,5 yıl içerisinde “vize muafiyeti” sağlanacağı belirtilmektedir. Böylece AB, Türkiye üzerinden AB ülkelerine gelebilecek, başta savaşın yaşandığı Afganistan, Irak, Suriye, Filistin gibi Ortadoğu ülkelerinden gelen göçmenler ve sığınmacılara karşı kendini korumaya almakta ve gelen göçmenlerin yükünü Türkiye`ye bırakmaktadır. 
AKP`NİN DIŞ POLITIKASI HER ALANDA FIYASKO
Ülkelerinin içinde bulunduğu savaş nedeniyle canlarını kurtarmak için, ülkelerini terk etmek zorunda kalan 4 milyonu aşkın Suriye`linin, 2 milyonundan fazlası, insan onuruyla bağdaşmayan, son derece ağır koşullarda Türkiye`de bulunmaktadır. Batı Avrupa ülkelerine kaçmayı göze alan binlerce göçmen, Akdeniz’de ve diğer kaçış yollarında yaşamlarını yitirmektedirler. Deniz yoluyla, Yunanistan üzerinden Macaristan`a, Slovenya`ya, Sırbistan’a, Avusturya`ya kadar gelebilenlerin karşılaştıkları dramı, TV kanalarından büyük bir acı ve öfkeyle gün be gün izlemekteyiz.
Cansız bedeni sahile vuran 3 yaşındaki Aylan’ın, Dünya`yı sarsan görüntüsü, Almanya, Fransa, İngiltere ve İskandinav ülkelerinin, daha fazla mülteciyi kabul edebileceği yönünde açıklamalara yol açmıştır.  Almanya`ya bu yılsonuna değin 800.000 ile bir milyon arasında sığınmacının gelebileceği haberi, Türkiye`deki Suriyelilerin tüm yolları deneyerek Batı Avrupa`ya kaçma veya gitme arayışını yoğunlaştırmıştır. Günlerce İstanbul otogarında bekleyerek ve yaya yollara düşerek Edirne’ye ulaşan veya ulaşmaya çalışanlara, Yunanistan veya Bulgaristan`a geçiş izninin verilmeyiş nedeni, Türkiye`nin AB ile imzaladığı “geri kabul antlaşması”ndan kaynaklanmaktadır. Eğer Türkiye ile AB arasında böyle bir anlaşma olmasaydı, Türkiye`deki 2 milyon Sureye’linin büyük bir kısmı, karayoluyla Batı Avrupa ülkelerine gitmeyi deneyecek ve belki de başarabilecekti. Böylece binlerce göçmen Akdeniz`de can vermeyecekti.
AKP`nin, ulusal çıkarlara tamamen ters düşen güdümlü politikaları, Türkiye`nin Suriye`de iç savaşın ana aktörü olmasına ve Ortadoğu bataklığına gömülmesine neden olmuştur. Türkiye “geri kabul antlaşması”nı imzalarken, AB, Türklere uygulanan vizenin kaldırılmasını, 3,5 yıl sonra ve de Türk Hükümetinin “geri kabul antlaşmasını“ gereğince uygulaması koşuluna bağlamıştır. Bu antlaşma, Türkiye için utanılacak ve asla kabul edilmemesi gereken bir belgedir. Bu durum, Almanya`nın başlattığı ve diğer AB ülkelerinin de, Türk vatandaşlarına uyguladığı vize, Türkiye-AB tam üyelik görüşmeleri ve Almanya mahkeme kararlarıyla tamamen çelişmektedir. 
AB; GÖÇÜN NEDENLERİNİ ORTADAN KALDIRACAĞI YERINE SONUÇLARIYLA UĞRAŞIYOR
Çok tehlikeli yollardan Batı Avrupa`ya ulaşmaya çalışan göçmenlerin, sadece 2014 yılında ve 2015 yılının ilk 8 ayında resmi rakamlara göre 5100`ü Akdeniz sularında yaşamını yitirdi. Bu büyük insanlık dramı, insan yaşamı ve haklarına büyük önem verdiğini her fırsatta söyleyen, özellikle Almanya, İngiltere, Fransa ve İskandinav ülkeleri için son derece utanılacak bir durumdur.
Göçün ve siyasi sığınmanın nedeni; savaş, iç savaş, terör, baskıcı yönetimler, sömürü düzeni ve çok ağır ekonomik ve siyasi yaşam koşullarıdır. Birleşmiş Milletlerin verilerine göre, Dünya genelinde 51,2 milyon insan savaş ve iç savaşlar nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalmıştır.
Afganistan`da başlayan savaş ve iç savaş, 2001 den bu yana, ABD önderliğinde ve AB ülkelerinden oluşan koalisyon güçleri tarafından sürdürülmektedir. Savaş, yüzbinlerce Afganlının ölümü ve 2,6 milyon Afganlının ülkesini terk etmesine neden olmuştur. Irak’ta, ABD tarafından 2003 de başlatılan ve yine çoğu AB ülkesi tarafından desteklenen savaşta, 700 bin kişi öldürülmüş ve 3,7 Milyon Iraklı ülkesini terk etmiştir. Suriye`de  yine ABD öncülüğünde, Türkiye ve bazı AB ülkesi tarafından desteklenen Esad`a  karşı savaş ve içsavaşda,  220 binden fazla Suriye’li yaşamını yitirmiş ve 4 milyondan fazlası ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır. Yine, ABD tarafından projelendirilen ve AB ülkeleri tarafından desteklenen, sözde “Arap Baharı” nedeniyle yaşanan çatışmalar ortamında, yüzbinlerce Kuzey Afrikalı ülkelerini terk etmeğe başlamıştır. Bu ülkelere Pakistan, merkez Afrika ülkelerini de eklersek, 10-12 milyon insan, ABD emperyalizmi ve destekleyicisi AB ülkelerinin başlattığı ve desteklediği savaşlar nedeniyle,  dış göçe zorlanmışlardır. 
AB ülkeleri gerçekten, milyonlarca insanın zorunlu göçünü ve siyasi sığınma girişimlerini önlemek istiyorsa, önce ABD güdümlüğünden kurtulmaları, Dünya`nın her yerinde savaşa, iç savaşa, dış güdümlü sömürü politikalarına, teröre karşı olmaları ve artık kararlılıkla barış politikası izlemeleri gerekir. 

Prof. Dr. Hakkı Keskin                                                              

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.