"ATATÜRKÇÜLÜK" DİYE BİR ŞEY YOK MU?

ABONE OL
11:45 - 23/10/2020 11:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kimileri ısrarla, Atatürk’ün ortaya koyduğu uygulamaların çok özgün şeyler olmadığını ileri sürüyorlar.
Örneğin bu eğer devrimse, bunun az gelişmiş bir ülkeye özgü milliyetçi refleks olduğunu anlatmaya çalışıyorlar.
Ulusal mücadele deyiminin dünyada ilk olmadığını anlatma gereği duyuyorlar.
Ya da Halkçılığın Marksizm’in Doğu Avrupa’ya uyarlanmış bir özelliği olduğunu; devletçiliğin de keza gene Marx ve Engels’in görüşlerine dayandıklarını anlatmaya çalışıyorlar.
Kimilerine göre ise Türk Devrimi diye bir şey hiç olmamıştır..
Hatta Türkiye’de verilen Milli Mücadele, Osmanlı Hanedanının bir başarısıdır diyenler bile var.
Bütün bunların hiç bir kıymet-i harbiyesi yok.
Birisini ele alalım:
Türk Devrimi’nin özü olan Atatürkçü Düşünce’nin kendine özgü yanları olmadığı savına…
Atatürkçülük/ Kemalizm, her şeyden önce bir reçetedir.
Geri kalmış ve ancak bir ulusal savaşla kendi öz devletini kurabilmiş Osmanlıdan artakalan Türkler’in çağdaşlaşmasını öngören ve bunun için de gelişmenin yollarını, yöntemlerini ve ilkelerini ortaya koyan bir dizgeler bütünüdür.
Türkiye’ye ve Türkiye’nin yazgısını paylaşan öteki uluslara; “Bak, ancak böyle emperyalizmin karşısında yok olmaktan kurtulursun!” diyen bir ses ve özdür.
Tersini düşünelim:
Bu yola gitmeden Türkler ya da onların yazgısını paylaşan geri kalmış toplumlar, emperyalizmin dayattığı tutsaklık zincirinden nasıl çıkabilirdi?
Kapitalizmle mi?
Emperyalizmi yaratan en temel dürtü, zaten vahşi kapitalizmin özünde var olan aşırı para kazanma hırsı ve ırkçılık değil mi?
Zaten kendi varlıklarını yok etmeye çalışan bir anlayışa yönelmeleri beklenebilir miydi Türkler’in?
Hayır…
Geriye ne kalıyor?
Marksizm ve Kolektivizm?_
İyi ama bunun da açıkça insanın özgürlüğüne vurulmuş bir tutsaklık zinciri olduğunu açıkça söylüyor Atatürk… Onu insan onuru ve haysiyetiyle yakıştırmıyor. Yapay bir cennet vadeden bu düşüncenin, ileri düzeyde insanın kendi özünü yok edecek bir işleyişi olduğunu da söylüyor. Zaten Marksiz yayıldığı geniş alanda, Stalin’le birlikte Sovyet emperyalizminin yayılmasından başka ne işe yaradı?
Ne kalıyor o halde geriye?
Türkler’in geri kalmışlığını çözecek, ona yol gösterecek bir arayış.
Pekala sorun temelde neydi?
Niçin Türkler emperyalizmin saldırılarının hedefi olmuştu?
Çünkü Aydınlanmayı yaşayamamışlar, Sanayi Devrimini gerçekleştirememiş ve var olan güçlerini koruyamamışlardı.
Eski yöntemlerle, eski gücü yeniden yakalama olanağı da kalmamıştı.
Dünya değişmişti çünkü.
O zaman aydın bireyler ve toplum yaratarak, çağdaş dünyada ayakta kalınabilirdi.
Hedef, çağdaşlaşmaktı yani. 
Elbette insanlık tarihinin ortaya koyduğu birikimden yararlanmıştır Atatürk.
Bunu kimse inkar etmiyor.
Ancak:
“Akıl”” demiştir.
“Bilim” demiştir.
“Tam bağımsızlık”, demiştir.
-“Laiklik olmadan akıl ve bilim olmaz; akıl ve bilim olmadan da modern dünyaya ulaşmak olamaz”, demiştir.
Arkadaş, senin kaynakların belli; gelişmişlik düzeyin belli, cehalet nasıl seni sarmış; bundan ancak eski kafayı bırakarak, aklı ve bilimi rehber alarak kurtulabilirsin demiştir.
Ülkesine göz koyanların karşısına dim dik çıkabilmektir Atatürkçülük; onurlu Türk varlığını ezdirmemek, Tek bir Türk çocuğunu tarihin büyük bir armağanı olarak görüp, ona çağın en ileri eğitim olanakları sunabilmenin adıdır. 
-“Güçlenmeden, seni ezmek ve yok etmek isteyenlere nasıl karşı koyabilirsin ki?” demiştir.
İşte bunların toplamına biz, Atatürkçülük diyoruz.
İyi düşünün:
Ne zaman Atatürkçü düşünceden ve onun temel felsefesinden uzaklaşıyorsak büyük sorunlar yaşıyoruz.
Birlik ve bütünlüğün adıdır Atatürkçülük.
Bugün hala İslam toplumlarının sorunları tam da bu noktada düğümlenmiyor mu?
Prof. Dr. Kemal Arı

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.