AR DAMARI ÇATLAMASI

ABONE OL
18:45 - 01/10/2020 18:45
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

“Televizyon’da akşam haberlerini dinleyeyim.” dedim, her zaman yaptığım gibi…

Haber yayınını dinlerken ve izlerken insanın en üstün özelliklerinden olan “yaptığından utanmak”tan su damlası kadar nasibini almamış iki utanmazın, hançerelerini yırtılırcasına, can hıraş bağıra bağıra ar damarlarını çatlattıklarına tanıklık ettim.

Şaşırdım mı? Hayır!
Hırsızlıklarına kılıf hazırlamak için her türlü hileyi, dolanı yapacaklarından kuşkum yoktu ki şaşırayım.
“Merd-i kıpti” örneği sergilediler.

Bunlara “çingene” demek, bunları “çingene”lere benzetmek o insanlara haksızlık olur. Yaptıklarını nasıl betimlemeli? Bunları kime, neye benzetmeli?

Hani şu koluna 300 000, 00 $ (US Dolar) lık saat aldıranı var ya; bakın ne diyor seçim bölgesi Mersin’de insanlara gözlerinin içine baka?

“Biz gücünü yaratandan alan milletin partisiyiz. AK Parti’yi çekmeyenler önümüze çeşitli engeller koydular, 27 Nisan muhtırasını verdiler, zannettiler ki Recep Tayyip Erdoğan, geçmişteki başbakanlar gibi „Höt!’ denildiğinde kaçacak. Bu oynanan oyun, Türkiye’nin geleceği üzerinde oynanan bir oyundur. Hiç kimsenin, AK Parti’nin 11 yılda getirdiği kazanımları bir adım daha geriye götürmesine tahammülümüz olmayacaktır”

Bunu diyenin ar damarı çatlamamış mıdır?

“Türkiye’de elde ettiğimiz ekonomik başarılardan birileri rahatsız oldu. İstediler ki; geçmişte olduğu gibi borç aldığı için talimat alan bir başbakan olsun. Kendi içine kapalı olan bir Türkiye olsun istediler. Türkiye elde ettiği kazanımlardan bir milimetre dahi geri gitmeyecektir.”

Ne kazanım elde etmiş Türkiye? Nerede? Hangi alanda? Bilen beri gelsin!

“Sadece başbakanımız değil bazı bakan arkadaşlarımız, evlatlarımız ve çalışanlarımız üzerinde kirli bir oyun tezgâhlanıyor. Beni tanıyorsunuz, bu kardeşiniz, 27 yıl sanayicilik yapmış, 100’lerce insanın çalıştığı fabrikalar kuran, insan okutan, 20 yıldır basının önünde olan bir kardeşinizin asla kirli saklı bir işi olabilir mi? Soruyorum size… 56 yaşına gelmiş bir kardeşiniz olarak, 11 yıl önce kalp krizi geçirmiş, kalbi durmuş (Duygu sömürüsünden de geri durmuyor. HA) bir kardeşiniz olarak Allah’tan başka hiç kimseden korkusu olmayan ve Allah’tan başka kimseye verecek hesabı olmayan bir kardeşiniz olarak şunu söylüyorum; Zafer Çağlayan ne ailesini, ne partisini, ne çalışanlarını. Ne de canı kadar sevdiği siz Mersinlilerin başının önüne eğecek hiçbir şey yapmamıştır.”

Yuh! Yuh! Soyanlara. Soyup kaçıp doyanlara…

Aklı erse saklar, gizler zaten, o saati takarak koluna çıkmazdı insan içine. Alem kör, herkes sersem ya bunlara göre.

“Zafer Çağlayan bu ülkenin geleceği için kurban olması gerekiyorsa, kurban olsun. Ülkeme, milletime yaptığım hizmetlerden dolayı başıma ne gelirse razıyım. Her gecenin bir sabahı var ve milletimiz bu oyunu bozacak. 30 Mart bunun için önem arz ediyor. 30 Mart diğer seçimlere benzemez. Yapılan hizmetlerden memnunsak, Türkiye’ye, AK Parti’ye yapılan bu zulme karşıysak, vereceğiniz cevap en büyük cevap olacaktır”

Adam bizim insanımızın kör ve sersem olduğuna o denli inandırmış ki kendini bir de mazlum ayağına yatıyor. Rafta yalancı dolma var, yerseniz.

Öteki; hani şu oğlunun evinde para sayma makineleri ve dört çelik kasa ve kasalarda 1 500 000, 00 $ (US Dolar) bulunanı! Hele bakın şu ar damarı çatlamışa!

“Tekrar ifade ediyorum veremeyecek hiçbir hesabım yoktur. Her türlü hesabı vermeye de hazırım. Sizin karşınıza da Allah inşallah beni aklanmış olacak çıkaracaktır.” diyor, Mardin’de, Mardinlilere.

Onlar da;„Dik dur eğilme Mardin seninle”, „Son gülen, iyi Güler”, „Memleketine hoş geldin”, „Mardin seninle gurur duyuyor” diyorlar.

Adam çalmasın da ne yapsın.

“2011 seçimlerinde 2015 Haziran’ına kadar bana Mardin’i temsil yetkisini verdiniz. Bu süre içerisinde İçişleri Komisyonu olarak İçişleri Bakanı olarak, milletvekili olarak sizlere hizmet etmek için elimden gelen gayreti gösterdim. Burada size şerefimle, namusumla ifade ediyorum tek bir kanunsuz işim olmamış ve olmayacak. Bir yargı süreci devam ediyor. Bir şahsıma, iki aileme, üç meslek çevreme, görev yaptığım yerlerdeki insanlara ve en başta hemşerilerime bana o yetkiyi veren Mardinlilere karşı aklanmadan yeniden kendilerinden bir talepte bulunmayacağım. Aklanmadan da bir daha sizin karşınıza çıkmayacağımı her türlü hesabı da vermeye hazır olduğumu burada açıkça söylüyorum.”

Devam ediyor bu arsız;

„Ben hesabımı veriyorum. Kanunen veremeyeceğim bir hesap yoktur. Ama şunu da bilin, yolsuzluk adı altında birbirinden farklı birçok şeyi bir araya getirilip siyaseti dizayn etme yollarını arayanlar da sağlam iradeyi, milli iradeyi karşılarında göreceklerdir. Bunun yolu seçimdir. Sandıktır, sizlerin ak oylarıdır. Sizlerin oyları ile seçilecek olan belediye başkanlarımızdır. Değerli kardeşlerim bizim referansımız millettir. Benim referansım hemşerilerimin bu coşkusudur. Tekrar ifade ediyorum veremeyecek hiçbir hesabım yoktur. Her türlü hesabı vermeye de hazırım. Sizin karşınıza da Allah inşallah beni aklanmış olacak çıkaracaktır.”

Türkçesi de bir bozuk ki!

“Şunu bilin ki; bu oyunların içinde asıl hedef çözüm sürecidir.”

Denize düşenin yılana sarılması gibi, sıkışınca; işin özü kendilerinin de nemenem bir şey olduğunu bilmedikleri, „çözüm süreci”ne sarılıyorlar.

„Bu bölgedeki huzurdur, kardeşliktir. Allah’ın izni ile 11 ay İçişleri Bakanlığım süreci için de bu memlekete tek bir şehit cenazesi gelmedi. Türkiye’de istenmeyen ve yeniden yaratılmak istenen bir kardeş kavgası vardır. Bunun da lütfen farkında olun.”

„ İnşallah her şey ortaya çıkacak ama tamamen hukuka, soruşturma hukukuna veya usullere aykırı olarak düzmece delillerle oluşturulan dosyalarla değil. Gerçek hukuka uygun dosyalarla da her zaman her zeminde ve her yerde hesabını Allah’ın izni ile vermeye hazırım.”

Oğlunun evinde bulunan para kasaları için; „Kapattığımız iş yerimizin kasaları onlar. Bizim oğlanın aptallığı işte. Gün gelir kullanılır düşüncesiyle eve getirmiş onları.” da demişti bu.

Raftaki yalancı dolma…

Ben öncelikle her zaman sizlerle beraberim, sizlerin emrindeyim, sizin hizmetinizdeyim, bundan müsterih olun. Bu coşku bu karşılama beni çok duygulandırdı, Allah sizden razı olsun. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Hepiniz hakkınızı helal edin!”

Var, var! Bunların güvendikleri biri, bir yer var.

Kime mi, nereye mi güveniyorlar?

Bilmiyor musunuz?

Güldürmeyin insanı!

Kime olacak? Hırsızların başına…

Ne kendine ulaşılmasına izin veriyor baş hırsız ne de kanatları altına aldığı suç ortaklarına…

Bekleyelim, görelim bakalım. Keser dönecek mi? Sap dönecek mi? Bir dönerse keser, bir dönerse sap!

Yandı gülüm keten helva… Hesap da veremeyecekler.

Kaçacaklar… Kaçacak bir delik bulabilirlerse…

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.