ANADOLU FERASETİ ANLADI SİZİ…

ABONE OL
11:47 - 23/10/2020 11:47
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ANADOLU FERASETİ ANLADI SİZİ…
 
“İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. Siz İslam’ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız. Beni birçok hoca efendi tefe koyacak o ayrı mesele. Rabbim bizi tefe koymasın”
 
T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı bu tespitleri:
 
Önce söylenilen ortama bakalım: Ortam toz duman. Bir taraftan çocuk istismarlarıyla ilgili haberler almış başını gidiyor, Türkiye çalkalanıyor. Bu konudan nemalananlar yapılan çirkinliği iktidar yapıyormuş gibi asmışlar boyunlarına davulu sokak sokak tellal çığırtıyorlar. Diğer taraftan göbeklerine kadar sakallarıyla, başlarında sarık sanal ortamda fetva veren sahtekârlar bas bas bağırıyorlar; “Kız çocukları küçük yaşta evlenebilirler.” Bir başka kanalda meczubun birisi çıkmış; “Kadın ile erkek aynı asansörde bulunamazlar” diyor. Bir diğeri; “Yorgan bile erkeği tahrik eder” diyor, öbür tarafta birisi daha var, o da” Namazda o iş aklınıza gelirse namazı bırakın ve hemen hanımınıza koşun ve aklınıza gelen o işi yapın, sonra namazınıza devam edin, yoksa namazınız kabul olmaz” diyor. Öbür tarafta birisi daha var;” Deve sidiği şifadır içilebilir” diyor ve ipin ucunu getiriyor Peygamber’e bağlıyor. Beyler burası Türkiye. Halkının %90’ nının Müslüman olduğu bir ülke. Konuşanlar İslâm adına konuşuyor. Cumhurun Başkanı’nın bu durumda sessiz kalması elbette doğru olmazdı. O da çıktı söyledi söylenmesi gerekeni: “İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. Siz İslam’ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız. Beni birçok hoca efendi tefe koyacak o ayrı mesele. Rabbim bizi tefe koymasın.”
 
Devletin en tepesinde oturan, devletin kurumlarından ve halkından birinci derecede sorumlu olan kişinin Cumhurun Başkanı’nın, böyle bir ortamda sessiz kalması düşünülemezdi. Yapılması gereken yapılmıştır, sorumlu makamların ve kişilerin dikkatleri sorunlu bölgelere çekilmiştir. Bundan sonrası o makamların işidir. Cumhurun Baş’ının ilgili kurumları vazifeye davet etmesi ve bu daveti cumhurun gözünün önünde yapması onun sorumluluğunun gereğidir. Yanlış bir şey yapılmamıştır.

“Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa koyunu/ Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu” anlayışına sahip olan devlet adamları için yetkili kurumları göreve davet etmek asli görevdir.
 
İslâm’ın güncellemesi
Güncellemek ne demektir, bir de ona bakalım: Bir konuyu güncellemek, o konuyu, güncel duruma, kullanılabilir duruma, ihtiyacı karşılayabilecek duruma getirmek demektir, o konunun insanların işine yarayacak, onların işlerini kolaylaştıracak anlaşılabilir şekle getirilmesi demektir, konunun yaşanılan çağın şartlarına uygun hale getirilmesi demektir.
 
İslâm’ın güncellenmesi tecdid ile olur, içtihat ile olur. İçtihat, çağın getirdiği yenilikleri göz önünde bulundurarak, insanların yaşamlarını kolaylaştıracak, günlük ihtiyaçlarını gidermede onları sıkıntıya sokacak konularda çalışma yapmak demektir. İslâmî literatürde bu çalışmanın adına içtihad denir. Bu çalışmayı yapan kişiye de müçtehid denir. Peygamberimiz bilhassa Müslümanların sorunlarıyla ilgili makamlarda oturan kişilere yetki de vermiştir. Muaz ibn. Cebel içtihat etmek konusunda yetkilendirilen ilk müçtehiddir.

Muaz, Medine’den ayrılacağı sırada Peygamber Efendimiz ona; “Sana hâlli için herhangi bir dava getirildiği zaman nasıl ve neye göre hüküm verirsin?” diye sordu.
Muaz, “Allah’ın kitabındaki hükümlerle hüküm veririm.” dedi.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, “Eğer Allah’ın kitabında onunla ilgili bir hüküm bulamazsan neye göre hüküm verirsin?” diye sordu.
Muaz, “Resûlullah’ın sünnetine göre hüküm veririm.” dedi.

Resûl-i Ekrem Efendimiz bu sefer, “Resûlullah’ın  sünnetinde de onunla ilgili bir hüküm bulamazsan, ne yaparsın?” diye sordu.

Muaz, “O zaman, kendi görüşüme göre içtihad eder, hüküm veririm.” dedi.
Resûl-i Ekrem Efendimiz bundan son derece memnun oldu. Bu memnuniyetini şöyle ifade etti:

“Allah’a hamdolsun ki, Resûlullah’ın  elçisini, Resûlullah’ın razı olduğu şeye muvaffak kıldı.
 
Bilgisayar lisanıyla güncelleme
Bilgisayar lisanıyla güncellemek update etmek/güncellemek demektir. Program aynı kalır, ama zaman zaman yazlımlar güncellenir, gelişen teknolojiye uygun hale getirilir. Gelişen teknolojiye göre programınızı güncellemezseniz iş yapamaz hale gelirsiniz. Bilgisayarlarda yazılan çizilen bilgiler ilk önceleri harici hafıza kaydını disketlere yapıyorduk, sonraları harici bellekler kullanılmaya başlandı. Sonra da flaş belleklerde bilgiler saklanmaya başlandı, şimdilerde bulutta(cloud) saklanıyor.
 
Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediği güncelleme işte tam da budur. Özellikle dini hizmetler için tahsis edilmiş koltuklarda oturanlara, sonra da bu konularda söz söyleme ehliyetine sahip olan akademisyenlere, yazar ve çizerlere,  “Yazılımlarınızı güncelleyin, update edin.” diyor. Bu uyarı yerinde bir uyarıdır, hatta geç kalmış bir uyarıdır.
 
Güncellemeye karşı çıkanları iki gruba ayırmak lazımdır: 
1-Mevcut din anlayışını doğru kabul edip üzerinden menfaat devşiren dindarlar, yani dinciler. Bu menfaat grupları her dönemde vardır. Gerçek din mensuplarının sayısal ve makamsal üstünlüğü bu çıkar çevrelerini rahatsız eder. Mesela; gerçek din anlayışına mensup olan Müslümanların çok olduğu yerde; helal et üzerinden prim yapılmasına müsade edilmez, deniz ürünlerine yasak getirilemez, dini nikah saçmalığına yol verilmeyeceği için muhafazakar zamparalar sekreterleriyle birlikte olamazlar, kimse üç talakla kadın boşayamaz böylece kadın onuru korunmuş olur hukukun kararı esas alınır, sosyal dengenin sağlanması için sadakalar kırkta bir yerine daha yüksek miktarda verilir, kimse zekat parasıyla, kurban parasıyla Müslümanların duygularını sömüremez. İnsan haklarına saygı gösterilir, kimse mevki ve makamından dolayı  bir başkasını aşağlayamaz, ezemez.  vb. Ve budurumdan menfaat devşiricileri rahatsız olurlar.
 
2- Yanlış olan, mevcut din anlayışının devam etmesinden menfaat elden bir diğer grup vardır, bunlar dindar değildir hatta dine karşı tavırlıdırlar, düşmandırlar. Din anlayışındaki yanlışlıklar  devam ettikçe bunlar semirirler, varlıklarının devamı için Müslümanların gerçek dinden uzak yaşamaları gerekir, dinin buyruklarına göre yaşamak yerine yaşadıklarını dinleştiren Müslüman kimlikle müslümanlara ihtiyaçları vardır. İslâm dinini tefe koyup çalmak isteyen Kur’an düşmanlarıdır bunlar. Dini karikatürize ederek menfaat devşirirler.
 
Bu gruplar elbette dinin güncellenmesini istemezler. Bunun için, insanları provoke ederek kargaşa ortamı yaratmak isterler.  Müslümanların kutsallarına saldırmaktan çekinmezler. Hele müslüman kimlikli şizofren kafalar ekmeklerine yağ sürerken, yobazlar tarafından görevlerini yerine getirmeleri kolaylaştırılmışken  vur abalıya anlayışıyla haraket ederler. Bazen imamın kıydığı nikahı dillerine dolarlar, bazen bir yurtta çıkan yangını bahane ederek saldırırlar, bazen çocuk istismarı diyerek saldırırlar, bazen de, “Dini güncellemek nereden çıktı, din elden gidiyor, hey dindarlar, yani dinciler neredesiniz”, diye saaldırırlar/Müslümanları provoke ederler. Ve Cumhur’un Başkanı’nın  haklı tespine karşı tavır alırlar.
 
Cumhurun Başkanı derki: “İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. Siz İslam’ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız. Beni birçok hocaefendi tefe koyacak o ayrı mesele. Rabb’im bizi tefe koymasın.”
 
Sayın Cumhurbaşkanım siz müsterih olunuz, Anadolu feraseti anladı sizi…
 
Rüştü Kam
 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.