ATATÜRK’Ü KORUMA YASASI

ABONE OL
18:53 - 01/10/2020 18:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kanal A televizyonunda Görüş Farkı adlı programa çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, söyledikleriyle yine büyük hayal kırıklıklarına imza attı. Atatürk’ü Koruma Yasası’na gerek olmadığını belirttiği televizyon programında, Nazım Hikmet’i CHP’nin hapse attığını, Sabahattin Ali’yi CHP’nin öldürttüğünü söyledi. ”Dersim olayını yaşayan benim, benden özür dilenmeli” sözleriyle de, Dersim isyanında CHP’nin suçlu olduğunu vurgulamıştır.

Kılıçdaroğlu, bu mantıksızlığıyla devam ederse, CHP iktidarı döneminde 4 Eylül 1978 Sivas ve Aralık 1978 Kahramanmaraş olaylarını da CHP’nin çıkarttığını söyleyecektir. İktidar ortağı olduğu dönemde bombalı bir saldırı sonucunda hayatını yitiren Uğur Mumcu’yu da CHP’nin öldürdüğünü söyleyecektir. Şimdilik tek parti dönemini eleştiren Kılıçdaroğlu, zamanı gelince bu dönemleri de sorgulama görevini yerine getirecektir. Kendisinden başka tüm CHP Genel Başkanlarını suçlu olarak göstermek gayretinde olan Kılıçdaroğlu, geçen 21 aylık süre içinde CHP Genel Başkanlığı’nı dolduramamıştır, ezilmektedir. Ezildikçe de çelişkili tutum ve davranışlarda bulunarak, kavram karmaşası yaşamaktadır.

Daha önce AKP’li Hüseyin Çelik de Atatürk’ü Koruma Yasasıyla ilgili tartışılacak sözler söylemiş ve ”Atatürk’ün kanunla korunması garip bir durum” demişti.

Atatürk’ü Koruma Yasası olarak adlandırılan, Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki yasa, 31 Temmuz 1951 tarihinde, 7872 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yasa şöyledir:

Madde 1- Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.

Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.

Madde 2- Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasıyla işlenirse hüküm olunacak ceza yarı nispetinde artırılır.

Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.

Madde 3- Bu yasada yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re’sen takibat yapılır.

Madde 4- Bu yasa yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 5- Bu yasa Adalet Bakanı tarafından yürütülür.

Tarihinden de anlaşılacağı üzere, Atatürk’ü Koruma Yasası Demokrat Parti tarafından çıkartılmıştır. 14 Mayıs 1950 tarihinde iktidara gelen Demokrat Parti zamanında, dinciler ‘dinimizde heykel günahtır’ diyerek Atatürk heykellerine, büstlerine saldırdılar düzenlediler, zarar verdiler ve yıktılar. 1951 yılında bir gecede 17 Atatürk büstünün yobazlar tarafından parçalanması üzerine, Demokrat Parti iktidarı tarafından bu yasa çıkarıldı. Bu yasa sadece Türkiye’ye özgü değildir. Birçok ülkede ”Lese Majeste” adı verilen yasa vardır. ”Lese Majeste”, bir ülkeyi temsil eden tarihsel kişilere söz söylenmesini, hakaret edilmesini engelleme yasasıdır. Demokrasiyle yönetilen birçok ülkede devleti, ülkeyi ve ulusu korumak amacıyla hazırlanmış bunun gibi yasalar bulunmaktadır.

Cumhuriyet tarihiyle hesaplaşmayı marifet sayanların şimdiki hedefleri, Atatürk’ü Koruma Yasası’dır. Mustafa Kemal Atatürk’e ve devrimlerine saldırının bir moda haline geldiği günümüzde, bu yasanın kaldırılmasını isteyenlerin Anayasa Mahkemesi kararıyla ”laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu” kesinleşen AKP’liler olması doğaldır. Ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından bu yasanın kaldırılmasının istenmesi, uluslararası para oyuncusu George Soros’un desteklediği Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) kurucu üyesi olmasında aranmalıdır.

Sürekli değişen ve yoğun bir gündem yaşanan ülkemizde, AKP ile cemaat kapışması başlamıştır. Devletin tepesinde, bir güç ve iktidar kavgası yaşanmaktadır. MİT Müsteşarı ve çalışanlarının ifadeye çağrılması, haklarında yakalama kararı çıkartılması, ifadeye çağıran savcının görevden alınması, Wikileaks belgelerinde ortaya çıkan ABD büyük elçiliğinde verilen brifing tartışması, Adalet Bakanlığı’nın, yasadışı dinleme ile elde ettiği verilere dayanarak Yargı Sen Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na ceza vermesi, dindar gençlik yetiştirme projeleri, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin kaldırılma çalışmaları, Suriye’ye karşı savaş senaryoları gibi olaylar gündemde bomba etkisi yaratırken, CHP Genel Başkanı’nın ilginç bir zamanlamayla ortağa attığı görüşler, CHP’ye oy verenleri derinden yaralamışken, CHP’li milletvekillerini de derin bir sessizliğe gömmüştür.

Zaman Gazetesi’nin 25. yıl kutlamalarına katılan CHP milletvekillerinden Gürsel Tekin; ”Zaman’ı tek kelime ile anlatmak gerekirse bence o kelime vicdandır. Nice 25 yıllar diliyorum” demiş, Erdoğan Toprak ise; ”Zaman, her gün takip ettiğim bir gazete. İnşallah bu ülkeye daha uzun yıllar hizmet eder” demiştir. Kendini bilmez yeni CHP’liler, şeriatçı ve dinci gazetelerde, televizyonlarda ne dediklerini, ne söylediklerini bilmeden ya da aldıkları görev gereği bilerek konuşmaktadırlar. Unutulmamalıdır ki, Atatürk ilke ve devrimlerine yürekten bağlı gerçek CHP’lilerin, bu sahte, yeni CHP’lilere ders ve yol vereceği günler yakındır.

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.