AŞK VE ŞARAP

ABONE OL
19:01 - 01/10/2020 19:01
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Berlin Tiyatrom’da Aşk ve Şarap konusu, Felsefe Akşamları XVI. işlendiğinde bu yazımı yerinde yazmaya karar vermiştim.

Binlerce yıllık tarih ve kültürün yaşandığı aşk masalı diyarı Milet’te geçmişti. Burada yaşama ve aşka dair ne varsa söylenmiş ve bitmiş.
Sanki Helena’nın sesi duyuluyor. Bana bu sessizlik, bu hüzünde yıldızların yaşama göz kırptığını söylüyor. Derin sessizliği doğrulayan karıncalar, ağustos böceklerinin sessizliği bozma gayretine fırsat vermeden çalışıyorlar.
Bu diyarda tanrılar, tanrıçalar aşklarını sürdürmüşler, sürüp giden savaşlara rağmen…
Theos’un görkemli kitaplığında en eski aşk şiirleri vardı.
İyonya’nın uygarlığı denizin dalgalarıyla kıyıya vuruyor, tutkulu sevgiyi aşka dönüştürüyor.
Neydi Dr. Ufuk Yaltıraklı’nın o akşam bize verdiği ev ödevi;
birlikte yaşamak aşkı öldürür mü, yoksa sevgiye dönüşerek, derin duygular evlilikleri çekilir hale mi getirir?
Ege’nin rüzgârı insanı deli ediyor, şarapla birleşince daha başka bir güzel oluyor, diyen şair komşumun sesini duyuyorum.
Felsefe akşamında Nazlı Özcan’ın Ömer Hayyam’dan okuduğu dörtlükleri düşünürken Ege’nin koyu karanlığı yıldızların aşklarını yeryüzüne gönderiyor.
 iltergh-26-07-a.jpgDionysos on iki Olympos tanrısından biridir, Zeus ile Semele’nin oğludur. Zeus Semele’ye aşık olunca karısı Hera onu çok kıskanır. Yaşlı bir kadın kılığına girer ve Semele’den Zeus’un gücünü göstermesini ister. Zeus gücünü gösterirken Semele yanar ve karnındaki yedi aylık bebeğini düşürür. Zeus bebeği kurtarır ve onu saklar.
Tepki ve direnci gösterir, sembolü olan asma ağacı gibi ölüp yeniden doğar, haz ve acı arasında iki uçta gider gelir.
Dionysos bağ bozumu tanrısı olarak ta bilinir. Onun adına düzenlenen bağ bozumu şenliklerinde tiyatronun temeli atıldığı sanılıyor. Önce koro, yani müzik vardı, sonra oyuncular koronun önünde hünerlerini gösteriyorlar.Dionysos kültünün, Hıristiyanlık dinini doğrudan etkilediği iddia edilir.Aşk insanın kendi kendisini kandırması ise, şarap sorunları kısa bir süre olsa bile unutturabiliyor.Stendal’ın dünyanın en güzel aşk kitabını yazdığı bilinir. Aşkın ilk adımlarını, duygunun uyanışını, bazı güzellikleri öyle muhteşem dille anlatmıştır ki, Stendal’ın hiç bir kadını sevmediğine inanmak kolay değildir.Don Juan, kadınları aşağıladığı halde, kadınların ona aşık olmasının bir sırrı olması gerek.
Casanova sevdiği kadınları yüceltiyor. Aşkı yaşamak hem bir belâ, hem de bir fırsattır. Bilhassa kendini tanımada, varoluşun başka bir tarzı aşk. Yaşam enerjisi veriyor, hiç bilmediği keşfetmediği duyguları tadarken kimliğimizin dışına çıkıyoruz. Eros yaşam hakkı, sevişmek için organlara ihtiyaç olmayan ulu bir duygu.
Tutucu ailelerin kızlarına bu hakkı soran gazeteci yazar Hikmet Çetinkaya şu cevabı alıyor:
“Biz aşkımızı kalbimize, derinliklere gömeriz. Söylersek kendi babamız, ağabeylerimiz bizi öldürür.”
Çirkin Sokrates’in aşkları, filozofik akşamlarının şaraplı derin duyguları erkek erkeğe yaşanan tutkulardır. Daha önceki filozofik akşamlarında antik çağdaki erkek kadın ilişkileri çocuk yapma, aile kurmaya dayandığına Dr. Ufuk Yaltıraklı değinmişti.
Sokrates aşkın öğrenileceğini, kendisinin yaşlı bir kadından öğrendiğini söylemişti. Aşkın güzelliğini fizikî aşkın dışında tutması, Aşık Veysel’in şu sözleriyle karşılaştırılabilir:
” Güzelliğin beş para etmez, sana olan aşkım olmasa.”
Yeryüzünde önce Kaos vardı, bir de toprak, ilk kez dünyaya gelen Eros toprak anayı kandırdı, gök tanrısı ile birleştirdi ve çocukları oldu.Heidegger, varoluşu unutmak, ölüm ile yaşamın iç içe olduğunu dile getirir, aşk insana ölümü düşünmemeyi etkiler der. Mantık, akıl aşk duygularını zayıflatır.Aşkın sevginin yoğunlaşmış şekli olduğunu söyleyen Sartre, aşk bir büyüdür der.Freud, insanların toplumsal yaşamaya başlaması ile aşkın tarihinin başladığını söyler. Jung, aşkın kültürel bir sorun olduğuna inanır. Avrupalıların başka, Afrikalıların başka türlü aşık olduklarına inanır. Aşkın bir süresi vardır, beraberlikte bu süre biter. Büyük aşk romanlarının kavuşamayan çiftler arasında doğduğuna şaşmamak gerekir, ayrılık aşkın süresini uzatır.
1960 yılında Sartre’nin Camus’a ölümünden sonra yazdığı mektup, en güzel aşk mektubu olarak edebiyat tarihine geçmiştir.
Rafet Temur, yaşamdan verdiği örneklerle, aşkta kadın düşmanlığına yer vererek akıcı ve şakacı bir dille geceye renk katmıştı. Aşktan bahsedipte Afrodit’ten bahsetmemek olamazdı.İnsan bildiği, uzman olduğu bir konuda konuşmalı tezini Ahmet Tosun ispatladı. Şarabın yapılışını, saklanışını anlatışı ve şarap ikram edişi harika idi. Şarap üretiminde Türkiye’nin dünyada üçüncü, içmede sonuncu olduğunu öğrendim. Türkiye’de daha çok rakı tüketiliyor. Aldığımız bilgilerin hepsine yerim kalmadı, ilgilenenler şarap kavramını derinleştirebilir.Zaten böylece bu gecelerin sonunda, Ufuk Bey’in biz dinleyicilere verdiği ev ödevlerini siz sevgili okurlarıma iletmiş oluyorum.
Aşk ve Şarap deyip te, kısa geçmek oldukça zor bir iş …
Amacım şu anda Ege’de olamayan okurlarımı imrendirmek değil, tatlı hülyalar diliyorum. Düşüncelerimizde süslediğimiz rüyalar iyi ki hürdür ve bu hürriyet sınırsızdır.
İlyada ve Odissea destanlarının yaratıcısı büyük ozan Homeros’dan işsizlik, yaşlılık ve hastalık dolayısıyla Avrupa’dan Ege’ye gelemeyenlere selâm olsun.
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.