ANALAR VE OĞULLARI

ABONE OL
18:56 - 01/10/2020 18:56
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Medyadan, dünya haberlerinden bihaber Türkiye-Almanya yolculuğu bittiğinde, her gün başlangıcında yaptığım gibi, biraz da -içimden atamadığım acı haber korkusuyla -hem bilgisayarda, hem de TV kanallarında haberleri taramaya başladım.

Bütün TV Kanalları Başbakanın en acı gününü tüm dünya’ya duyuruyor.

Gazeteler birinci sayfada büyük puntolarla bu acıyı karalara bürünmüş olarak veriyor.
İbrahim Tatlıses’in tefrikaya dönüşen evlilik haberleri ister istemez birinci sayfalardan iç sayfalara, TV’lerde ana haber listesinden magazin bölümlerine taşındı.

Başbakan, gezilerini iptal etti, hastaneye koşarak annesine karşı son görevini yapmak için İstanbul’a geldi.

Ateş düştüğü yeri yakar.

Hani derler ya ölümün yaşı yoktur diye.

Ölüm acıdır.

Seksen sekiz yaşında yaşama gözlerini yuman Tenzile Erdoğan’ın yakınları için ölüm acısı da yakıcıdır.

Canlılar doğar, büyür ve ölürler.

Ölüme umar bulunamamıştır.

Ama ölümden sonraki bırakılan miras, bırakılan değer önemlidir.

İnsanlar öldükten sonra iki türlü anılırlar; Bir nefretle, bir de rahmetle!

İşte önemli olan budur.

Saygıyla anılmak ya da nefretle anılmak.

Hitler’i doğuran ana bilir miydi ki dünyanın başına ne denli acımasız birinin annesi olarak anılacağını?

Mussoloni’yi doğuran ana da bilemezdi evladının insanlığa yapacağı kötülüğü.

Neron’un annesi de bilemezdi oğlunun Roma’yı yakacağını.

Bilseler doğurur muydular?

Zübeyde Hanım bilir miydi ki, doğurduğu Mustafa Kemal’in bir ulusun kurtarıcısı olacağını?

O’da oğlunu beklerken uykusuz geceler geçirmiştir.

Cephede savaşırken, kaputuna sarılıp karlar üstünde uykusuzluğunu gidermeye çalışırken, yanı başına düşen şarapnel parçalarını umursamazken, o oğlunun başarısı için dualar ediyordu.

Şaha kalkmış atının üzerinde işret ettiği; ”Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” komutuyla İzmir’e fırtına gibi esen Mehmetçiklerle birlikte koşan Başkumandanın anası olmanın gururunun yanında, yüreğini yakan kuşkuyu birlikte duyarak yaşamanın zorluğunu bedeninde taşımıştır.

Sabahlar kadar halkına kul değil yurttaş olduğu bilincini ve hakkını vermeye çalıştığı için yüzünü göremediği oğlunun hasretini yüreğinde sakladı.

Ama o biliyordu ki; oğlu sadece kendisinin değil kurtarıcısı olduğu Türk Halkının evladı olmuştur.

Türklere, kulluk yerine birey, cemaat kölesi yerine ulus bilinci vererek onların atası olmuş Atatürk adını almıştır.

O yüzyılın dehası sayılmıştır. Hem de savaştığı karşıtları tarafından.

Zübeyde Hanım yaşamını yitirdiğinde oğlu modern ve çağdaş Türkiye’nin imarı ve Türk Devletinin yeniden yaratıcısı olarak tarihin onurlu sayfasına adını yazdırıyordu.

O, ülkenin değerlerini yabancılara Babalar gibi satmadı.

O, cephede ölen askerleri kelle olarak görmedi!

O, oğullara ”ananı da al git lan!” diyecek kadar anları ve oğullarını hiç aşağılamadı.

Tarih analar ve oğulları kendi sayfalarında değerlendirmiş, değerlendirmeye de devam edecektir.

Evlatları uyduruk, imzasız ihbarlarla yıllarca sorgusuz sualsiz tutsak edilen anaların acılarını görmezden gelenlerin acısını, kahrını görmezden gelenleri de yazacak o tarih baba!

Parasız eğitim pankartı astıkları için, silahlı terör örgütü üyesi sayılarak iki yıla yakın hapsedilen öğrencilerin analarının acısını görmezden gelenleri de yazacak gerçek tarih.

Cenaze törenini kesintisiz yayınlayan TV Kanallarda annesinin ölümüne ağlayan başbakanı izlerken gencecik asker evlatlarını kaybeden anaların acısını duydum yüreğimde.

O medya denen yozlaşmış, teşviklerden, avantalardan kazanacağı paraya tüm değerlerini satan ikiyüzlü canavarı daha iyi tanıdım.

Teslim olmuş, sahte maskeli, siyah gözlüklü yığınların kameraları görünce nasıl eciş bücüş olduklarını görünce insanlığımdan utandım.

Cenazeden bile getirim bekleyen akbabalar.

Elbette ölüm acıdır.

Ölümlerde ağlanır.

Ama yalnız kendi ölüne ağlıyorsan.

Yalnız kendi annene yanıyorsan.

Yalnız kendi köpeğini, kendi kedini, kendi kuşunu sevenler gibi bencil olursun.

Köşklerde devlet protokolüyle al bebek-gül bebek çocuk yaşta etik olmadığı halde borsada para kazanan anaların oğulları.

Kaçak villalarda, devlet köşklerinde sefa süren, doktor raporuyla askerden yırtan anaların oğulları ve kısa dönem askerlik oyunuyla Vali ziyaretleriyle askerlik oyunu oynatılan anaların oğulları.

Diğer yanda ülkesinin bağımsızlığı için, bütünlüğü için canını veren oğulların anaları.

Ve dünyada en fazla şiddete, tacize uğrayan, katledilen analar ve onların oğulları.

Hangisine daha çok yandınız.

Hangisinin son yolculuğunda kameralarınızla, matem elbiselerinizle, siyah gözlüklerinizle hazır bulundunuz?

Hanginiz yirmili yaşlarda hain kurşunu ile toprağa düşen askerin analarının acısına ortak oldunuz?

Her ölümde aynı duygular yaşadıysanız sözümüz yok.

Helal olsun deriz.

Ama yaranmak için, çıkarınız için, biat için yapıyorsanız.

Güçlüden yana oluyorsanız.

Korkuyorsanız.

Yazıklar olsun!

Yuh olsun!

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.