Anneler Günü

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

[geteilte Freude ist doppelte Freude!] alman atasözü
{sevinçler paylaşıldıkça büyür, üzüntüler paylaşıldıkça azalır} türk atasözü 
 
Artık o kadar çok belirli günler var ki, hangisini kutluyacağımızı veya anacağımızı şaşırdık.
Günlük telaşta unutulan, ama böyle belirli günler bize etraflı, derinliğine düşünmek ve hatırlamak için fırsat veriyor. Önemli olan geri kalan 364 günde analarımızı, babalarımızı kadınlarımızı, çocuklarımızı, yaşlılarımızı ve çevreyi ihmal etmiyelim.
 
Yıllarca öğrencilerime etkilemeye çalıştığım kural, böyle belirli günlerde para ile alınmıyacak hediyeler vermektir.
Annelere en güzel hediye onlar için zaman ayırmak, birlikte yemek yemek veya gezinti, piknik yapmak. O gün mutfakta annenin işi azaltılabilir.
Çocukların okulda yazacakları bir mektup, yapacakları bir resim hediyelerin en güzelidir, bence.
Belirli günleri mutlak kılmamak gerekir. Böyle günleri takip eden günlerde de etkinlikler yapılabilir. Mutlaka aynı günde kutlamaya zorlamanın anlamı yoktur.
 
Annesi huzurevinde olanlar veya annesi artık hayatta olmıyanlar için en hayırlısı huzurevinde annesini, yoksa kimsesiz kadınları ziyaret etmektir.
 
Huzurevinden notlar:*)
25 Nisan: Huzurevi’ne geleli bugün tam bir ay olmuş, Hâlâ alışamadım buraya. Evim, bahçem, çiçeklerim, tavuklarım … geride bıraktığım her şey burnumda  tütüyor! …
3 Mayıs:  Bugün ziyaretçi günüydü. Bizden yine kimse gelmedi. Unutup gittiler beni burada!… Haydi kendileri gelemiyor, bari torunlarımı gönderseler ya bana!…
1 Haziran:Dün gece rüyamda kendime bir ziyafet çektim, bir yemekler yedim ki … tadı hâlâ damağımda! … Ah, çocuklar beni bir hafta sonu alıp götürseler, neler yiyeceğim neler…
 
Mutlu annelere örnek olarak ilk etapta Fazıl Say, Fatih Akın, Cem Özdemir ve Feridun Zaimoğlu gibi sağlıklı, başarılı ikinci nesil gençlerin annelerini, gösterebiliriz. Bu listeyi uzatarak Özcan Mutlu, Bilkay Öney, Dilek ve Kenan Kolat, Ülker Radziwill, Raed Saleh, Hayati Boyacıoğlu ve daha isimlerini bilmediğim birçok ikinci nesil gençlerimizin her dalda basın, müzik, edebiyat, politikada, tıpta başarılarıyla gurur duyuyoruz, böyle bir günde bu değerli annelerin sevinçlerini paylaşarak sevinçleri büyütüyoruz.
 
Ödüllere doymayan Hamburg’lu rejisör Fatih Akın her fırsatta ailesinin başarısına olan desteğini hatırlatıyor. Elbette annesi öğretmen olarak zemini sağlam atılmıştır. Anaları eğitmek, aileyi eğitmek anlamına gelir.
 
Yaslı anneler, çocuklarını genç yaşta kaybedenler. Şehitler ölmez derken bile, bu anneleri teselli etmeye imkân yoktur. Aynı şekilde çocuklarını yangın gibi falâketlerde, kazada kaybeden annelere teselli edecek söz zor bulunur. Ancak zaman bu yaranın üstüne bir sünger çekecektir. Böylece acılarını daha az hissedeceklerdir. Bu acılı anneler üzüntülerini toplumla paylaşıyorlar. Acılar paylaşıldıkça azalır.
 
En acılı anneler dertlerini paylaşamıyan annelerdir. Çocukları terörist veya uyuşturucuya müptela olanlar da kaybedilen çocuklardır. Hiç bir çocuk suçlu olarak doğmaz, çevre, yanlış eğitim ve kötü arkadaş kurbanı olurlar. Genellikle sorunlarını kimseyle konuşamaz bu çocukların anneleri, acılarını gözyaşlarıyla saklamaya çalışırlar.
Anne sevgisi ve acısını “Kesildi mi ellerin yavrum” piyesi ile okulda öğrenci iken şöyle anlatırdık:
Oğlu alkol bağımlısı olan bir annenin artık verecek ne ziynet eşyası, ne de parası kalmıştır. Buna rağmen annesini zorlayan oğul onu bıçakla yaralıyacak kadar ileri gider. Oğlunun elinde kan lekesi gören anne kendi acısını, yarasını düşünmeden ” kesildi mi ellerin yavrum” diye haykırır.
 
Çocukları hayatî kriz geçiren, kötü yola düşen, terorist olan, uyuşturucu belasına tutulan annelere enerji, kuvvet vermek, yardım etmek topluma düşen bir görevdir. Böyle olmasın diye aynı hataları diğer çocuklarda yapmamaya çalışmak gerekir.
Bir psikolog Almanya’da doğup büyüyen ve Afganistan’da intihar saldırısı yapan bir genci analize ederken şöyle diyordu:
Babasının davranışı diktatörce idi, çocukluğu dayakla geçmişti bu gencin. Babasından befret ettiği gelenek ve dinî duygularla bilinç altında kalır. O halde bu içinde biriken nefret, öfke başkalarına zarar vererek ortaya, dışarıya dökülecekti.
 
Çevremizde dünyada çok kötü şeyler oluyor. Bir anne veya baba çocuğunu aç bırakarak, eziyet ederek nasıl öldürebilir? Her konuda istatikler yapılıyor, ruh hastaları sayısı hep karanlık kalıyor.
 
Sevgili okuyucularım, Anneler Günü’nde önce çocuklarımıza ruh sağlığı diliyorum. Ancak sağlığı yerinde olanlar sevgi ve saygıda annesine karşı kusur işlemez. Annesi sağ olanlar, kaybedince kıymet bilmeyin, ben rahmetli annemi çok özlüyorum.
 
 
İlter Gözkaya-Holzhey
(Emekli Öğretmen)
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.