ATATÜRK VE AYDINLAR

ABONE OL
11:54 - 23/10/2020 11:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Aydın insan düşünen, ülke ve dünya gerçeklerini araştıran ve bilen kişidir. Aydın insan, aklı ve bilimi kendine rehber edinen, dünyanın gidişatından sorumluluk duyan ve sorunlara çözüm arayan insandır. Aydın, karşısına çıkan engellerden yılmayan, karanlıktan şikâyet etmek yerine bir ışık yakan, büyük ozanımız Nâzım Hikmet’in dizelerinde ifade ettiği gibi, ” Ben yanmasam/ Sen yanmasan / Biz yanmasak / Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” diye haykırmasını bilen insandır.
Ülkemizin emperyalizm tarafından giderek daha bağımlı hale getirildiği, cumhuriyetimizin kurum ve kuruluşlarının gerici çevreler tarafından kuşatıldığı, etnik çatışmanın ve terörün körüklendiği, ülke ve ulus bütünlüğümüzün tartışıldığı, ABD tarafından ülkemize “ılımlı İslam” modelinin dayatıldığı şu dönemde, aydınlarımıza büyük görevler düşmektedir.
Durum böyleyken bazı aydınların AB’nin ve ABD’nin çıkarları doğrultusunda çalıştıklarını, kişisel çıkarlarını ülke ve ulus çıkarlarından üstün tuttuklarını, Cumhuriyet’e, Mustafa Kemal Atatürk’e ve ordumuza karşı haksız ve insafsız eleştiriler yönelttiklerini görüyoruz. Aklı başında her yurttaş, yoksul halkın parasıyla okuyan aydınlarımızdan, ülke ve ulus çıkarları doğrultusunda çaba göstermelerini istiyor.
Ülkemizin içinde bulunduğu şu ortamda laik ve demokratik cumhuriyetimizi, ulusal birlik ve bütünlüğümüzü savunmak, ülkemizi mahvetmek isteyen emperyalizmin türlü tuzaklarına karşı halk yığınlarını uyarmak ve harekete geçirmek aydınlarımızın ertelenemez görevidir. Bugün, karanlık güçler tarafından katledilen Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı ve Necip Hablemitoğlu gibi yurtsever aydınlarımızı her zamankinden daha çok arıyor ve özlüyoruz.
Büyük önder Atatürk aydınlar konusunda şu görüşlere yer veriyor:
“Aydınların görevleri oldukça büyüktür. Hiçbir ulus yoktur ki ahlâk ilkelerine dayanmadan yükselsin. Aydınlarımız, yurt ve ulus düşüncelerini vermekle birlikte rakip uluslara karşı varlığın korunması için gerekli olan şeyleri (hususları) sağlarlarsa görevlerini daha geniş biçimde yapmış olurlar.” (Atatürk Cep Kitabı, 2000, s. 104)
“… Kısaca, aydın sınıfının halka aşılayacağı ülküler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalı. Oysa bizde böyle mi olmuştur? O aydınların telkinleri ulusumuzun ruhunun derinliklerinden alınmış ülküler midir?
Kuşkusuz hayır! Aydınlarımız içinde çok iyi düşünenler vardır. Ancak, genellikle şu yanılgılarımız vardır ki, inceleme ve araştırmalarımıza ortam olarak çoğunlukla kendi ülkemizi, kendi tarihimizi, kendi geleneklerimizi, kendi özelliklerimizi ve gereksinmelerimizi almayız. Aydınlarımız belki bütün dünyayı, bütün öteki ulusları tanır, ama kendimizi bilmeyiz.
Aydınlarımız, ulusumu en mutlu ulus yapayım der. Başka uluslar nasıl olmuşsa onu da tıpkı öyle yapalım der. Ama düşünmeliyiz ki, böyle bir kuram hiçbir dönemde başarıya ulaşmış değildir. Bir ulus için mutluluk olan şey, başka bir ulus için yıkım olabilir. Özdeş neden ve koşullar birini mutlu ettiği halde ötekini mutsuz edebilir. Onun için bu ulusa gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü biliminden, buluşlarından, ilerlemelerinden yararlanalım; ama unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak zorundayız.
Ulusumuzun tarihini, ruhunu, geleneklerini doğru, sağlam, düzgün bir bakışla görmeliyiz. Açıkça söyleyelim ki, bugün bile aydınlarımızın gençleri arasında halkve avama uygunluk kesin değildir. Ülkeyi kurtarmak için bu iki anlayış arasındaki ayrılığı durdurmak, yürümeye başlamadan önce bu iki anlayış arasındaki uygunluğu yaratmak gerektir. Bunun için de biraz halk yığınının yürümesini ivedileştirmesi, biraz da aydınların çok hızlı gitmesi gerekir. Ama halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak daha çok ve daha artık aydınlara yönelen bir ödevdir.
Gençlerimiz ve aydınlarımız ne için yürüdüklerini ve ne yapacaklarını önce kendi beyinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halkça iyice sindirilebilir ve benimsenebilir bir duruma getirmeli, onları ancak ondan sonra ortaya atmalıdır.
…Arkadaşlar,
Bizim halkımız çok temiz yürekli, çok soylu ruhlu, ilerlemeye çok yetenekli bir halktır. Bu halk bir kez karşısmdakilerin özdenlikle kendilerine hizmet ettiklerine inanırsa her türlü devinimi hemen benimsemeye hazırdır. Bunun için gençlerin her şeyden önce ulusa güven vermeleri gerektir.” (ASD, II 1952,8. 140-142)

“Siyasal kavgaların çoğu sonuçsuzdur. Fakat toplumsal çalışma her zaman için verimlidir. Bizim aydınlar buna çalışmalı. Neden Anadolu’ya gelip uğramazlar? Neden ulusa doğrudan doğruya ilişkide bulunmazlar? Ülkeyi gezmeli, ulusu tanımalı. Eksiği nedir görüp göstermeli. Ulusu sevmek böyle olur. Yoksa sözle sevgi yarar sağlamaz.” (1919; S.D.III)

Bahattin Gemici

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.